türkiye ile norveç arasında bundan önceki iki milli maç da (1936 da berlinde ve 1961 de oslo’da) şakır şakır yağmur altında oynanmıştı. dün ise, hüzünlü bulutlarla kaplı olmasına rağmen, maç sırasında havanın havanın gözü yaşlı değildi.
oslo’daki maçta galibiyetimizi sağlayan gol, maç başladıktan 16 dakika sonra metin tarafından atılmıştı. dün ise galibiyet sayımız maçın bitmesine 16 dakika kala kaydedildi ve topa en son dokunan, gene metin’di.
büyük ahmet, norveçlileri çok şaşırttı. oslo’daki maçta sağbek oynamıştı. burada sahaya kaptan olarak çıktı, sonra soliç oynadı, daha sonra da solhafta yer aldı.
rus antrenörü kaçalin, maçı seyrederken boyuna not alıyordu… bu notların ne olduğunu göremedik ama… bizim takımın bizim seyircilerden aldığı not, pek de parlak değildi galiba?
can bir ara ayakkabısını değiştirdi ve ondan sonra daha canlı oynamağa başladı. demek saha kenarında 5-6 yedek ayakkabı bulunsa, 5-6 oyuncumuz daha düzeleceklerdi.
norveçlilerin, futbolcularımızın ev sahipliğinden ziyadesiyle memnun kaldıklarını umarız. öyle ya : nezaketten misafirleri atmadan, gol bile atmadılar…
norveç sağbeki oyunun sonlarında saha kenarındakilere kaç dakika kaldığını sordu ve aldığı cevabı kontrol için de beş parmağını açarak işaret etti: «beş mi?» evet, evet bu oyunumuzla dahi, yakaladığımız fırsatlara göre, maçın hakkı «beş» ti.
fakaaat unutmayalım. herhangi bir milli maç değil, bir «lig maçı» idi bu… ruslara karşı «üçüncü maç» ümidimizi ve daha ötesinde şili hayalimizi tamamen kaybetmemek için, dünkü maçı mutlaka kazanmamız şarttı. iki puan lâzımdı yani… ve çocuklar bu iki puanı aldılar…