kampta gergin bir hava var. bu, daha ziyade maç saatinin yaklaşmasında ve futbolcuların takkimda yer alıp almıyacaklarını bilmemelerinden ileri geliyor.
hepsi arzulu. ama hepsini birden oynatmak mümkün değil ki… bu hal nedense şöhretli futbolcularda daha bâriz bir şekilde gözüküyor.
şeref’in sakatlığı herkesi üzdü. ayağı kaldırımla otobüs arasına sıkışan milli futbolcu ile arkadaşları şakalaşıyorlar. «sen» diyorlar «sokakta bile doğru dürüst yürüyemiyorsun, sahada nasıl oynuyorsun buna aklımız ermiyor.» şeref müteessir. «ne yapalım, kısmet değilmiş romanya’ya karşı oynamak» diye cevap veriyor.
milli takım kafilesinde en fazla isminden en fazla bahsedilen adam feriköylü ismet. arkadaşları ona «gungadin» diyor. ismet, iki gece evvel bir rüya görmüş.. şeref sakatlanıyormuş! kendisini antrenör sandro alelacele soyundurup sahaya çıkartmış… rüyası hakikat oldu. ama ismet üzgün. «ben» diyor, «moskova’da da hilmi’yi rüyamda, çok sıkıntılı bir durumda görmüştüm. ertesi gün hilmi ateşlendi ve yerine ben oynadım… evliya değilim, ama bana malûm oluyor.»