eksik kadro ile demirspor'u 1-0 yenen siyah -beyazlıların golünü 18. dakikada nazmi attı
necmi tanyolaç ankara'dan bildiriyor
çekoslovak hakemi mösyö coraleus.. bu ismi tanıyacaksınızz. üç gün evvel mithatpaşa stadında fenerbahçe'nin nice _ karşısındaki galibiyetine hakemlik etmişti.
şimdi beşiktaş - demirspor maçının hakemi idi. coraleus sadece ankara için değil milli lig için de büyük ehemmiyet taşıyan bir maçda adaleti tevzi edecekti. seyirci, bu iri yapılı sarışın adamı sahaya çıktığı anda sevmek istemişti. neden? yabancı idi çünkü... çekoslovakya gibi futbolda etiket sahibi bir memleketin avrupa şampiyon kulüpler kupasına gönderdiği beynelmilel hakemin fırsat düşmüşken beşiktaş - demirspor arasındaki iddialı maçta da hakem durması elbet de seyirciyi memnun ederdi. seyirci «off» diyordu. «gönlümüz rahat yabancı bir hakem var şimdi sahada...»
gelgelelim seyirci de nidanmıştı, gazeteci de çek hakeminin hakemlik klâsı sahadaki her hareketi ile iri ve sempatik yapısını tekzip ediyordu. avantaj kaidesi tanımıyordu. bu mühim değildi. ofsaitleri kaçırıyordu. bu mühim değildi. hareketlerinde ve karararında geç kalıyordu. bu da mühim değildi ama aşırı derecede bir futbol müsabakası için tehlike yaratacak şekilde müsamahakâr idi. beşiktaşın attığı ikinci golü saymayacak kadar kaidelerden bihaberdi. işte bunlar mühimdi. beşiktaş birolun ayağından mükemmel bir gol kazanmıştı. tam 80 inci dakikada idi. bir hücumda şenolun lutunu demirspor kalecisi mehmet elinden kaçırmış, birol da en tabii hakkını kullanarak şutunu ve golünü atmıştı. ama hakem kaleciye favul yapıldığını ifade eden bir hareketle golü saymamıştı. allahtan ji, beşiktaş sayılmayan gole rağmen galip durum da bulunuyordu. alltahtan ki, bu gol mesela demirsporun beraberliğini temin edecek bir gol değerini taşımıyordu. ya bu sayılmayan gol kritik bir anda neticeyi değiştirebilecek bir sayı olsa idi?...
ve mösyö coraleus aşırı derecede müsamahakar idi demiştik. onun gözü önünde bir fırsatım bulan futbolcu dğr bir futbolcuya vuruyordu. sertlik zaman zaman tehlikeli bir seyir alıyordu. fakat bu aşırı müsamahaya rağmen beşiktaş ve demirsporlu futbolcuların gene de hüsnüniyet sahibi olduklarına inanıyoruz. eğer çek hakemi dün farzı muhal arjantin ve brezilya'da iddialı bir lig maçı idare etse ve bu kadar vurdum duymaz olsa idi böyle bir maç, böyle bir hakem kavga şöyle dursun, bal gibi harbe sebebiyet verirdi. nihayet dün sahada sert bir futbol seyrettik fakat neticede bütün futbolcular maç bittiği anda kol kola kucak kucağa hatta öpüşerek sahadan ayrıldılar. bunun adı hüsniyet idi. dostluktu. ve sahada hiçbir müessif hadise olmamıştı. şimdi şöyle bir sual ile karşılaşabiliriz. bu kadar kötü idiyde hakem neden tek yıldız da içi boş değil? kisa cevap: çekler bizim futboldaki ilk hocalarımızdır. bu hatıra arım yıldız eder. yarım yıldız da misafirperverliğimizden..
ve maç
beşiktaş çok eksikti. ama maçı kazandı. sabahattin, münir, mustafa ve arif gibi oyuncularından mahrum bir kadro için demirspor doğrusu hayli çetin bir mania idi. bu mania değişik hatta pek güven vermeyen bir tertiple ve nazmibib golü ile geçildiği için, kazanılan iki puan büyük değer taşıyordu. yoksa beşiktaş çehresi değişen ve günden güne iddialı bir lig takımı olma yolundaki beşiktaş değildi. hatta cumhur'un 32 nci dakikada nazmi ile çarpışıp sahadan çıkması ile demirspor 10 kişi kalmıştı. bu on kişilik takım karşısında beşiktaşın on bir numaralı formayı giymiş olan eski adaletli ayhan'a serbest bir sol haf vazifesi vererek bir nevi müdafaa futbolu oynamasındaki sebebi de anlamak güçtü. neden on kişilik bir rakip önünde hücumu bırakıp müdafaada toplanmak. bu da gösteriyor ki, beşiktaş dün ne müdafaasına ne de hücum hattına itimadı vardı.
bu maçta her şey nazmi'nin söke söke attığı gol üzerinde seyretti. beşiktaş kaptanı 18 inci dakikada tuncayın uzattığı topu cumhur'dan sökmüş ve ofsait zannı ile duraklayan demirspor müdafilerinin önünde rahatça takımını galibiyete yükseltmişti. ama beşiktaş oyunun başlangıcında temin ettiği bu sayıya birşeyler ilave edecek canlılıkta görünmüyordu. aynı şekilde demirspor da zaman zaman üstün göükmüş olmasına rağmen beraberliği temin edecek golü atamıyordu.
hele ikinci devrenin hemen hemen 25 dakikasında oyun demirspor forveti ile beşiktaş defansı arasında bir mücadele halini almıştı. evet demirspor topu ceza sahasının önünden alıyor, seri ve ani paslarla rakip ceza sahasına kadar götürüyordu. bu akınları arada sırada isabetsiz şutlar ve şandel toplar süslüyor ve necmi kalesini koruyordu. birolların, şenolların, ahmetlerin oynadığı siyah - beyazlı forvet ise beceriksizlikte rakibinden hiç de aşağı değildi. sadece birol'un sayılmayan golü ve ayhan'ın lütfen haf bek hattını geçip ilk defa giydiği formanın yani on bşr numaralı formanın hakkını vererek bir sol açı, gibi 78 inci dakikada kale direklerine çarpan şutu... bunlar dün ankara'da iddialı fakat dağınık demirsporu ve eksik demirspor'u 1-0 mağlup eden beşiktaşı ikinci devrede hücumda gösteren hadiseler idi.
hasılı çok soğuk bir havada çok zevksiz bir maç seyretmiştik. ara sıra parlayan akınlar dahi bu futbol soğukluğunu değiştirmeye kâfi gilmemişti. ama itiraf edelim beşiktaş dün ankara'da o eksik tertibi ile hakikaten çok kıymetli iki puanı kazanmasını bildi. bir lig takımı için de bu küçümsenecek bir netice değildi.
maça şu notu da ilâve edelim demirsporlular 32 ncl dakikada sedye ile sahayı terkettikten sonra abdurrezakı sol hafa, sol haf erkanı da sol beke aldılar. bu sebeple cumhur'a yıldız takdir etmedik. cumhur ile çarpışan nazmi de bir müddet baygınlık geçirmiş olmasına rağmen toparlanarak oyuna devam etmiş ve arkadaşlarına bir kaptan olarak bir fedakarlık örneği de vermişti.