şu günlerde memlekette esen saadet ve hüzun verici havayla gözlerini dolduran vatandaşlardan hepsi güzel şeyler yaptılar. seri eserler yarattılar. bu araya rastlayan milli maçta futbolcularımızın da umumi heyecan ve coşkunluğa ayak uydurarak ay-yıldızlı formaya şerefli bir zafer daha ekleyeceklerini seziyordum. bu seziş maç saati yaklaşırken, stadyoma girince tam bir inanç ve iman haline geliverdi. çünkü türübünleri tıklım tıklım dolduran seyircilerde taşan heyecan ve coşkunlukla milli takımımız maçı asla kaybetmezdi.
nitekim çocuklar oyuna şahane başladılar. metin’in ve lefter’in fevkalâde gollerinde top iskoç filelerini öperken stada görülmemiş bir bayram havası ve kucaklaşmışlar…
ikinci devrede futbolcularımız yanlış bir düşünceyle biraz da futbol sanatlerini göstermiye başladılar. bu teker teker marifetin gösterisi takım oyununu bozar gibi oldu ve o arada iskoç futbolunu görüp ve tanır olduk. fakat şenol’un attığı dördüncü golle tekrar derlenip toparlandık. maç net bir galibiyetle bittikten sonra futbolcularımız çetin maç yorgunluğunu, ankaralıların kucaklarında ve omuzlarında unutuverdiler.