dünkü milli maçı radyo başında tâkip edenlerin en heyecanlısı, türk futbolünün «profesör» ü lefter’di. büyükada’daki evinde, iki kızını da yanına almış; ankara’daki maçı dinlerken, üzüntüsü iki kattı. hem oynayamadığı için sıkılıyor, hem de takımımızın kazanamayışına üzülüyordu. ancak lefter maç başlamadan, arkadaşlarımıza «artık alışmam lâzım» demişti, «maçları böyle radyodan tâkibe… çünkü yaşlandığımı biliyorum. ve bir daha milli formayı giyeceğimi de zannetmiyorum. fenerbahçe takımında yer almam, artık bana kâfi… onun da ancak bir yıl süreceğini sanıyorum. ve ondan sonra mütevazi bir takıma antrenör olarak, türk futbolüne bir şeyler vermeğe çalışacağım.»
ümitli idi
lefter, iki kızıyla radyo başına oturduğunda heyecanını pek belli etmiyordu. ilk dakikaları sâkin dinledi. arada «hepsi civa gibi çocuklar, şimdi yüzümüzü güldürürler» diyordu. kızları da, babaları kadar meraklı, radyoya sokulmuşlardı. ikisi de «gol» bekliyordu.
«haydi şeref»
çok geçmeden sahadaki kurt futbolcu, radyo başında heyecanlı bir taraftar oluverdi. ceketini çıkartmış, sanki oyuncularımız duyuyormuşçasına el, kol hareketleri yapiyor, konuşuyordu: «haydi şeref, tamam aydın, aman çocuklar, sâkin olun!...»
«eyvah!»
lefter tam ümitlenmişti ki, bir kontratak… «eyvah!» diye bağırdı lefter ve iki elini kaldırdı. golü yemiştik. yılların usta futbolcusu, bir milli maçta gol yemenin acısını iyi biliyordu…