istanbul'da tatlı başlayıp cenevre'de acı biten f. bahçe - nice maçlarında işlenen hatâlar, ilerisi için birer ibret olmalıdır
cenevre'den dönen halit kıvanç yazıyor
fenerbahçe - nice maçları serisini istanbul, nice ve cenevre'de takip ettikten sonra, artık serinkanlı düşünmek ve tatlı başlayıp acı biten bu tefrikadan bâzı sonuçlar çıkarmak mevkiindeyiz.
herşeyden önce şunu belirtmek gerekir ki, 5-1 lik mağlûbiyet rağmen fenerbahçenin bu turnuada nice ile yaptığı maçlar futbolumuza bir ölçüde kazanç sağladı bu sayede dünya spor basınının en kudretli gazeteleri türk futboluna eğildiler, sayılı otoriteler kalemlerini lehimizde satırlar yazmak için kullandılar. fenerbahçe cenevredeki maça kadar kendinden şayet iyi şeklide bahsettirmekle, memleket adına iyi bir propaganda zemini yarattı.
eğer bazı idari ve teknik hatalar da yapılmamış olfaydı, bu propagandanın daha verimli bir sonuca ulaşacağı gerçekti. ne çâre, idari ve teknik tecrübe nohsanı, fransızların idari ve teknik üstünlüğüne boyun eğmek zorunda kaldı, nihayet iş «5-1» e kadar gitti. şöyle bir düşününce, bu üç maçta yapılan hatalar yahut ki bu üç maçtan alınacak dersler hemen peşpeşe sırlanıverir:
1. nice takımı istanbula muntazam, tek tip kıyafetle gelmişti. fenerbahçe ise nice'e herhangi bir gezi grubu gibi günlük elbiselerle yollandı. halbuki muntazam, yeknesak bir kıyafet, daha fazla sempati yaratabilirdi.
2. fenerbahçe istanbuldaki ilk maçta rakibini ezmesine rağmen, tek farkı zorlukla etmişti. takımın o maçı açık farkla kazanabilmesi, sadece oyuncuların değil, biraz da onlara direktif veren teknik elemanların elindeydi.
3. nice'deki maçı müdafaa taktiğiyle oynamak, hatâların bir başkasıydıdı. fenerbahçe hiçbir zaman müdafaa takımı değildi ve ayrıca askerlikteki gibi futbolda da «en iyi müdafaanın taarruz olduğu» herkesçe kabul edilmiş bir hakikatti.
4. nicedeki maçtan bir ölçüde talihimiz yardım etmiş ve rakibin hatasıyla 2-0 dan yani elenmekten kurtulmuştuk. o hâlde türk şampiyonu üçüncü maçı en avantajlı şartlarla oynamalıydı. bu avantaj da, maçın hemen yapılmasındaydı. gerçekten, oyundan bir akşam önce «eğer üçüncü maç gerekirse, bunun 8 veya 9 aralıkta barselona'da yaoılması» kararlaştırılmıştı. lâkin fenerbahçe idarecileri burada zaaf göstermiş, kakararın sözde kalmasına boyun eğmişlerdi. nitekim üçüncü maç hakikat oluverince, nice'liler «dünkü karar bir iştişareydi» deyip işin içinden çıkıverdiler. halbuki tecrübeli bir idareci (veya idareciler grubu) bu kararı yazıya, imzaya bağlatırdı.
5. üçüncü maçın kararını verecek olan uefa komitesinin toplantısı sırasında fenerbahçenin hiç bir temsilcisi pariste hazır değildi. kilometrelerce uzaktan gelen telgraf veya bir gazetecinin eline verilip yolnanan mektuplar, u.e.f.a.nın kurt idarecilerine en ufak bir tesir bile yapmadı. böyle hayati bir kararı adım adım takip ederek yetkili idareci bulundurulmalıydı paris'te...
6. bir diğer hatâ, «gece maçı» nın kabulu idi. çoğu gece maçı yapmamış elemanlardan kurulu takımın, gece maçı tecrübesi bulunan bir ekibe karşı şansı pek yüksek olmazd.
7. nice takımı arada lig maçları yapmış, hususi karşılaşmalar oynamıştı. fenerbahçe yetkilileri ve teknik adamları, bu maçları takip etmek imkânını düşünmedi, kullanmadılar. koca real madrid'in meneceri en küçük maçları bile «her takım muhtemel bir rakiptir» diye adım adım kovalıyordu. nice'in yaptığı maçları takip şöyle dursun, bu oyunlar hakkındaki yerli ve yabancı gazete kritiklerini dahi okumak, tercüme ettirmek zahmetine katlanılmamıştı. bir antrenörün, rakibinin son durumunu görmesi, isabetli olmaz mıydı? hiç değilse teknik bir idarecinin...
8. nihayet 23 aralık akşamı «gayri nizami» bir sahada oynamayı kabul, hataların sonuncusu idi. yahut da sondan bir evveli...
9. çünkü bu sahada oynamayı kabul ettikten sonra, takıma ona göre şekil ve taktik vermek gerekirdi. göller içindeki maçta, kısa pas ve çalım değil, sadece ve sadece uzun pas ileri top açmak icabettiğini anlamak için futbol otoritesi olmağa lüzum yoktu.
*
fenerbahçe nice maçlarındaki hatâlarını biraz ders olarak kabul etmek ve bunun enternasyonal temas yapacak diğer takımlarımıza da bir şeyler öğretmiş olduğunu ummak istiyorum. kaleci özcan bir başka maçta başarılı oynayarak cenevredeki hatalarını unutturabilir. ama yukarda sıraladığımız idari ve teknik hataları topluca unutursak, ileride de çok şeyler kaybetmemiz mümkündür.