kardeşim nâmık sevik, çarşamba günü metin'in attığı şâhâne golü anlatırken «bazuka mermisi gibi...» demiştin de yüzbinlerce fenerbahçeli taraftar sana tarizlerde, sitemlerde bulunmuştu. sanki o «ağlatan» golü sen atmışsın gibi suçladılardı seni...
halbuki senin hiç bir suçun yoktu ki. sen sadece bir objektif kuvvetiyle «hâdiseyi» tesbit etmiş hakikaten şaheser bir golü güzel bir benzetme ile okuyucularına anlatmıştın.
bugün, ben de dünkü maçın gollerini anlatmak mevkiindeyim. biliyorum ki, kardeşim, bana da. kullanacağım terimler, yapacağım benzetmeler için galatasaraylı taraftarlar
kızacak, sitem edecek. tarizlerde bulunacaklar. ne yapalım dostum, bizim kaderimiz bu. ben de lefterin şütüne, nacinin vurduğu kafayı anlatmak için mithatpaşa'da fenerbahçeliler füze rampaları kurmuşlardı. «bütün füzeler de güdümlüydü...» diyeceğim.
şimdi. sarı - kırmızılı taraftarlar alınmayın. ben kalemimi mlthatpaşaya füze rampalarını kuran fenerbahçe'nin dört futbolcusunun emrine vermiyorum. bakın skor levhasını harekete getiren yüksel ne diyor?
«lefterin sağdan ortaldığı topa kaleci yükselle birlikte fırladım. belki yerli hakem bu hareketimi nizami saymaz ve favlle tecziye ederdi. nitekim ilk sıçrayışta ben terreddüdü hissettim. adaşım elinden topu kaçıracaktı. bir anda bunu görerek ikinci atağı yaptım. kafa ile vurduğum top yükselin elleri üzerinden sekerek fileler gitti. bu anda gök yırtılmış gibi bir ses duydum. ve arkadaşlarımı da topla beraber filelerin dibinde uzanmış gördüm. sevinçliydim. çünkü takımımın avansını kapatmıştım.»
kaptan naci: «borcumu ödedim» diyerek söze başladı. sonra şunları ilave etti: «lefter topa o kadar hızlı vurdu ki, bu orta değil, bayağı şüttü. itimad edin bana, gol atacağımı hissettim. kale önünde bulunuşum da bunun bir belirtisiydi. ismail'le ergun'dan evvel sıyrılıp hareketimi yaptım. sonra?..»
mikro mustafa: «yüksele yapılan bir favlden kazandığımız atışı lefter kaleye doldurdu. ismail topu kafa ile keserek kale önünden uzaklaştırmak istedi. ben de altı pasta bekliyordum. baktım top bana doğru süzülüyor. müdahale eden yok, kaleci yükselin de önü kapalı. şüt atabilirdimç ama kafa vurmak daha kolayıma geldi. ve o karşaşalıkta topu boş bulduğum köşeye havale ettim. kafamdan çıkan topun gilelere takıldığı ana kadar geçen zaman içinde çektiğim heyecanı tasavvur edemezsiniz. sonra, can beni omuzladı ve mükafat olarak santraya kadar taşıdı...»
şeref: golü anlat dememize fırsat bırakmadı. zira arkadaşlarının anlattıklarını heyecanla takip ediyor ve sırasını bekliyordu. «ben» dedi. «gol atacağımı falan hissetmedim. çünkü ne zaman böyle bir şey düşünmüşsem şans bana yardım etmiyor. naci ağbeyden derinlemesine bir pas aldım. kovalarsam yetişeceğime aklım kesmişti. sağa doğru kaçtım ve topu önce nuriden kurtardım. sonra ergunu geçtim ve çaktım. meşim top bu sefer bana ihanet etmedi. ne dersiniz, fena gol değildi değil mi ağabey? ama gene de şansız sayılırım. zira stad müdürlüğü geçen haftadan sonra kale ağlarını yenilemiş.»