etlik aşağı eğlencede izbe bir kahvede izledim maçı, yanımda iki arkadaşımla beraber. uzun ama dar bir yerdi kahve, içeride biz hariç hemen hemen hiç kimse maç ile ilgilenmiyordu. muhtemelen kumar dönen bir yerdi, kapıda erkete dedikleri bir adam hiç oradan ayrılmadı.
erken gelen golle beraber bir çok kişi gözlerine inanmadı ve oyunu bırakıp maça bakmaya başladılar. işin ilginç yanı atılan golden ziyade beşiktaşın oynadığı oyundu. liverpool maçın hemen hiçbir kısmında oyuna üstünlüğü koyamadı.
ikinci yarının ortalarına doğru bobo'nun boş kaleye kaçırdığı ayak dışı vuruşu ise futbolun saçma gözüken ama doğrulu yadsınamaz gerçekliklerinden biri olan "atamayana atarlar" 'ın gerçekleşeceği korkusunu kalbimize düşürmüştü.
ibrahim üzülmez'in pasını süper bir ayak dışı çalımla sami hyypia geçip, kaleci reina'nın bacak arasından attığı golle süsleyen bobo bir anda bizi delirtmişti. tribünlerin sesi televizyondan bile yankılanıyordu.
sonra ali tandoğan'ın, crouch'u görünce korkup altıpasa indirdiği topa gerrard süper bir kafa golü attı ve durum 2-1 oldu.
dar ve uzunlamasına bir mimariye sahip kahve o dakikadan sonra bizim için hapishane avlusuna dönmüştü. son dakikaları, aşağı yukarı yürüyerek, volta atarak ve dua ederek geçirdik.