manisa deplasman organizasyonunu gerçekleştirmek üzere cumartesi sabahı her zaman olduğu gibi erkenden yola çıktım.
hedefim izmir'di. izmir'e saat 16.30'da vararak gezintinin ilk adımlarını attım. istikametim bornova-ankara caddesi-altınyol kavşağı-liman-alsancak-kordon-pasaport-cumhuriyet bulvarı-gümrük-konak-konak meydanı-varyant-inönü caddesi-üçyol şeklindeydi. kuşkusuz ki burada hızla anılan yerlerdeki gezinti hiç de kısa sürmedi. bu yerler izmir'in cevheriydi ve gezinti o kadar uzun sürdü ki gezintinin bir kısmı sabaha kaldı. akşamleyin saat 00.15'e kadar bu yerleri gezdim, daha sonraysa konak-basmane-kemer-tepecik-altındağ-ışıkkent istikametinden otogar yönüne vardım.
sabahleyin gezintinin kalan kısmın tamamlamak üzere yine yola koyuldum. ancak akşamki yürüyüşte ayaklarım oldukça şiştiğinden yürüyerek değil otogar'ın semt servisiyle basmane'ye döndüm. buradan kültürpark(fuar alanı)-alsancak-kıbrıs şehitleri-kordon-cumhuriyet bulvarı yönünü izleyerek konak'a yani gündüz gözüyle göremediğim mevkiiye geldim. kemeraltı'yı ve konak meydanı'nı gündüz gözüyle gezdikten sonra varyant'a çıkıp izmir'i seyrettim. kadifekale'yiyse zaman yokluğu nedeniyle es geçtim. sonraysa karşıyaka'ya doğru yola çıktım. amacım hem karşıyaka çarşı'da bir tur atmak hem de izmir'e gelmişken vapur keyfi yaşamaktı. bu amaçları gerçekleştirdim ve hatta üzerine karşıyakalılar tarafından sevgi gösterileriyle karşılandım. kendileri manisaspor karşısında başarı dileklerini şu şekilde ilettiler: http://www.youtube.com/watch?v=nh5LNPE7ScA
karşıyaka sonrası bornova'ya ve oradan da evka-3'e vararak manisa'ya doğru hareket ettim. manisa'ya vardığımda zamanım kısıtlı olduğundan doğrudan stada yürüdüm. bu sırada stadın yerini sorduğum bir kimse bilet fiyatlarının 1 milyon olduğunu öğrenince ''hadi bari ben de gideyim'' dedi ve beni manisa'nın belli başlı eserlerini de göstererek stada kadar götürdü. karşılaşmaya 5 dakika kala içeri girdim.
tribünde 25 kişi kadardık. veli abi ve oğluyla yakınları, ismail, can abi, izmir'den iki taraftarımız -ki kendileri halis manisalı olmalarına karşın gençlerli'dirler ve tıpkı veli abi gibi her sene manisa deplasmanında bulunmuşlardır-, kaptan ilhan'ın annesi, babası ve köylüleri ve ben tribünde yer alan gençlerli'lerdik. pek tezahürat yapma fırsatımız olmasa da serdar'la selamlaştık, momha'yı da ihmal etmedik, tek tezahüratımızsa iyi duyuldu. manisaspor taraftarları da oldukça coşkulu ve küfürsüz biçimde karşılaşmayı izledi. zaten şehirde ve tribüne girişte hiç bir sıkıntı yaşamadık, karşılaşma sonu hiç beklemeden dışarıya çıktık.
izmir'e dönüşte can abi menemen tarafına saptı, ben izmir'e devam ettim. tam o sırada bizim takımı izmir'e götüren metro turizm'e ait otobüs geçti, sanırım muavin koltuğundaki serdar dayat beni gördü ve doll'a işaret etti, peki yolda kalmış şu gariban taraftarı niye otobüse almadınız? doll'a bu teesüfümü yüz yüze bildireceğim. siz almadınız ama eski bir dost beni aracına aldı ve onunla beraber izmir'e kadar gittim. bu eski tanıdık kim miydi, ne mi konuştuk? tamam, bu tanıdık momha'ydı ama daha fazla ayrıntı fotoğrafın altında.
izmir'e varınca bornova metro'dan konak'a ve oradan da izmir merkeze yani konak'a 30 km uzaklıktaki güzelbahçe'ye, değerli bir arkadaşımı ziyarete gittim. zaman darlığı dolayısıyla fazla vakit geçiremesek de izmir'e gidip de arkadaşımı ziyaret etmemek asla olmazdı, hiç olmazsa hasret giderdik. dönüşteyse yine aynı yolu geri alarak konak üzerinden otogar'a vardım. saat 00.00'da izmir'den kalkan araçla ankara'ya vardım. yolda deliksiz uyumuşum. gözlerimi açtığımda konutkent'teydik. aşti'ye vardıktan hemen sonra da okula gittim.
2 günde yine çok yer gezdim, ayaklarıma karasuları indirdim. yılın en erken yananı da ben oldum, kırşehir-kayseri-sivas'taki yanık girişmiş, asıl yanıkları izmir'de edindim. bugünkü deniz hukuku sınavı öncesinde arkadaşımın ''denize girdin mi?'' sorusuna ''e giriyoruz ya deniz hukuku sınavına!'' deyince, ''hayır, yani denize, suya girdin mi? yanmışsın da!'' deyişi gezintinin etkisini anlatıyor sanırım.