yağmur bazan kar hakinde çiseliyor. iliklere işleyen bir rütubet var. bu ağır havaya, gazhanenin dumanı da eklenince kalın bir sis tabakası mithatpaşa stadını sarıyordu.
saha çamum kelimesi hatta hafif kalır. balçık halinde. bu maçtan evvel, bu sahada karagümrük - adalet oynamışlardı. bu kadar olsa iyi. dahası var. genç milli takım namzedleri de bu sahada ikinci küme karması ile karşılaşmışlardı. tek maçı kaldıramayacak durumda olan sahaya üç maçın birden konması sporda idarci maslahat zihniyetinin ne derece hakim olduğunu gösteriyor.
saat 15.30: stad yükünü almış vaziyette. tribünler dolu, fakat lig maçlarında alışılan dedkor yok sarı-lacivertli ve siyah-beyazlı flamalar tek tük göze çarpıyordu.
sahaya evvela fenerbahçeliler çıktı. tezahürat normal. onu beşiktaşın hırslı çıkışı takip ediyordu. alakanın ve teşvikin daha büyük olduğu söylenebilir. beşiktaş da son haftalarda bilhassa kaptan recep'in de iştirakiyle birdüzelme, bir toparlanma müşahede ediliyor. ondan taraftarları, hatta fenerbahçenin yenilmesini arzulayan başka renklerin müntesipleri bir şeyler bekliyorlar. ligde ve milli ligde sarı-lacivertli takımın namağlup unvanını muhafaza etmesi ister istemez gözleri bu takımın üzerine çevirmiş. bakalım kim onu bu tahtından indirecek, diye düşünenler, merak edenler fazla. geçen haftaki beykoz maçı fenerbahçe maçı için biralarm çanı olmuştu. beykozdan son saniyede kurtuldu. ama beşiktaştan...
maç başlıyor
ilk dakikalar seri vemücadeleli geçiyor. taraflardan biri diğerine hakim durumda değil. bir çekingenlik hakim. acaba çamur sahada bir hata yapacak mıyım? haleti ruhiyesiiçerisinde futbolcular. çekingen, ürkek davranıyorlar. beş dakika böyle geçiyor. küçükahmedin bir atağı... top çamura saplanmasa, blk de büyük bir tehlike doğacak.
dakika 12 lefter aradan fırlıyor, beşiktaş kalesine dalıyor. top ayağında çamur sahada kurt futbolcu meşin topa hükmetmesini biliyo ve pasını niyaziye yuvarlıyor. niyazi topla kaçıyor, sokuluyor, kaleye dört, beş metre mesafede ve sert bir şüt. fakat necmi böyle olur olmaz şütleri kaleye bırakacağa benzemiyor.
büyük tehlike
akınlara karşılıklı geçiyor. evet taraflar birbirlerine henüz ağır bir baskı kurmuş değiller. işte bu anda -dakika 14- hasımdan gelen bir topu nazmi kovalıyor. tehlike ciddive büyük, nazmi kaleci ile karşı karşıya. özcan evvela çıkış yapmış, sonra da vazgeçmiş, mütereddit bir hali var. fener taraftarları gözlerini yumuyorlar. nazmi çakıyor. topbirfişek süratiyle direğe vurarak geri dönüyor. beşiktaşiçin bu büyük bir şanssızlık.
tehlikeden ucuz kurtulan fenerbahçe ızla beşiktaş kalesine yükleniyor. necdetin uzattığı ara pası lefterde. lefter bir saniyede kaleci necmi ile karşı karşıya. şüt atıyor, top necmi'nin kucağında. artık fenerbahçe oyuna hakim olmuştur. hücum insiyatifi onlarda, sağdan soldan ve ortadan yapılan bütün akınlar beşiktaş kalesi için birer ciddi tehlike teşkil ediyor. mikro ufacık boyu ile topu münirden söküyor. bu münürü ender geçişlerinden biri. pasını lefter'e uzatıyor. lefteri biçiyorlar. frikik can'ın basket yaparcasına kepçelediği top direğin dibinden aut. beşiktaş müdafası süratli rakibini ancakfavulle durdurmak yolunda. 23 üncü dakikada özcan tesadüfi birçalımla kendisini geçen şerefi düşürüyor fakat hakem oralı değil, hareketn yapıldığı yer de ceza sahası...
verilmeyen penaltı
hakem görümemekte kararlı. adeta inad ediyor. inad etmesi can'ın ara pasına dalan mustafaya altı pas içinde yapılan favlü penaltı ile tecziye edecek. ama yüzde yüz penaltı bu. çünkü geriden müdahale edilen mustafa adeta havada uçuyor. tribünden sert protestolar. işte bu protestolardır ki hakeme oyunun idaresini elinden kaçırtacaktır.
devre sonuna kadar fenerbahçe akınları - şuurlu, fakat netice alıcı değil - devam ediyor. bu arada niyazi yerini hüseyine terkediyor.
ikinci devre
fenerbahçe azimli. maça adete asılıyor. beşiktaşta ise dağınık bir hal var. beraberliği arzular gibi çalışıyor ve kuvvetini müdafaaya yğıyor. çok zaman kale önünde kurulan bu barikat arzulananı temin ediyor. evet 63 üncü dakikada hüseyinin sert şütü bu barikattan geriye dönüyor. ama can'ın 64 ve 65 inci dakikalarda arka arkaya savurduğu voleler top direkleri yalayarak dışarıya çıkıyor. kaçan fırsatlar fenerbahçeyi daha fazla gayrete getiriyor. 68 inci dakikada basri nazmi'den evvel topa müdahale ederek muhakkak bir tehlikeyi bertaraf ediyor.
sayılan ve sayılmayan gol
fenerbahçe artık maça tamamen hakim olmuştur. haf hattından sonra beklerin de beşiktaş yarı sahasında kendi forvetinni desteklediği, hatta şüt menziline girdiği görülüyor. ağır tazyik altında kalan beşiktaş defansının bunaldığı bir sırada -dk. 80- hüseyin şütünü yakın mesafeden kaleci necmi yumrukla çeliyor, mustafa orada mantar gibi bitiveriyor ve kaleciden dönen topu yakın mesafeden plase bir vuruşla ağlara gönderiyor. fenerbahçeli futbolcular birbirlerine sarılırken, tribünlerden fenerbahçe çok yaşa sesleri yükseliyor. fakat, hakem kale önünde bir noktaya işaret ediyor. herkes birbirine soruyor "ne oldu?" oyuncuların sevinci itirazlara dönüyor, ofsayd mı, favl mü? iyi gününde olmayan faik gökay'ın, neye hükmettiği ve golü neden iptal ettiği oyuncuda, seyircide bir istifham halinde takılıyor.
fakat yukarıda da işaret ettiğimiz gibi fenerbahçe maça asılıyor ve hakemin golü iptal edişinden tam 4 dakika sonra da beklediğini alıyor. şimdi maçın 84 üncü dakikası. mustafa sağdan şut çizgisi üzerine kayarak topu ortalıyor. lefter pozisyona hakim. avni gerilerden kopup beşikraş ceza sahasının sağ köşesine kadar gelmiş. lefter onu görüyor. avni bekletmeden şütünü atıyor. top kaptan recepe çarparak falso alıyor ve necminin de elinden sekerek beşiktaş filelerine takılıyor. işte bu esnada yan hakemin oyun müddetince indirmediği bayrağı yine havada tuttuğu görülüyor. golü yiyen beşiktaşlılar dahi hayretle yan hakemine bakıyorlar. tribünlerde sevinç büyük.
fenerbahöe kendi grubundaki en ağır, en zorlu maçını kazanmış olarak sahadan çıkmaya hazırlanıyor.
iki takım oyuncularının sportmence, arkadaşca kucaklaşmaları balçık üzerindeki bu mücadelenin en çok takdir edilen tarafını teşkil ediyor...