dakika 75. recep topu göğsü ile önüne düşürmüş, soliç mevkiine kaymış vaziyette... karşısında kenan ve kâmil var. bu sırada tribünlerden sabih'in tiz sesi duyuluyor «recep'i tutun, recep'i tutun!» evvelâ kenan, sonra da kâmil müdahale etmek istiyorlar recep'e...
fakat ikisinin de gayreti boşunu recep ilerliyor. rakip kaleye sokuluyor. şimdi aradaki mesafe 20 metre... ve çok sert bir şut sabih yerde. top ise filelerde. topun ayaktan çıkışı ile ağlara takılışı bir anlık mesele oluyor. yerden kalkan sabih arkadaşlarına birşeyler söylüyor. her halde «ben size tehlikeyi haber vermedim mi? neden şut attırdınız?» demiş olmalı. bu gol milli ligde beşiktaş'a 2 puan kazandırıyor. gerçi siyah-beyaz1ı takımın artık grup şampiyonluğunda iddiası kalmamıştır. amma hiç olmazsa finalleri iyi bitirmek prestiji kurtarmak bakımından bir değer taşımaktadır. kaptanın attığı gol, tamamen şahsi gayretinin bir neticesidir. zira kaleye 35 metre mesafede gürcanın ızattığı pasın gol olmasına başka şekilde imkan yoktu. dün takımına beraberlik şansını tanıyan golü de kaptan recep atmıştı. bunda ise şahsi gayretten ziyade, kendisine çok müsait pas veren selimin büyük rolü olmuştu. recebe çok yakın mesafeden topa vurmak düşüyordu. ve vurdu. kalitesiz, umumiyetle vasatın çok altında cereyan eden dünkü beşiktaş-istanbulspor maçının kayda değer hadise bu iki golden başka bir şey değildi. istanbulsporun ilk devrenin 16. dakikasında takımda ilk defa yer alan nazımın ayağından kazandığı gol ise, uzun boylu üzerinden durulmaya değer neviden olmadı. kaleci necminin çıkışı için «hatalı» topun daha evvel özcan ve kamile çarparak nazımın önüne düşüşü için de «tesadüf» demek daha doğru olacaktır. sarı-siyahlı takımın ihsan ve aydemirden mahrum olan tertibi dün yine milli ligdeki başarısızlık serisine bir yenisini ekledi. ne verilen paslar adamlarını buluyor, ne de hareketler bir maksada hizmet ediyordu. dağınık hem de her hattı ile çözük bir takımın sahadan galip ayrılmasını beklemek ise haddinden fazla iyimserlik olacaktı.
beşiktaş da iyi değildi
yıldız tablosuna şöyel bir göz atmakla anlaşılacağı gibi beşiktaş takımı da göz doldurucu olmaktan uzaktı. son haftalarda bilhassa ankara maçlarında başarı gösteren ve taraftarlarına ümit veren siyah-beyazlı takımın dünkü umumi manzarası «bu takım gün geçtikçe düzeliyor» şeklinde bir kanaat vermekten uzaktı. ağır, hareketsiz ve zevksiz geçen müsabakanın en güzel hareketi, yukarıad işaret ettiğimiz ve izahına çalıştığımız receb'in ikinci golü idi.