(nice'deki fenerbahçe - nice maçını tâkip eden milliyet ekibinden halit kıvanç yazıyor)
5
fenerliler nice stadında
2 aralığı 3 aralığa bağlayan gece, hotel royal'de gayet sâkin geçti. fenerbahçeli futbolcular erkenden yattılar. hepsi de ertesi günkü maçın önemini biliyor ve bu heyecan içinde uyumağa çalışıyordu. nice futbolcuları ise evlerinde ve daha da sâkindiler. yağmur durmuş en büyük endişeleri kısmen kaybolmuştu. hava açık olduğu için stada fazlaca nice'li de toplanacaktı artık. evet, nice futbolcuları yağmurun sadece kendi oyunlarını bozacağından değil aynı zamanda stada arzuladıkları kadar taraftar gelmesini önleyeceğinden de korkuyorlardı. şimdi bu çifte korukuları büyük ölçüde azalmıştıç meselâ kaleci lamia'nın kayınpederi m. paoli'nin 15 gün evveline kadar sahibi bulunduğu lokantada nice'li taraftarlar toplanmış «tamam, diye konuşuyorlardı, yarın yeneceğiz... sadece yenecek değil elimine de edeceğiz fenerbahçeyi... bir kere kalede bizim aslan gibi lamia'mız var... tribünde de bizler olacağız... forvetimiz fırtına gibi... tutunamaz türk müdafaası... hem burası istanbul değil...
doğruydu. burası istanbul değil, nice idi. ve bazısının «favl» diye iddia edeceği golle değil, ancak herkesin, hattâ bizzat nice'li futbolcuların dahi kabul edeceği derece aşikar «ofsayt» pozisyonunda gol atarak kazanmak vardı. ve eğer çekoslovak hakem macko iki anda gafil davranmış olsa, elle veya avuttan çevirip gol atmak da vardı hesapta...
jacqueline richler 3 aralık sabahı uyanıp da perdeyi açınca, parlak bir güneşin cote d'azur'u aydınlattığını görmüştü. nice'in istanbuldaki zoraki maskotu. nice'deki maçta kapalı tribünün birinci sırasındaki herhangi bir seyirci olacaktı. hani istanbuldaki zoraki maskotluğu aramıyor değildi. bugün leo -lagrange stadının kapalı tribününde bir maskot daha bulunacaktı. kısa boylu,şişmanca, siyah saçlı bir erkek. türklerin olduğu kadar, fransızların da tanıdığı bir sima... şarkıcı darlo moreno. paris'ten nice'e fenerbahçeye maskotluk etmek için gelmişti. ama onun maskotluğunu yakınındakilerden başka bilen yoktu. ne milli kıyafette sahaya çıkıp dansediyor, ne de rakip takımın kaptanını öpüyordu. sadece tribünde heyecan çeken bir maskottu fdario moreno... hattâ yanında oturan seyircinin dahi «maskot» olduğunu bilmediği bir «maskot»... ama fenerbahçeli futbolculara gelip yakınlık göstermiş, fransada kazanan bir sanatkar olduğu halde, türkiyeye bağlılığını belirtmeğe çalışmıştı. fransadaki bazı yetkili, nüfuzlu türklerin lâkaydisi yanında, dario moreno'nun jesti umumiyetle hoşa gitmişti.
saat 12'yi birkaç dakika geçerken, leo - lagrange stadına doğru insan akını başladı. ellerinde kırmızı-siyah bayraklar, başlarında aynı renkte kağıttan şapkalar bulunan gençler bilhassa göze çarpıyordu. iki saat sonra ise ayni yollardan ellerinde türk bayrakları ile sarı - lacivertli bayraklar bulunan bir grup geçecekti. bunlardan büyük çoğunluğu (46 kişi) istanbuldan otobüsle yola çıkmış ve meşakketli bir yolculuktan sonra maçtan bir akşam önce nice'e varmıştı.