14 teşrinisani (kasım) 1932 tarihli cumhuriyetten;
leviski takımı feneri de yenerek gidiyor!
dün fenerbahçe de çok zayıf bir takımla çıktı, fena oynadı ve yenildi
şehrimizde bulunan bulgar leviski takımile dün de fenerbahçe müsabaka yaptı. bulgar’lar, bu müsabakada iki gol fenerbahçe kalesine, bir gol de kendi kalelerine atarak 2-1 galip geldiler.
bulgar takımının karşısında en güzide iki kulübümüzün arka arkaya aldığı bu acı neticeler, muhakkak ki halkımızı çok müteessir etmiştir. futbolü bizim kadar değil, bizim yarımız kadar bilmiyen, fakat bedenî kabiliyetleri, nefesleri ve sür’atleri bizden çok yüksek olan bulgar'lar, işte bu meziyetleri sayesinde bizi yenmeğe muvaffak oldular. galatasaray’ın ve fenerbahçe’nin muhtelif sebepler dolayısile pek zayıf olan bugünkü takımlarının karşısında bulgar takımı futbol tekniğine biraz vakıf olsa idi, çok büyük farklarla galip gelirdi.
memleket futbolünün esasını teşkil eden galatasaray ve fenerbahçe kulüplerinin bugünkü vaziyetleri yürekler acısıdır. bir zamanlar merkezî avrupa'nın o cidden yüksek futbolile boy ölçüşen, balkan'ların en kuvetli takımlarını mağlûp eden futbol tarihine geçecek kadar şerefli muvaffakiyetler gösteren bu iki kulübün mazisi, bugün efsane halini almıştır. o muvaffakiyetleri gözlerimizle görmemiş olsaydık, o şerefli günlere o parlak galibiyetlere biz bile inanamıyacaktık.
memlekette futbolcu yetişmiyor ve her takımdan çekilen oyuncunun yerine bir başkası bulunamıyar. bir zeki, bir nihat, mensup oldukları takımda oynamadılar mı, o takım için mağlûbiyet, mukadder bir âkibet oluyor. işte dün bulgar'ların karşısına çıkan fenerbahçe takımı, tıpkı cuma günkü galatasaray takımı gibi çok zayıftı. fenerbahçe, bütün mevcudiyetile ortaya çıktığı halde daha iyi bir takım yapamamıştı. fenerbahçe takımı evvelâ şu şekilde çıktı;
hüsamettin halil yaşar fikret muzaffer cevat hadi şaban natık reşat niyazi
halil ankara’dan gelen bir oyuncudur.
bu takım ikinci devrede büyük tebeddüllere uğradı. sol açk hadi, müdafaaya geçti, yerine lûtfi girdi. reşat, merkez muhacim oynadı, fikret, muavin hattından muhacim hattına sol içe geçti. fakat bütün bunlar hiç bir faide vermedi.
fenerbahçe, oyunun ilk devresinde, hava kuru iken rüzgârı da arkasına alarak iyi oynadı. hatta bir aralık oyununu adeta tek kale şekline bile soktu. fakat muhacimlerin, en güzel fırsatlardaki beceriksizlikleri, epiy sayı fırsatını kaçırttı. buna mukabil bulgar’lar sol açıkları marifetile bir gol yapmağa muvaffak oldular. fenerbahçe en az otuz otuz beş dakika çalıştığı halde bir şey yapamadı, bulgar'lar bir akınla gol yaptılar.
ikinci devre ile beraber sürekli, bir yağmur da başladı. saha bir an içinde çamur deryası oldu. şimdi hep bulgar’ların hücumunu görüyoruz. bulgar'lar 10 uncu dakikada ikinci gollerini de yaptılar. fakat 2-0 galip vaziyete geçmelerine rağmen daha sert oynamağa başladılar. bulgar'lar mütemadiyen birbirlerile konuşuyorlar, bağııyorlar ve her vesilede hakeme itiraz ediyorlar. hakem, nihayet bunlardan birisini, kastî sert bir hareketinden dolayı sahadan çıkardı. bulgar’lar on kişi kalmalarına rağmen çok faik oynıyorlar. fakat gol yapamıyorlardı. hakem 30 uncu dakikada fenerbahçe müdafilerinden yaşar'ı da ayni sebeple oyundan çıkardı. tarafeyn onar kişi kaldılar, fenerbahçe'nin bir akını esnasında bulgar'lara bir firikik cezası daha verildi. fikret güzel bir vuruşla topu bulga kalesine attı. bulgar kalecisi topun takip ettiği seyri nazarı dikkate alarak bunu tutmak için hazırlanıyordu. faka bulgar müdafilerinden biri falsolu bir vuruşla topu bulgar kalesinin diğer köşesinden içeri attı ve fenerbahçe takımı da bu suretle hasmın ayağından bir gol kazandı.
esasen oyun çok zevksiz oluyordu. bundan sonrası daha zevksiz bir hale geldi ve böylece bitti.
leviski de, ikinci defa, istanbul'dan mağlûp olmadan, hatta beraber kalmadan çıkıp gitti.
bu hal gösteriyor ki türk futbolu tam bir inhitat halindedir.