baştan sona kadar hakimiyetimiz altında geçen maçta gollerimizi metin, lefter (2) ve şenol attılar
adın ne senin delikanlı? birol. ya yaşın? 22. yaaa, demek ki, biraz evvel mikrofonda türk milletine hitab eden cemal aga’nın yanındaki muhafızlarla aynı yaştasın. omuzlarında birer yıldız vardı… ama yürekleri belli ki yıldız yıldız yanıyordu. tıpkı senin gibi. şimdi anlıyorum, en büyük işleri başarıp da hiçbir şey yapmamış gibi durabilmenin sırrını bir kitlenin zaferine kendini verişteki büyüklük bu…
eğer ben de senin gibi teğmen ali ihsan kanmaz’ın yaşında olsam, 19 mayıs stadının tribünlerini dolduran 22 bin seyircinin, bütün ankaralıların hattâ bütün türkiyenin tek ağızdan söylediği istiklâl marşı ile kendimi kaybederdim. halbuki sizler, heyecanı, iş başarmanın yardımcısı diye kullanabilmenin sırrına ermişsiniz.
saat 16.30… başlama vuruşunu metin yaptı.
dk. 1. ilk akınımız sağdan, rahat ve sinirsiz gözüküyorlar. çocuklar, ama nasıl oluyor bu iş. biz tribünde tir tir titriyoruz. dk. 3. hunter, solaçığına bir top yuvarladı. suat ve naci böyle markajda zayıf mı kalacaklar sonuna kadar?
dk. 4. can, kayadan topu aldı, durdu, döndü. kral bu.. ne? amma böyle de top ezilir mi, kral? bırak krallığı da bizim can ol… dk. 5 white, basriyi bastırdı iyice. basri kornere yuvarlıyor. kornerden gelen topu bu defa da naci dışarı atıyor. bu korner de weir’den turgay direk dibinde nacinin başı üzerinden öyle bir yükseldi ki. kaptan iyi bugün. emin ve rahat. dk. 6 sol haf mccay on sekizin çok dışından bir şüt attı. bu adam zorlu. sert, girgin ve umulmaz derecede kıvrak.
galibiyet kapısı açılıyor
dk. 9 suat yerde falso alan bir topu düzeltmedi. nacinin önüne düştü top. uzun bir vuruş, taaa kale ağzına kadar. metin altı pasın köşesinden aldı topu. yere indirirken evans ezdi. ama bütün mânaları ile eşiz bu. hattâ biraz faul kokusu bile var. mücadelede iyice sola kaydılar. pozisyon kaçtı, demeğe kalmadı. metin o, son zamanlarda pek âdet ettiği çapraz vuruşunu çakıverdi. ters taraftan direğe çarpan top ağlara yuvarlanıyor. gol, gol, gol. ve ben bunca senedir gördüğüm goller içinde bu kadar coşkunlukla alkışlananına rastlamadım. türk milletinin yaşadığı en büyük spor bayramının ilk zafer narası bu.
dk. 13 kaya sıkışık bir pozisyonda topu turgaya aşırtmak istedi. kısa. herd fırladı, hızlı adam. kaçtı ve.. turgay çıktı ve herd’in önüne çift ayakla daldı. faul tereddütsüz penaltı. yazık coldow geldi ve penaltıyı turgayın sağından direğin tam dibinden vurarak içeri atıyor. hayret ne takımda ne de tribünlerde kaçırılmış bir avantajın üzüntüsü yok. eminiz bugün kendimizden.
dk. 16 allah allah futbol tarihi şu üç dakikalık oyunumuzu daha görmemiştir. sert, tok enerjik bastırıcı bir stil ve dantelâ gibi örülen bir takım oyunu. aradan geri gelen bir topa naci fırladı. kale ağzına havale ediyor. soldan dışarı giden topa metin yay gibi fırlayarak yetişti. brown’un üzerinden kafa ile aşırdı geriye. birol uçarak kafa atıyor, kaleye gitmedi. lefter’in önünde. usta göreyim seni, bu benim sözüm değil. gelmiş geçmiş bütün türk futbolcularının sözü. ve usta falsolu volesini yapıştırdı. brown uçacak, fakat solundan direği sıyırarak giren topu durduramıyacaktır. gene tek ağızdan bağırıyoruz. milli takım çok yaşa. biraz evvel (ordu ordu çok yaşa) derken de böyle coşmuştuk.
dk. 24 ne bizim heyecanımız durmuş, ne takımımızın hızı. bugünü görmedim diye futbol meraklısı türk üzülmelidir. birden birol duraklayıverdi. maccay aldı.. şu ana kadar sahanın en iyisi bu adam. daha ziyade forvetin arasına sızarak oynuyor. sola verdi. weiser yetişti yerden şütünü attı turgay öyle güzel kapanıyor ki.
dk. 25 turgayın uzun degajını lefter stop etti. metine verdi. kaçtı metin ve bombasını patlattı. üst direk. geri gelen topa metin tekrar dalıyor ama bu defa brown’u da beraber kaleye gömüverdi faul… elbet te faul ama. futbol da böyle oynanır.
dk. 28 ceza sahasının hemen dışında faul, lefter atacak ve attı da. brown kalesinin sol üst kösesine uçarken yüzde yüz bir golü önlüyordu. kornerden gelen topu da birkaç oyuncunun üzerinden yükselerek öyle güzel alıyor ki brown.
kaleci brown da seyrediyor
dk. 33 soldan korner atıyoruz. penaltı noktasında metin havalara yükseldi ve kafa ile kale önündeki kalabalığın arasına topu indirdi ohhhooo. ana baba günü orası. ve bu kargaşalıkta ne yaptığını çok iyi bilen, âdeta bizatihi beyin taşıyan bir bacak uzanıverdi ileri. top ağlara gidiyor. kaleci brown dahil hepimiz hayret içindeyiz. bu beyin sahibi bacak lefterindir.
dk. 35 lefter kaleye 30 metre mesafede. bir pas aldı şenol soldan kaçıyor, asılsa ne iyi olur. lefter döndü. başını kaldırdı. kaleye doğru baktı. sonra şöyle topun üzerine yatarak çaktı. bacak değil piyade tüfeği diyor tribündeki bir yüzbaşı. ve top mermi gibi gidip gene brown’un solundan kaleye giriyor. yeter artık. boğulacak gibiyiz heyecandan.
dk. 38 can soldan gidiyor. gitmek değil süzülmek bu. yerden ortasını yaptı. metin. işte metinin aradığı pozisyon. yetişti sola yattı. fakat önündeki bir tümseğe çarpan top kayıverdi. ne yapsın metin. belki izmirin eşrefpaşasında bir arsada tenis topu ile çakıştırırken bile bu kadar bozuk bir zemin görmemişti. ankaranın şipşirin stadında bu kadar bozuk ve arızalı bir saha ne ayıp şey ve ilk devrenin kırkbeş dakikasını da başladığımız hızla bitirdik.
ikinci devre
dk. 5 gevşedik. ama bu belki bir gevşeyiş değildir, diye ümitleniyoruz. oyunu yavaşlatmak ve ikinci kırkbeş dakikayı rahat çıkarabilmek için nefes ve zaman çalmak için yapılmış bir taktiktir belki.
dk. 6 ergunun bir vuruşu havalara dikildi ve kalemizin sol tarafından çok yükselerek dışarı gitti. turgay koştu ve çizginin en az bir metre dışında topu bloke etti. sonra korner köşesine doğru yuvarladı. halbuki hakem düdük çalmamıştı. kaptan topu dışarda hem de çok dışarıda tuttuğunu biliyor, fakat iskoçların akınlarını kontrol eden cezmi başar bu korneri görmüyordu. hayretimiz ayıplamak derecesinde idi. kaptanı ise doğru hareketinden dolayı tebrik etmeliydik. çünkü hakem onun bu hareketi üzerine korneri verdi.
dk. 8 can stop etti. naciye. naci sağdan ilerledi. ortaladı. metin kafasını atarken evans’a şöyle bir çarptı ki. futbolu iskoçlar gibi oynuyoruz artık.
dk. 13 lefter evirdi çevirdi. can’a bıraktı. fırladı can da ortasını yaptı ve metin sola verdi. şenolun sert ve güzel şütünü sol haf kafa ile çıkarıyor.
sıra şenol’da
dk. 18 basri kestiği bir topu topuk vuruşu ile ileri attı. birol fırladı. ortaladı. metin balyoz gibi kafasını yapıştırdı. üst direk. ahhh. şenol geri gelen topa yetişti ve işte dört….. dakikalardan beri seyircinin istediği dördüncü gol…
dk. 19 açıldık işte yeniden şenol müdafaadan aldığı pası sola leftere uzattı. lefter ortaya kaydı. ve beklenmez şütünü attı kalenin sol üst köşesinde direğe vurdu top ama. bu topun dışarı giderken nasıl olup da aşağıya doğru bu kadar geniş bir falso aldığı anlaşılamadı. bu şüt gol olmadı, fakat yüzde yüz gole bedeldi.
dk. 27 weir ortaladı. turgay çıkmadı ortayı almağa. young basrinin üzerinden temiz bir kafa vuruşu ile turgayın sağından kaleyi buldu.
ve sonra: yoruduk.. iki insayt artık geri gelmez oldular. klâsik bir futbol oynuyorlar. ama ne güzel deplâsmanları var. son onbeş dakikada turgayın uzaktan atılmış bir kaç zorlu şütü mükemmel uçuşlarla uzaklaştırışı takımı rahatlattı. kaptan kendisine takımın en fazla ihtiyacı olduğu anda kendini hissettiriyordu.
maç bitti. bu biten bir maç değil. bir devirdi galiba… türk milli takımının ferdi kaprislere mağlûp olmadan kollektif spor şuuru içinde böylesine bir takım beraberliği gösterdiğini görmemiştik. «birlik» şuuru şimdi belki futbolumuza da giriyordu.
futbolcular kaç yıldız aldılar? ne değiştirir. hepsinin yürekleri yıldız yıldız parlıyordu şimdi.. tıpkı teğmen ali ihsan kanmaz’ın ve silâh arkadaşlarınınki gibi…..