gayet durgun geçen maçın ikinci yarısında taraflar birer gollük fırsat kaçırdılar
hayri dündar
beykoz da, adalet de oyuna süratli başladı. iki takım da doksan dakika müddetle süratinden ve kazanma azminden bir şey kaybetmedi.
fakat bu canlı mücadele, sayı tabelasındaki rakamların değişmesine kâfi gelmedi: 0-0*
evet, iki takım da arzuluydu ve maçı bir an evvel kendi lehine çevirmek için didiniyordu. bu sebeple sık sık yön değiştiren top, rakiplerden birine gol fırsatı hazırlarken, diğeri ,için tehlikeli oluyordu. gerek beykoz, gerekse adalet müdafaası, üzerine düşen vazifeyi yapıyor ve kalesini mûşkül durumlardan kurtarmasını biliyordu. ya forvetler... ne yazık ki, hücum elemanları, müdafaaları kadar başarı gösteremiyordu. zira gayet güzel inkişaf eden akınlar, kısa paslarla ancak rakip ceza sahası içerisine kadar devam ediyordu. asıl yapılması lâzım gelen ve hücumu neticeye bağlayacak son hareket ise bir türlü yapılamıyordu. bunda biraz şanssızlığın rolü olmakla beraber asıl sebep muhakkak ki, beceriksizlikti...
oyunun cereyanı
müsabakaya her iki takım da hızlı başlamasına rağmen ilk devrede kayde değer hiçbir hareket olmadı. oyunun ikinci yarısında beykoz bir ara hücum teşebbüsünü ele alır gibi oldu. neticesiz kalan birkaç akından sonra 57 nci dakikada büyük ali'nin çektiği şütte, kaleci ömer'e çarparak dönen topu şirzat kullanabilseydi. beykoz galibiyeti temin etmişi olacaktı. beykozun baskısı uzun sürmedi. ve top tekrar iki kale arasında mekik dokumaya başladı. oyunun sonlarına doğru ise adalet maça asıldı ama...
72 nci dakikada beykoz santrhafı ekremin üzerinden toğu aşıran tezer, şüt çekmete çok acele etti ve bu sebeple muhakkak bir golü kaçırdı. maçın bitmesine 1 dakika kala ise tezerin sola aktardığı topa demarke vaziyette bulunan erdoğanın attığı sert şüt adaletin son şansı idi. fakar top kaleye girmemekte inat etmiş ve direğe çarparak kurtulmuştu.