eğer herhangi bir sistemin varyasyonları, tasdıkiyeti ve bilhassa maksadı, tam mânâsiyle anlaşılamamışsa veya bu sistemin istediğini anlayıp tatbik edecek kabiliyette, kudrette futbolcularınız yoksa o sistem sahada tıpkı, cansız, renksiz, faydasız bir klişe gibi donuk kalır.
4-2-4 sistemi de dün alelacele alınmış hazır elbiseler gii milli takımımızın sırtından dökülüyordu. sahada candemir, şeref, sabahattin, ismail’den müteşekkil bir dört, suat ve ahmet’ten kurulu bir iki, ogün, metin, can ve lefter’den ibaret bir dört daha vardı ama bu üç hat da bütün maç boyunca aralarında kat’iyen bir âhenk kuramadılar. hele sağiç oynayan suatın geri kalıp ahmet’le beraber orta ikiyi kurması rus milli takımının en akıllı top atan 6 numaralı netto’sunu bomboş bırakıyor ve ondan çıkan her top gollük paslar halinde forvetine uzanıyordu. forvetimizde hiçbir kimse de bu pas merkezini kontrole yanaşmıyorlardı.
halbuki, rus forvetleri daima geri-ileri çalışarak, hem icabında müdafaalarına topla giden boş adam yollamıyor, hem de demarke vaziyette top alabiliyorlardı. kısaca, ayaklarına top alınca sükûnetle kavuşuyor ve topu ayaklarından çıkardılar mı süratlenip ya boş yere, ya da adam kovalamaya koşuyorlardı.
bizimkiler ise, ayaklarına top geldi mi telâşlanıyor ve top ayaklarından gittimi de büsbütün duraklıyorlardı. takımımızın iyiceleri geride ismail, candemir ve suattı. en iyileri ise hırslı, azimli bir futbolcunun her yerde faydalı olabileceğini, golümüz atılırken yaptığı atakla haf ve bek hatlarında müsbet çalişkanlığı ile gösteren şeref, ilerde de öksüz ve yardımsız kalmasına rağmen etrafına nefis ayak ve kafa pasları dağıtan, golümüzü atan metin’di.
bu arada, tecrübesizlikleri ve aşırı heyecanlarına rağmen çok iyi niyetle çalışan sabahattin’le ogün’ü de takdir etmek gerekir. bana şeref ilerde metinin bir yanında oynatılsa ve mustafa da haf hattında bulunsa idi daha iyi olur gibi gelir.
rus takımında ise milli klâsa lâyık olmayan oyuncu yok gibi idi. bu maçta içlerinden sivrilenler ise 3, 5, 6, 7, 11 numaralı oyuculardı. meşhur kaleci yaşin biraz şımarık ve haşin olmasaydı belki onun için de iyi birkaç lâf ederdik.
eğer dünkü maçta bizim tarafımızı da behemehal yıldızlamak gerekiyorsa dört yıldızı muhakkak ki milli takımını alkışlamak ve teşçi etmek için ta gece yarısından stadı doldurup her fırsatta onları destekleyen halkla, belki de ilk defa onbinlerce vatandaşa hep bir ağızdan falsosuz bir istiklâl marşı söyleten bando şefi alır.
yazık oldu yenilişimize. halbuki gökyüzündeki, stadın içindeki hava o kadar da takımımızla beraberdi ki..