siyah - beyazlılar ikinci devrenin son 10 dakikasında şahane bir oyun çıkararak nazmi ve ahmet'in golleri ile skoru 4'e yükselttiler
kahraman bapçum
maç bitmiş... bir kaç gazeteciyi cağaloğlu'na getiren bir taksi şoförü şöyle anlatıyor: «vaziyet 2-1 di ağabey... spiker adalet'in her an beraberliği kurtarabileceğini söylüyor ve adalet akınlarını anlatıyordu.
ben bankalar caddesinden geçiyordum. radyo parazit yaptı. kapattım. iki dakika sonra karaköyde radyoyu tekrar açtım. aynı spiker 'beşiktaşlı seyircilerin beşinci gol için nümayiş yaptığını söylüyordu.»
o şoför haklıydı...
maçın otuzuncu dakikası dolarken not edilecek hiçbir şey olmamıştı.
bir yarım saat bitti ama oyuncular dolaşmış seyirciler neredeyse uyumuştu.
canlanan beşiktaş
ne oldu bilinmez... birden beşiktaş canlaniverdi ve ilk neticeyi 34 üncü dakikada alıverdiler: birol sağdan kaçtı. kaleye kadar süzülüp ortasını yaptı. arif yakaladı, ezdi. gol finali gitmişti. arif karambolda tekrar topa hâkim oldu. vurdu topa. ama ne zayıf ve tesimiz bir vuruş... buna rağmen ömer'in önü o kadar kapalı ve karmakarışıktı ki.. kapalı köşeden içeri yuvarlanıyor... beşiktaş 1 adalet 0...
aradan üç dakika geçmeden nazmi şenol'dan aldığı bir pasla dalacak ve topu tam kale ağzında pis bir vuruşla auta atacaktı... 42 nci dakikada da, şenol günün en güzel şütünü çakacak ve top ömerin ve bütün müdafaanın bakışları arasında direği sıyırarak auta gidecekti. beşiktaş, işte şimdi «beşiktaş» olmuştu... nihayet devre biterken, şenol, ceza sahasının içinde solaçık yerinde kendisine doğru gelen havadan bir pasa şirin bir kafa vurdu. ömer, bunu beklemiyordu ve şandellenen top ters taraftan kaleye giderken mürvet ayak koydu. ama top ikinci defa kaleye girmişti: beşiktaş: 2 - adalet 0.
adaletin futbolu
daha beşinci dakika dolmamış. ortalardan sağa ileri kaçan bir topu tezer inatla takip ediyor. yetişti. pozisyonu öyle güç ki, stop edemez bile... fakat stopa hiç lüzum görmeden nefis bir çevirişle kaleye havale etti. öylesine çapraş ve öylesine sert ki... necmi seyrediyor.
bu golden sonra adalet, maçın favorisi. beşiktaş karşısında ciddi bir varlık olarak gözükmeye başladı. ince; zarif ve neticeli bir futbol... bu arada birkaç gol fırsatı kaçıracaklar ve beşiktaş'ın son dakikalarda şahlanmalasını bekler gibi gittikçe durulacaklardı. üstelik 20 nci dakikada oyun beşiktaş kalesi önünde oynanırken bir ân evvel yaptığı kurtarışta - büyük ihtimalle- karaciğeri üzerine sert bir top yemiş olan ömer olduğu yere düşerek bayılmış ve kaleye vural geçmişti. vural üç buçuk dakika kaleci oynadı ve bu müddet içinde adalet kalesine sadece bir defa top geldi. o da aut olarak...
fırtına beşiktaş
dakika 37... maç sekiz dakika sonra bitecek. adalet hâlâ beraberlikten ümitli olabilir. beşiktaşlılar sağdan frikik alıyorlar. kaleye şandellenen top şenolla ömerin arasındı kaldı. kaleci iyi daldı. bırakmadı şenol'a, ama kendisi de bloke edemedi. karambol. ve nazmi'nin çok yakından bombası... beşiktaş 3 - adalet 1... artık maç bitmiştir. adalet hesabına... fakat beşiktaş hesabına devam ediyor. bir dakika sonra gene şenol gerilerden getirdiği topla ortadan yüklendi. muhittin kesti topu, fakat açamadı. ahmet bir yerden yetişiyor ama, nasıl yetişti bilinmez... mücadele etmekte olan şenol'la muhittin'in arasından çıkıverdi. iyi de bir falso alan bu sert şüt ömer'in solundan tam direk dibinden içeri girdi.
daha yedi dakika vardı...
ve o anda karaköyde bir taksi söförü radyosunu açıyor. beşiktaşlıların beşinci gol için çalıştığını öğretiyordu. halbuki iki dakika evvel adalet beraberlik için çalışıyordu...