öncelikle geçen hafta ankaragücü maçında giydiğim ve uğur yaptığım 2008-09 sezonunun 11 numaralı mustafa pektemek formasını yine giydim...
maçın hemen başında skorun 2-0 olmasına bir yandan üzüldüm ama son 3-4 sezon olduğu gibi içimde "bu maç bitti. döndürmemiz imkansız" hissi yerine "beraberlik hatta galibiyet neden olmasın" hissi vardı içimde...
ilk golün ardından baskı kurup sağlı sollu atak yaparken bir anda kontradan skor 2-0 oldu. ardından yeniden baskı kurduk ki işte o anların birinde pektemek nefis bir pasla topu harbuziye aktardı. harbuzi kaleci ile karşı karşıya kalıp golü attığında sezon başından bu yana "harbuzi kaleci ile karşı karşıya kalırsa kesin atar" tezimde kanıtlanmış oldu...
ikinci yarı hurşit'in girişine sevindim ama harbuzi'nin çıkışına da üzüldüm...
baskımızı git gide arttırdık. hatta bir ara 5-10 dakikalık baskı inanılmazdı. dönen her topu tekrar atağa çeviriyorduk. ben bu anı en son 2003-04 sezonunda fenerbahçe'ye 1-0 yenildiğimiz karlı saha maçında izlemiştim....
bilal'ın nefis golü... işte o an zaman durdu. hep bir ağızdan 3-3-3-3 diye bağırmak nefisti. golden sonra takım ataklarını sürdürdü ve 2 tane net pozisyon kaçırdı ve maç 2-2 bitti...
bu maçta çok uzun zamandır görmediğimiz şeyler yaşadık. 2-0 yenik duruma düşüp ardından maça ortak olmak hatta galibiyeti kaçırmak, seyircinin güzel futbola verdiği destek, takımın topu ayağında tutup sürekli yerden oynamaya çalışması, rakibie uzun süreli baskı kurmak, oyuncu değişikliklerinin bu kadar etkili olması (ki ankaragücü maçında da aynısını yaşadık)...
thomas doll takıma ruh getirdi. özellikle maç önceleri ve sonraları yaptığı isabetli ve dobra sözlerle gönlümüzü kazandı ve kazanmaya devam ediyor....