takımlar sahadan çıkarken kenarda fotoğraf makinalarının flaşları parladı. ve objektifler adeta iki çamurdan adamın resmini tesbit etti. bunlar iki takımın kalecileriydi. çamur deryasında yatıp kalkmaktan tanınmayacak hâle gelmişlerdi.
yalnız onlar mı? işte nice'in soyunma odasında «doğrusu 5-1 anormal netice. oyun bu kadar farklı değildi. ama böyle garip netice olur» diyenin kim olduğunu anlamak için yüzüne dakikalarca bakmak gerekiyordu. öylesine çamur içindeydi yuni... bu, günün muvaffak oyuncularındım gonzales idi. bu odada sanıldığı kadar sevinç yoktu. belki de nice'liler beklemedikleri böyle bir sonuca ulaşmanın hayretinden kurtulamamışlardı. nitekim antrenör luciano «beklemiyorduk böyle bir neticeyi. diyordu, 5-1 büyük başarı. hele foti'ın oyununa mucize diyeceğiz. bizim takım daha iyi oynadı. neticeden çok ınemnunum tabii. real madrid mi? ooo bu husuta konuşmak için henüz erken,.»
kaptan nurenberg
oynamıyan kaptan nurenberg de, «tahmin etmiyordum» diye konuşuyordu. «ama biraz da ağır netice. bence normali 3-1 veya 4-2 olabilirdi. 5-1 fenerbahçenin çıkardığı oyuna göre fazla». alba ise özcan'ın talihsiz bir gününde olduğuna işaret ederken «fakat iyi bir kaleci olduğunu hele birkaç kurtarışla gösterdi. lakin böyle havada ve bu sahada oynamak o kadar zor ki. kaleciler için bizden daha da zor. kimseye kabahat bulunamaz bu maçta.»
cornu, şeref'in centilmen olduğundan bahsederek, diğer futbolcular için «ama onlar sert» diyordu. sahadaki çamur banyosundan sonra içerdeki sıcak duştan hakiki çehresine kavuşan lamine, «nasıl dedi tahmin yarışını ben kazandım, dün size 4-1 galibiz demiştim. 5-1 oldu. en yakın tahmin benimki çıktı.» ve hemen ardından ilâve etti: «fenerbahçe talihsizdi. kötü goller yedi. nice'de gördüğüm özcan, maalesef bu maçta iyi değildi. bir kaleci olarak meslektaşımı tenkid etmek istemem ama, üç golde hatası varı özcan'ın.»
diğer nice futbolcuları büyük kısmı özcan'ın bazı golleri hatâlı yediğine işaret ediyorlardı. nice futbolcuları umumiyetle fenerbahçeden iki elemanı, osmanla avni'yi beğenmişlerdi.
fenerbahçeliler
ayni anda charmille stadının bir başka soyunma odasında kıravatını bağlamakta olan avni ise, niceliler tarafından beğenildiğinde habersiz «ah diyordu. 5 gol yiyecek kadar kötü oynasak bu kadar üzülmezdim. bu hükümde hemen bütün fenerbahçeli futbolcular birleşiyordu: «evet nice'liler fırsatlardan istifadeyi bildi. ama bizim talibsiz olduğumuz da hakikat, iki muhakkak golümüzü bekleri çıkardı. top kaleciyi de geçmişti. biz ise...» ve sonra susuyorlardı. özcan'ı kırmamak için «kötü goller yedik.» diye cümlelerini tamamlamak istemiyorlardı. fenerhahçelile üzgün ve ama sinirli değildi. üzüntülerini artıran husus maçı görmiyenlerin kendilerine baza ithamlarda bulunabilecekleri endişesiydi.
takımda yer almamış olan üç eleman (şükrü, nedim, mikro) arkadaşlarını teselli ediyor. «iyi oynadınız çocuklar. ne yapalım top bu. biz asıl fırsatı istanbul'da kaçırdık. geçti artık türkiye'deki maçlara bakalım diyorlardı.
gerçekten bu üç futbolcu tribünde çok heyecan çekti. hele şükrü sık sık «aman çocuklar uzun pas haydi» diye bağırmıştı.
umumi kanaat nice'lileri kuru sahada yenebilecekleri merkezindeydi. nitekim antrenör molnar da «kuru sahada nice'i yeneriz.» diyordu. «ama bugün biz kabahatli idik. evvela bu sahada maçı oynamayı kabul etmemiz birinci hatâ idi sonra da oyuncular kısa pasta ısrar ettiler hem de haftayımda uzun pas yapın, topa uzun vurun, diye ısrarla söylediğim halde» molnar hakemin idaresinden de memnun değildi.
hakem ne diyor?
antrenör molnar'ın beğenmediği isviçreli hakem wyssling ise stadın bir diğer odasında sakin sakin giyiniyordu. önce «hakemler beyanay vermez» diye konuşmak istemedi fakar sonra bir de «mamafih şunu söyliyeyim ki» dedi. bu sahaya rağmen şaşılacak kadar iyi oyun oldu. hele fenerbahçe'nin kondisyon ve hücum bakımından çıkardığı oyun beni şaşırtacak kadar iyi idi. çok takdir ettim. ama bu maçta teknik bakımdan üstün olan kazandı. belki netice daha az farklı olabilirdi. fenerbahçe'nin oyunu karşısında fark bu kadar büyük olmayabilirdi.»