sahaya müdafaa taktiği ile çıkmıştı vefa... bir beraberlik kırmızı gruptaki liderlik mevkiini korumaya kafi gelecekti.
bunu düşünen ve hesaplayan yeşil-beyazlı takımın kurmay heyeti işe metinden başlamıştı. şöyle: nejatı geriye çekerek ikinci bir santrhaf olarak metinin başına dikmek... mücadelecei ve her gedik veren yere koşarak bu noktaları kapıyacak sağlam yapılı muhteremi ise volan santrhaf olarak oynatmak. bu esasen vefa'nın lig maçında da defalarca baş vurduğu bir taktikti. evvelce özerle yapılan bu iş şimdi nejata verilmişti. dün nejat ve özerin sadece rol değiştirdikleri söylenebilirdi. peşinen açıklayalım ki, vefa düşündüğünü sahada tatbik etmek bakımından muvaffak olmuş bir takımdı. metin nejatın taciz edici markajı karşısında çok zaman kifayetsiz kalmıştı. pek ender olarak nejattan kurtulduğu anlarda bu defa da muhterem bir çığ süratiyle karşısında buluyordu. israrlı takip metini sinirlendirmişti de... hatta bir ara ters kararlar veren hakeme itirazda bulunduğu dahi görüldü... metin durunda calatasaray forveti de durdu. suatın ileri geri çalışması, isfendiyarın bir kaç atağı sarı -kırmızılı forvet için kaydedebilecek yegane müsbet hareketler oldu. sol kanatta ise nuri, mete çifti arif, topa ve adama çok sert giren ahmet karşısında tek kelime ile başarısızdılar.
gerçi vefa aradaki iki puanı kapatmamak için yukarıda da işaret ettiğimiz gibi müdafaayı sigorta etmek yoluna gitmişti. ama bu taktik muvaffak olmasına rağmen yeşil-beyazlıların yine de hata ettiğini kaydetmek isteriz. eğer şiddetli rüzgarı ilk devrede arkasına alan vefalılar bir oyuncudan mahrum olarak dört forvetle oynamamış olsalardı beli de sahadan galip arılacaklardı. zira hilminin saimi sanki karşısında yokmuşcasına geçerek taşıdığı topları ortada kullanacak adama ihtiyaç vardı. ismet geri kaydığı zamanlarda ileride yalnız özer ve sami sonra da corç - galatasaray defansıyla mücadele etmek zorunda kalıyorlardı. bu bakımdan hücum hattının yıldız baremi müdafaanın yıldız baremine nisbetle düşük oldu. aleyhe kaydedilecek diğer bir husus da hakemin müsamahakar hareketleri karşısında vefanın sertliğe kaçışıydı. gerçi bu da bir taktik icabıydı, gerçi bu da galatasayın hızını dindirmek için tutulan bir yoldu ama... biraz ifrat derecede.
bir final havası
maç bir final havası içerisinde oynandı. vefa neticeyi lehine çeirebilmek için azimli görünüyordu. buna rağmen ilk 20 dakika içerisinde iki mühim gol tehlikesi atlatmışlardı. tehlikelerden biri 7 nci dakikada suatın nuriye uzattığı çok müsait pastan doğmuştu. nuri kaleye altı metre mesafede ve demarke vaziyette olmasına rağmen bu büyük fırsatı değerlendirememişti. vakıa topu boş köşeye atışı için "hatalı" denemezdi. ama "isabetsiz" denebilirdi.
ikinci fırsat 18 inci dakikada ahmetin 25 metreden patlattığı bomba gibi şütün direkten dönüşüydü. bunun için galatasarayın biraz şanssız olduğu da söylenebilirdi. fakat direkten dönen topu iyi takip eden isfendiyarın iki metre mesafeden boş kaleye sokamaması... bu isfendiyar gibi tecrübeli bir oyuncunun yapacağı bir hareket değildi. plase bir şüt neticeyi kanaatimizce tayin etmeye çoktan kafi gelecekti. bu ilk fırsattan sonra vefanın oyunda nisbi bir hakimiyet kurduğu görüldü. 25 inci dakikada hilmi yine saimden sıyrılıyor, ve topu özere yuvarlıyordu. özer topla birlikte ceza sahası içerisine hışım gibi dalmıştı. ergun evvela elle tutmaya teşebbüs etti, tutamadı, çelmeledi, düşüremedi. tehlike büyüktü. özer kendi atabileceği bir fırsatı arkadaşı samiye ikram etmişti. evet saminin çok sert şütü... top bu defa da galatasaray kalesi direğinden döndü. bu da vefa için bir talihsizlikti. ilk devrenin son dakikasında sami yerini corça terketti.
ikinci devre
bu sefer rüzgar galatasarayın yardımcısıydı. fakat vefa azimli, hırslı ve favllü bir müdafaa oyunu kurmuştu. bu tam 45 dakikada devam etti. galatasaray havadan, uzun paslarla vefa kalesi önündeki barikatı aşmaya çalışıyordu. fakat boşuna bir zorlayıştı bu. neticeyi değiştirici olmaya bu gayret kafi gelmedi ve maç 0-0 berabere sona erdi.
hakem orhan gönülün idaresi yıldız tablosunda da belirtildiği gibi tatmin edici olmaktan uzaktı. favillere, kasti hareketlere müsamaha gösterdi. kararları ise tenakuzlarla doluydu.