babamla her sene olduğu gibi bjk her ankara ya geldiğinde en azından 1 maçına gitmeye çalışırdık.bende o dönem taze beşiktaşlıyım babamla maçları izlemekten zevk alıyorum.o yaşta baba oğul ilişkisi insanın gençliğine,erkekliğine ve hayatına etki ediyor.maç önü köftesini yemek,stadda hiç tanımadığın kişilerle konuşmak,çekirdek çitlemek gibi çok ilginç deneyimleri senede 1 kere olsun yaşamak çok hoşuma gidiyordu.babam hiçbir aman durumu çok iyi bir adam olmadı ama lindeki de hep bizimle paylaştı,imkanı varrsa yapmaktan çekinmedi.stada gittik takımlar ısınıyor.babam bjk yi yıllardır takip ettiği için sivilcesine kadar biliyor.4-1 biten 2004 yılındaki 5 kırmızı kartlı samsunspor maçından sonra bu takım bu maçtan sonra yıllarca düzelmez diye bir kehanette bulunduğunda bunu daha net anlamıştım.kaleci mrmiç ısınırken "bugün mrmiç de iş yok" dedi."niye baba" dedim "iyi görünüyor"."yok" dedi "benim hoşuma gitmedi".sahada tanınmayacak kadar kötü bir bjk vardı.bir de goller gelince şok üstüne şok yaşamaya başladık.büyük bir sevinç ve heyecanla elimizde bjk bayraklarıyla gittiğimiz maç bizim için her geçen dakika kabus senaryosuna dönüşüyordu.aşağılamak gibi olmasın da şekerspor da kale alınacak bir takım değildi.zaten o sene sonu düştü bir daha da 1nci ligi göremedi.en çok böyle bir takıma karşı fark atarız diye gittiğimiz bir maçta bu kadar etkisiz ve ezik oynamak içime oturmuştu.2-0 olunca tribündeki ambiyans da değişti.umutsuzluğun getirdiği homurtular vardı kiminde, kimi benim gibi susmuş kalmıştı, kimi de öfkeyle küfür ediyordu.bende açıkçası ne tepki vereceğimi bilmiyordum.genç salih vardı orta sahada geleceğin yıldızı diyorlardı.tribünden biri bağırarak "tekerlek salih "demişti aradan 20 sene geçmiş hala unutmam.salih bile duymuştur bunu.çünkü ölüm sessizliği vardı statta malum şekerspor un seyiricisi varla yok arasıydı.bende "tekerlek salih" diye bağırınca henüz o dönem 8 yaşında olan bana bu lafı yakıştıramayan babam "ayıp,öyle söylenmez" diye uyardı.onda durumu kabullenmiş ama isyan etmenin de gereksiz olduğunu belirten bir ifade vardı.mutsuzdu ama belki de bana çok göstermek istemiyordu.stattan çıktık ve içimde tarif edilemez bir üzüntü vardı.sanki bjk elinde olduğu halde gol atmamış gibi hissediyordum.maçtan sonra çok mutsuzdum kime kızacağımı ne yapacağımı bilmiyordum.sadece isyan ediyordum "böyle şey olmaz" diye.hayatımda ilk ve son defa bir maç için ağladım.çocuk aklım bunu anlayamıyordu."bjk nasıl şekerspor a yenilir ?o çok güçlü böyle bir şey imkansız ,nasıl olur ?"diyip kabul edemiyordum.daha önce babamla beraber gittiğimiz ankaragücü ve gençlerbirliği maçlarını hep kazanmıştık.gözümde nasıl kahramanlaştırdıysam hakikati kabul etmesi de o denli zor oluyordu.babam bütün olgunluğuyla "ağlama oğlum, adamlar hak etti,kötü oynadık kaybettik,adamları tebrik etmek gerekir" dedi.işte bir babanın çocuğun futbola ve hayata karşı bakış açısını nasıl değiştirdiğini gösteren bir andı bu.hiç böyle bir tepki beklemiyordum ondan.onun da benim kadar dövünmesini,isyan etmesini bana destek çıkmasını bekliyordum içten içe.bende bir an durdum göz yaşlarımı sildim içim kan ağlayarak "haklısın baba" dedim .eğer o gün babam yangına körükle gitseydi ben bu yaptığımı normal bir davranış sayacak belki de daha mutsuz olacaktım ve ileride fanatik bir adam olacaktım.futbolun bir savaş değil bir spor olduğunu ilk anladığım zamandı.o da en az benim kadar üzülmüştü hem yenildiği hem de bu yenilgi beni ağlattığı için.hiç bir şekilde bozmadı ama duruşunu.o gece, benim futbola ve hayata bakış açımda çok şeyler değiştirdi.toschak dan nefret edip bjk yi bırakmam da bu senelere denk gelir.valerenga faciasını da yaşayınca bir daha bu kadar üzülmemek için bjk yi tutmak istemedim.babamın bana aldığı adias marka kaliteli bir bjk montu vardı."bir daha bunu giymek istemiyorum,utanıyorum" demiştim.annem babam "olmaz oğlum öyle bir çırpıda takım bırakılmaz" dese de kararımı vermiştim.aidiyet duygum daha yerleşmemişti.alay konusu olmak istemiyordum,bende güçlü olmak istiyordum.çocuklar zayıf olmayı sevmez,alay edilmek istemez,çünkü bilir ki zayıf olanlar,kötü olanlar ile diğer çocuklar acımasızca alay eder ve çocukken yaşanan travmalar hayatta görebileceğiniz en sıkıntılı durumlardır.nasıl başa çıkacağınızı bilemezsiniz.ya bağırıp saldırırsınız etrafınıza ya da bir köşeye çöküp pısar,için için ağlarsınız.babamın üzüldüğünü biliyordum,ama kendimi daha kötü hissetmemek için montu giymek istemedim.babamın monta ödediği paraya da üzülüyordum.memur çocuğuydum ve o montu kenara atacak kadar lüks yaşayan bir statümüz yoktu.küçüktüm ve bencillik ettim ama montu bir daha giyemezdim.sürekli başarısız olmak o küçük kalbime çok ağır geliyordu.şekerspor bir daha beşiktaş ile oynamadı o tarihten sonra.sanki bana bir ders vermek için o maça çıkmış gibiydiler.o maç bitti ve gözden kayboldular sanki .bir daha ikinci lig de bile adlarını duymadım.etimesgut şekerspor diye adları değişmiş yıllar sonra öğrendim.ama bende o etkiyi yaratmadı çünkü artık adı şekerspor değildi.aklıma ne zaman bu maç gelse içim burkulur.ama hala belki de babama olan büyük sevgim veya onun sağlam beşiktaşlılığı ndan olsa gerek bjk ye sempati duyarım,tüm geçmiş güzel günlerim ve bütün saflığımla masumca göz yaşı döktüğüm o gece ve çocukluğum adına.sahi merak ediyorum da şimdi ne yapmıştık o güzelim montu ,kim giyiyor şimdi ?