müracaattaki telefonu açan siyahi otel müstahdemi «bir dakika bekleyin» dedikten sonra, «gündüz bey nerede?» diye aramaya başladı. bunu gören ismail, «şuraya bakın, gece gündüzü arayor» demekten kendini alamadı.
kampı ziyarete gelen beşiktaşlı recep, sıcak hüsnü kabul gördü. bu arada can, recep’e «ankara’ya gelemediğime üzüldüm, baba, dedi, gene bir futbol ziyafeti çekmişsin. orada olmayı isterdim, senden öğreneceğimiz çok şey var daha…»
kahvaltıya inilirken çocuklar geceyi otelde geçiren 4 yabancı pilota rastladılar, hepsi restorana giderken, mustafanın pilotları takip ettiğini fark eden b. ahmet, «mustafa, pilotları üniformalı görünce kendini ordu takımında sandı» deyiverdi.
lefter’in yumurtaları artık bitti. daha evvel yazmadım galiba: lefter her sabah kahvaltıya toz şekerle ezdiği yumurta sarısını yiyerek başlıyor. yumurtaları kendisi getirmiş. taze olsun diye. lefter bu yumurtaların «günlük» olduğunu söyliye söyliye bir haftayı doldurdu. yanında kaç yumurta getirdiğini ise sır olarak sakladı. gizlice içen bulunursa hemen anlamak için…
necdet erdem otoritesini kamp dışına da çıkardı. otelde çaya gelen bir genç kıza, «elbisenizin altından eteğiniz sarkıyor» ihtarında bulundu.
gündüz kılıç kendisinden bilet isteyen bir ziyaretçiye, «hay hay, dedi, yarın bir telefon edin!» ziyaretçi «iyi ama, diye sordu, maça nasıl yetişirim?» kılıç gayet soğukkanlı, suale sualle cevap verdi: «hollanda maçı için istemiyor musunuz bileti?»
lefter’e bir mektup geldi. futbolsever bir genç, «lefter ağabey, diye yazıyor, 10 lira yevmiyeli işçiyim. on lirasına bahse girdim. bizim takımı tuttum, hem de bir gol avans vererek… aman, beni yakmayın!» şimdi lefter bu meraklının 10 lirasını kurtarmak için bugünkü maçta en az iki gol atmağa çalışacak.