perşembenin gelişi çarşambadan belli olur diye bir söz vardır. çok zaman bu atasözü hak kazanır. peşin hüküm verenler, «e, biz size demedik mi? bunun sonunu kestirmek güç değil» derlerdi. çarşambaya bakanlar. pazarın da böyle geçeceğini tahmin etmişler, «kan gövdeyi götürecek, bu maç mithatpaşa'da bitmez, karakolda biter» demelerdi.
ne oldu? 90 dakikalık zaman için de... kasti bir tek tekme atıldı mı? futbolcular. ideal bir hakem olarak gözüken liverini arkasını döndüğü zaman birbirlerine sataştılar mı? tekme attılar mı? tekmeyi sataşmayı bırakın, koca oyun boyunca kaç tane favl yapıldı?.
olanlar, söyleyenlerin ve tahmin edilenlerin yanında yüzde on garsoniyeden ileri gitmezdi. bir final maçında iki tarafın birbirini incitmeden oyun oynamasu, rekabetin tahrik edici unsurlarından kendisini kurtarması münis ve neticeye razı gösterir bir şekilde hareket etmesi için söylenecek sz hüsniyetten başka bir şey olamazdı.
çarşamba günkü maçta bunu ihlal edenler dün bunun mesuliyetini ve ezeli dostluğun zedelenmesini önliyebilecek şekilde hareket etmesini de bildiler. ya taraftarlar? bir iki gönül kırıcı bağırma hariç, sevdikleri renkleri resçi etmekten ileri gitmediler.
büyük maça doğru
bu çok büyük maçtı. iki taraf da finale ellerinden geldiği kadar ciddi bir şekilde hazırlanmıştı. biliyorlardı ki 165 inci randevu çetin geçmeye namzetti. galatasaray avantajlı olmasına rağmen bir beraberlik veya 1-0 lık galibiyet gibi... yine de neticeden korkuyor, «ezeli rakibimiz bize kupayı kolay kolay teslim etmez» diyordu. fenerbahçe ise favor olmanın azabını çarşamba günü ölesiye çekmişti. iliklerine kndar bütün futbolcular tiril tiril titriyorlardı. kuvvrt ölçülerine dayananlar kollektif oyunda sarı-lacivertli takımı üstün görenler, evdeki pazarlığın çarşıya uymadığını 1-0 lık netice ile anlayıvermişlerdi. bu alarm çanı futbolcular için, idareciler için, antrenör ve umumi kaptan için uyartıcı bir mahiyet taşımış, finale bu hız ve hırsla hazırlanmışlardı. takdir edilen taraf iki kulübün futbolcularının da yukarda işaret ettiğimiz gibi, hüsnüniyetle hareket etmiş olmalarıydı.
fenerbahçe sahaya çıkıyor...
fenerbahçe 165 inci randevuya erken geldi. naci sahaya bir ok süratiyle fırladı, onu diğer arkadaşları takip elliler. demek uğura inançları fazlaydı. yine deniz tarafındaki kaleyi işgal ettiler, yine takım kaptanı naci kale önünde alışılan hareketleri yaptı. geçen hafta tribünleri boynu bükük terkeden taraftarlar bu anda sahayı inletiyorlardı. bu gerçekten takımları için bir moral enjeksiyonu idi.
sonra galatasaray sahaya çıktı. kaptan turgay yoktu. onu da taraft arları delice alkışladılar. tribünlerde maçın başlama saatinden çok evvel başlayan gövdegösterisi son haddini bulmuştu.
simdi italyan hakem liverani de sahadaydı. bütün gözler ona dönmüştü. fizikman yapılı, gösterişli ve itimad telkin eden bir insan bu liverani...
para atıldı, fenerbahçe gazhane. galatasarya deniz tarafına...
dakika 1: seracettin durup dururken meteye dokunuyor, liverani polisiye bir hakem, derhal vaka mahalline yetişiyor ve ihtarı patlatıyor.
dk. 4: fenerbahçe hücumda. lefter sağa doğru kayıyor. dursun geçen maçtan alışkanlık olacak geri girişlerinden birini yapıyor. fakat hâkem amamız, «ya futbol oynayın, yahut da sahadan dışarı çıkın» der gibi bir hali var.
dk. 8: fenerbahçe arzulu ve kısmen de oyuna hakim. lefter sağa doğru deplase oluyor, attığı sert şüt falsolu. yüksel fırlıyor, kaleye dalıyor. fakat toptan evvel. bunu kolayca kesiyor galatasaray...
ve aradan bir dakika geçiyor, eski günlerde bir lefter görüyoruz. sağdan iniyor, avt çizgisine doğru kayıyor ve uzun bir orta. santrfor yüksel kaleci yükselle birlikte ahvada. şarj yapıyor, top adaşının elinden sekiyor. gelen tona bir kafa konduruyor. kaleci yüksel ikinci bir atakla mâni olmak istediği topu ellerinden kaçırıyor. top filelerle kucaklaşıyor. kucaklaşan yalnız top değil, bütün fenerbahçeli futbolcular.
bu gol fenerbahçe ile galaatsarayı milli lig finalinde tekrar müsavi duruma getiriyor.
dk. 16: galatasaray toparlanır gibi, oyuna hemen hemen hâkim olmuş gibi. taktik icâbı fenerbahçe ezeli rakibinin hücumlarını ancak ceza sahasında karşılıyor. rakiplerinine âdeta bir ölü saha açıyorlar. bu bir taktik icabı. kontrataklarla neticeye gitmek için tutulan bir yol.
dk. 24: osman kesici olarak muvaffak. bu dakikaya kadar yaptığı bütün ataklarda metini tesirsiz hale getiriyor.
dk. 25: kurt futbolcu lefter sahnede. sola kayıyor 25 metreden bomba gibi bir şüt. yüksel atlıyor, ama top üst direğin hizasından dışarı çıkıyor.
dk. 29: suat'ın bir kafa sütü özcanın ellerinde.
dk. 32: can solaçığa kaçarak ileri bir pas uzatıyor. şeref dalıyor. fakat yüksel ondan evvel fırlayarak topu kapıyor.
dk. 34: lefterin üst üste attığı üç korner, ikisini yüksel kornere çıkarıyor. diğeri avt.
dk. 35: sakat olmasına rağmen iyi çalışan niyazi yerini mikro mustafaya bırakıyor. bu arada mete hafif bir sakatlık geçiriyor.
dk. 40: yükselin gol olabilecek bir şütünü kaleci yüksel kornere atıyor.
dk. 41: galatasarayda da tadilat var. dursun çıkıyor. cengiz soliçe. ahmet sağ hafa, ismail sol beke, nuri de sol hafa geçiyorlar.
tadilatın takımın gidişatı üzerinde rolü olmuyor.
dk.44: sağaçığa hızla kaçan şerefi ergun yere yıkıyor. frikik. lefter 20 metre mesafeden kaleye çapraz vaziyette çok sert bir orta yapıyor. bu orta değil adeta şüt. kale önüne gelmiş bulunan naci'nin ismail ve ergunun arasından sıyrılın bir an meselesi. top da zaten bu zaman içerisinde filelere takılıyor. 2-0.
îlk devre bu netice ile bitiyor. taraftarlar memnun, stadda arefe heyecanı var. ikinci devrede ekserisi bayramı kutlayavaklarından emin.
fenerbahçe yine hâkim
sârı - lacivertli takım sahaya yine hırçın çıkıyor. kazanmak azmi içerisinde oldukları her hallerinden belli oluyor. mustafasağaçıkta galatasaray için tehlikeli olmaya başlıyor. bu hal 15 inci dakikaya kadar devam ediyor. fakat netice için kafi değil.
dk. 62: avniyi favl'le dıırduruyorlar. avantaj var. fakat hakem bunu tanımıyor ve frikik veriyor. metin frikik reisi, geriliyor, bomba gibi bir şüt ama top baraja takılıp kalıyor.
dk. 70: ergun, yükseli yine durduramıyor. bu acar futbolcu esasen galatasaray müdafaası için başlı başına bir tehlike. bir favl daha. bunu lefter placeliyor. ismail kafa ile çeviriyor. kale önünde bir mantar gibi bitiveren mikro mustafanın âdeta fotoğrafçılara «beyler bu golü çeker misiniz?» derecesine attığı bir kafa sütü ters köşeden galatasaray filelerinde. galibiyeti perçinleyen bu golü taraftarlar çılgınca alkışlıyorlar. mikro yine sahanın kahramanı oluveriyor. ama bu golü bir dördüncü gol takip edecek ki... şeref belki de hayatının en güzel gollerinden birini kaydedecek.
pozisyon şöyle: dk. 72: şeref naci'nin uzattığı ileri pası kovalıyor. ergun ve saim'in arasından bir ok süratiyle fırlıyor. topa hakim. ceza sahası üzerinde kurşun gibi bir şüt. ve top bir fişek süratiyle kaleye giriyor. şeref'in metine nazire yapmak istediği muhakkak.
bundan sonraki dakikalar için kayda değer bir hâdise olmadı diyeceğiz. olanlar, fenerbahçenin 4-0 ın verdiği rahatlıkla işi fantaziye döküşüdür. bekler, haflar kaleci özcan da dahil birbirlerine ikramkâr paslar veriyorlar. rakip üzerine gelmeden hiç kimse topu aralından çıkarmıyor.
90 ıncı dakikayı bu hareketlerle dolduruyor fenerbahçe. liverani'nin düdğü tarihi maçın bittiğini ilân ediyor. şimdi mithatpaşa stadını fenerbahçe çok yaşa sesleri çınlatıyor. final maçı bitmiş. fenerbahçe ezeli rakibini son 15 senedir elde etmediği bir netice ile mağlup etmiş ve ilk türkiye milli liginin şampiyonu olmuştur. bu şampiyonluk onlara avrupa şampiyon kulüpler turnuvasına iştirak hakkını kazandırıyor. evet sarı - lacivertli takım şimdi sahada kaptan naci ve antrenör molnar omuzlarda şeref turu yapıyor. taraftarlar memnun, yırtılan ağlar unutulmul bile. mithatpaşa'yı terkediyorlar. ekserisinini söylediği söz şu: «sonda biraz heyecan çektik. ama bir hakiaye ki, iyi bitti.»