torino — brezilya, arjantin karşılaşması 90 dakikayı antrenman havasında oynadı. oyunun temposunu kendi istediği gibi yönlendirdi arjantin. brezilya’nın üstünlüğü karşısında zamana karşı oynamaktan başka hiçbir şey düşünmedi. daha doğrusu arjantin’e futbol oynama olanağı vermeyen brezilya'ydı dersek daha yerinde bir deyim kullarımış oluruz. brezilya, yaptığı presle rakibine ne düşünme ne de uygulama zamanı tanıdı. presle kaptığı toplarda ise careca ve müller'in müthiş çabukluğunu kullanarak arjantin kalesine sürekli indi. oyunun 1. dakikasından başlayarak sonlara dek bu ataklarını surdürdü. bunu söylerken, brezilya’nın savunmaya kapanıp karşı atak oynadığı anlatılmasın. tam tersi, bundan önceki maçlardaki "garanti oynama" havasından kurtulup eskiden olduğu gibi atak ve bol varyasyonlu futbolunu uyguladı. savunmada en fazla 3 adam bulundurdu.
maçın ilk dakikasından başlayıp 80 dakikasına kadar rakibim sahada yok eden brezilya, bir şeyi açıkça bilmiyordu, o da gol atmaktı. üç topu direğe vurdurup 7-8 kez de gol ile burun buruna gelen brezilyalı futbolcuların gol sorununa çözüm bulamaması çok ilginç. tabii ki bu sorunu lazaroni'nin dünya kupaso finalleri öncesinde çözememesi de. bu denli teknik futbolcuların gol vurusundan yoksun olması nasıl açıklanabilir?
arjantin ise emekleyerek geldiği çeyrek final elemelerinden gene emekleyerek yukarı çıktı. oyunun tüm bölümlerinde dinlenip diri kalan maradona, öldürücü darbesini bir kez daha kullandı arjantin lehine. ama bu arjantin, daha üst turlara çıkıp şampiyon olursa (ki bu çok zor) futbol adına sadece üzülürüz.
evet brezilya, 20 yıllık geleneğini sürdürdü ve bir kez daha yitirdi. ağustos böceği gibi çaldı, oynadı, ama bir türlü karınca olamadı. pele, “iyi bir 10 numarası olmayan brezilya zor kazanır" derken haklıydı. çünkü brezilya’nın sonunu rakip takımın 10 numarası getirdi.