massimo busacca, isviçre’nin göbeğinde yaşıyor. urs meier’den sonra isviçre hakemliğinin patronu konumunda. 7-8 sene gibi kısa bir süreçte hızla yükseldi. bu yükseliş busacca’ya her türlü maçın yolunu da açmış oldu. zaman zaman büyük hatalar yapsa da uefa ve fıfa’nın merkezinde yaşıyor olması o hatalarının görülmemesine neden oldu. bu durum diğer hakem arkadaşlarıyla aradan sıyrılmasına ve mesafeyi de açmasına neden oldu. türk futbol kamuoyu onu sevilla-fenerbahçe maçından hemen tanıyacaktır.
fenerbahçe’nin tarih yazdığı o maçta volkan, penaltı kurtarışlarıyla kahraman olmuştu. maçı fena da yönetmemişti ancak on dakikada üç fenerbahçeli futbolcuya arka arkaya üç kart çıkarttı. bu kartlar ucuz kartlardı. yani isviçreli hakemin kart hovardalığı var. buna dikkat etmek lazım. gelelim esas probleme; massimo busacca isviçreli. türkiye, kimi eledi? isviçre’yi...
türk milli takımı son üç-dört yıllık süreçte kiminle problem yaşadı? isviçre milli takımı ile. gruptan çıkmayı belirleyecek isviçre-türkiye milli maçından önce isviçre medyası şiş-kebaba kimi geçirdi; fatih terim’i, başka, türk milli takımı’nın yıldız oyuncularını. yani isviçre medyası “türk milli takımı’nın hocası ve talebelerini kebap yapıp yiyeceğiz” dediler.. yiyemediler kursaklarında kaldı. bu acı kolay kolay geçmez. yağmur ile gelen türk milli takımı’nın galibiyeti isviçre’de şok yaratmıştı. korkum şudur; massimo busacca’nın aşırı milliyetçi bir yapısı var. “bunu işine karıştırır mı?” demek istemiyorum.
massimo busacca’nın da hakemliğinden asla şüphe etmiyorum, daha önünde uzun yılları var. yarı final ne ki? o gelecekte avrupa ve dünya şampiyonası finalleri yönetecek. isviçreli yaşadığı bu sendromu işte bu nedenle işine karıştırmayacağını söylüyorum. gene de temkinli olmakta fayda var.