ilk maçı deplasmanda 4-0 kaybettikten sonra bir de vanspor'a 1-0 yenilince o sezona çok iyi bir giriş yapmamıza ve tsyd kupasını da almamıza rağmen moraller çok bozulmuştu. ancak 3-0'lık adana demirspor galibiyeti ile birçok kişi, sezona aslında fırtına gibi başlayan fenerbahçe'nin, cannes'a 5 gol atıp tur atlayacağına inanmaya başlamıştı. maçta tiribünlerin tamamen dolması ve atmosfer, bu inancı gösteriyordu. biz de karşı komşu arkadaşımla gitmiştik maça.
maç öncesi ercan saatçi stada bir ses düzeni kurmuş ve ebabil bir kuştur şarkısının sözlerini kendisinin "sarı lacivert rengimiz fenerbahçe herşeyimiz, hiç bir şeye değişmeyiz çünkü fenerbahçeliyiz" şekilnde düzenlediği halini ilk o zaman bu ses düzeninden duymuştuk. o zamanlar ses düzeni uygulaması daha yoktu statlarda.
maça fenerbahçe, bu atmosferin etkisi ile çok hızlı başlamış, tam önümüzde soldan ceza sahasına girilerek sıfıra yakın yapılan yakın mesafe ortayı kaleci tokatlamış ve defans boşta kalan topu son anda uzaklaştırmıştı. ardından nielsen'in üstten dışarı giden bir şutunu hatırlıyorum. ancak bu ilk dakikalardaki etkinlik uzun sürmemiş, as cannes, tehlikeli bir şekilde gelmeye başlamıştı. sonunda, soldan yapılan bir ortayı tayfur havutçu, bir forvet gibi kendi kalesine gönderdi yere yatıp uzaklaştırmak isterken.
bu gol seyirciyi şok etse de destek bitmedi. ancak çok geçmeden gelen 2. golle artık umtların tamamen tükenmesi ile protestolar başladı. yönetim, osieck aleyhine tezahüratlar oldu. ilk yarı 2-0 bittiğinde daha fazla gol olmaz diye düşünüyordum ama micoud'un iki direğe de çarparak giren şutu ile maç 3-0'a geliverdi. 60. dakikada bülent, soldan gelen bir ortada golü atsa da artık seyirci çok kızgındı ve bu gol, yuh sesleri ile karşılanmıştı. daha sonra, dağınık fenerbahçe defansını bir anda geçen horlaville, kaleci engin'i de geçip sıfır çizgisinden kale önüne kadar gelip durmuş ve ardından rahatça topu boş kaleye yuvarlamıştı. kahrolmamak elde değildi. ardından oyuna sonradan giren, adını daha ilk kez duyduğumuz patrick viera, kafayla 5. golü atmıştı. herkes bu takımda kozniqu, horlaville gibi oyuncuların ileride çok öne çıkacağını sanarken, asıl öne çıkan oyuncu patrick viera oldu.
aslında iyi bir kadroya sahip olmasına rağmen ve keyif veren bir futbol oynarken, cannes karşısında alınan bu 4'er farklı iki mağlubiyet, fenerbahçe'nin 1994-95 sezonunu gerçekten olumsuz etkilemiş, oyuncular taraftar baskısını sonradan üzerlerinde çok hissetmiş, sonunda devre arasında osieck'in görevine son verilmiştir.