1. gol: oyuna iyi başlamışız… tek falso vermeyen bir müdafaa ve mükemmel kombinezonlarla rakip kaleyi âdeta saran bir hücum hattı… ilk on dakikayı böyle «büyük ümitlerle» geçirdik. fakat gol çıkmadı. onüçüncü dakikada lefterin eliyle uzatır gibi temiz bir ara pasına can fırlayıverdi… cıva gibi koşarak, kaçtı ve şütünü atmak için topun üzerine yattı… nunweiler gerilerden kopup gelerek can’ın ayaklarına yatıveriyor. topu yerde bloke etti. can’ı da alıverdi aşağı… hakemin gol değil de penaltı vermesi normaldi. penaltıyı lefter, tomanın sağından ağlara takıveriyor. tomanın plonjonu vaktinde ve iyi ama çok geç…
2. gol: ilk devre ciddi ve büyük baskımıza rağmen ancak 1 – 0 bitmiş. ikinci devre de hızlı ve güzel girmişiz oyuna… mutlaka gol çıkacak. olmazsa normal sayılmamalı. can aldığı bir pasla sağa kaydı. henüz devrenin sekizinci dakikasındayız. canın sağaçık yerinden ortasını müdafaa karşılıyor. forvetle beraber rakip onsekizin içine dalmış olan ahmet kaleye arkası dönük vaziyette topa hâkim oldu. şüt mü? şandel mi? orta mı? bir şey ama… kale ağzını buluyor. toma topa hâkim olacak gibi… işte bu sırada araya dalıveren lefter, inanılmayacak bir çabuklukla topa bir ayak koydu. toma ve hepimiz seyrediyoruz. ikinci türk golü romanya ağlarında… yazık ki üçüncüsü beklendiği halde olmayacak.