1994 dünya kupası sonrası dibe vuran yunan futbolunun talihini rahhagel değiştirdi. göreve 5-1'lik finlandiya hezimetiyle başlayan alman hoca 24 ayda süper takım yarattı 1994 dünya kupası sonrası dibe vuran yunan futbolunun talihini rehhagel değiştirdi. göreve 5-1'lik finlandiya hezimetiyle başlayan alman hoca 24 ayda süper takım yarattı.
2002 dünya kupası elemelerinde istediği sonuçları alamamıştı yunanistan. ingiltere ve almanya'nın yaşadığı çekişmeyi seyretmekle kalmıştı komşunun çocukları. işte bu dönemde yunanistan futbol federasyonu, tarihi bir karara imza attı. kariyerinde milli takım deneyimi olmayan ancak bundesliga'da werder bremen ve kaiserslautern gibi "sıradan" takımları şampiyon yaparak ünlenen otto rehhagel, yunanistan milli takımı'nın başına geçti. komşuda da "yerli hoca" diyenler vardı. ama yunanistan, 1994 dünya kupası'na katılmayı başaran takım, neredeyse dibe vurmuştu. belki de onların aklına türkiye'nin futbol çehresini değiştiren iki alman, jupp derwall ve sepp piontek gelmişti. kimbilir? rehhagel'in ilk maçı gruptaki bir diğer iddiasız ekipti. finlandiya, yeni yunanistan'ı 5-1 yendiğinde, yerliseverler hemen harekete geçti. "3 forvet oynatılır mı" diye başlayan ve değişik uçlara giden eleştirilere rağmen alman teknik adamın kellesi alınmadı.
ingilizler'i yeniyorlardı otto rehhagel, "bu takımın sorunu çok açık" diyordu finlandiya maçı sonrasında, "çalışmıyorlar, mücadele etmiyorlar." belki de yunanistan milli takımı'nın yıllardır sadece 2 büyük şampiyonaya (euro 1980 ve 1994 dünya kupası) katılıp etki gösterememesinin nedeni buydu. rehhagel'in başarması gereken bir başka şey de kulüp takımlarının gördüğü futbol terörü sosuyla yoğrulmuş ilgiyi milli takım'a çekebilmek. belki de bunun ilk tohumları, "rüyalar tiyatrosu" old trafford'da atıldı. ingiltere, beckham'ın mucizevi frikik golüyle beraberliği kurtarmış ve yunan kamuoyu, bu hırslı alman'ın kendilerini anladığını itiraf etmek zorunda kalmışlardı. savunma oyuncusu mihalis kapsis'in, "sırrımız çalışmak, çalışmak, çalışmak. sahadaki 11 futbolcunun tek bir hedefi var. saha içinde birbirlerine yardım etmek" sözleri rehhagel'in getirdiği anlayışı çok net gösteriyor. euro 2004 elemelerine 2 yenilgiyle başlayan yunanistan'ın kalan maçlarının tümünü kazanması ve hatta ispanya'yı deplasmanda 1-0 yenerek liderliğe oturması, finallerdeki başarının sinyalini vermişti. ispanya'dan alınan 3 puan belki de yunan halkına şu mesajı veriyordu: "biz herkesi yenebiliriz. yeter ki gelin bizi destekleyin." 1993 yılında fıfa sıralaması kavramı ortaya çıktığında yunanistan bizim önümüzdeydi. nitekim 1994 dünya kupası finallerine katılmışlardı. işte oradan gol atamadan dönmeleri bir dönüm noktası oldu. komşulardan doğuda olanı fatih terim'le start alan bir yükselişe geçmişti. bu çıkışın zirve noktası 2002 dünya kupası oldu. türkiye, dünya üçüncüsü olduğunda sıralamada 11 numaraya kadar yükselmiş ve 49. sıradaki yunanistan'a yukarıdan bakıyor duruma gelmişti. euro 2004 öncesinde türkiye, letonya faciasına rağmen dünyada 5 numaraya çıkmıştı. yunanistan'ın yeri ise 32. likti. yani finallere gidebilsek yunanistan'ın yaptığını yapma şansımız çok fazlaydı ama kendimize inancımız o kadar fazla değildi. 2006 dünya kupası öncesinde milli takımına teknik direktör bulamayan franz beckenbauer, 8 yıl önce bayern münih'ten neredeyse sopayla kovaladığı rehhagel'i gördükçe içini çekiyor mudur? bu bilinmez ama bizler orada olamamanın hüznüyle içimizi çekiyoruz.