fenerbahçe altyapısında yetişip a takıma çıkan nadir oyunculardansınız. hangi tarihler arasında fenerbahçe'de forma giydiniz?
- 1957'de fenerbahçe semtinde doğdum. 1970'de fenerbahçe'nin altyapısında futbola başladım. beş sene sonra a takıma yükeldim. 12 sene fenerbahçe'de futbol oynadım, kaptanlığa yükseldim. 1987'de sarıyer'e transfer oldum. üç sene sarıyer'de forma giydikten sonra fenerbahçe ile sarıyer arasında oynanan maçta jübilemi yaparak aktif futbol hayatımı noktaladım.
futbolculuğunuz döneminde derağzı'nda şartların çok köt olduğu söyleniyor. doğru mu?
- soyunma odasının ortasında bir odun sobası vardı; idman sonrası kirlenen formalarımızı elde yıkar, o sobada kuruturduk. takunylar tam bir faciaydı. banyodan sonra o takunyalarla yürürken sabuna basıp kolumuzu, bacağımızı kırdığımız zamanlar oldu. günümüz futbolcuları çok şanslı. lüks terlikler, banyolar, jakuziler... bu dönemde futbolcu olmayı çok isterdim.
her futbolcunun saha içinde ya da saha dışında komik anıları vardır. siz de bunlardan birini bizimle paylaşır mısınız?
- futbolcu arkadaşlarımızla toplanır, eğlenmeye giderdik. ben çok fazla abartmazdım. o işlerin üstadı bizim çingene arif'ti. gece haytına çok düşkündü. sabahlara kadar eğlenir, gezer, tozar ama ertesi gün maça çıkar takır takır topunu oynardı. efsane kadroyla şampiyon olduğumuz yıl, her maçta muhteşem bir performans gösteriyorduk. o yıl beş kupayla sezonu kapattık. aynı yıl galatasaray derbisi öncesi o zamanki başkanımız ali şen bana "kaptan yarın önemli bir derbi maçımız var. bu adamı sana emanet ediyorum. aman dışarı bırakma. gerekirse kapıları kilitle, çıkmasın. sen de başında nöbet tut" dedi. ozaman bekarız... arif'in evine gittim. saat12'ye yaklaşıyor. arif "hadi abi çıkalım dışarı" dedi. "dur oğlum yarın önemli maçızımız var, ne yapıyorsun? otur oturduğun yerde" dedim. o an ki halini görmenizi isterdim. kedi gibi camın kenrına tünedi ve çaresiz bir şekilde dışarıyı izlemeye başladı. ama sonunda dayanamadı ve "abi yapma ya, bari tarabya'da iki rakı balık yapalım gelelim" dedi. tabii ben başkana söz verdiğim için bırakmadım.
çingene arif için "alemin efsanesi" demek yanlış olmaz herhalde.
- arif makaranın üstadıydı. her türlü fırlamalık, piçlik ondaydı. yöneticileri haraca keserdi. o kadar çok gezerdi ki geceleri, arif'e para yetiştirmek ayrı bir dertti. bizim bir yönetici vardı. ahmet erol diye. arif bu ahmet abi'yi her gün soyardı. resmen haraç alırdı adamdan. ahmet abi yine bir gün geldi. arif'i görür görmez "valla billa para yok bende. az önce bir arkadaşı gördüm. üzerimdeki bütün parayı ona borç verdim" dedi. arif tutturdu "üstünü arayacağım" diye. başladı koca adamın üzerini aramaya. hani dedektörle havalimanında arama yaparlar ya, arif de yöneticiyi öyle baştan aşağı aramaya başladı. adamın çorabının içinde bir tomar para buldu. kaptı parayı, gitti aleme. ahmet abi deküfrü bastı, "ulan çoraba sakladığım parayı nasıl buldun?" diye. arif bugün futbolcu olsa magazin basınının bir numaralı malzemesi olurdu.
siz de gezmez miydiniz onunla?
- gezerdik tabii ama arif kadar değil. o gezmenn suyunu çıkarırdı. hiç eve gelmez, aynı kıyafetle bir hafta takılırdı. her sabah antrenmanda arif'i çekerdik kenara, alemd neler olduğunu sorardık. o da anlatırdı. "şu karıyı şurada x herifle gördüm. o kulüpte şu vardı" diye. arif'ten aldığımız bilgilerle de akşam dışarı çıkardık.
bir nevi rehberlik hizmeti veriyordu. öyle mi?
- tabi tabi... çok gezdiği için her mekanı, her takılanı bilirdi. aleme yeni başlayan genç arkadaşlar için faydalı bilgiler verirdi.
kumar olayı çok yaygındı sizin döneminizde. kimler vardı iyi kumarcılardan?
- mesela bizim engin, alpaslan, ali kemal ve cemal bu konuda sağlam arkadaşlardı. kamplarda hiç boş geçilmez, kumar olayına girilirdi. ote odasında toplanıp, dört kişi başlardık oynamaya. ne yapalım o zamanlar bilgisayar, laptop, playstation felan yok. eğlence kumar. tabii futbolcuyuz, herkeste para da çok...
kampta kumar oynarken basılıyor muydunuz?
- basılma ihtimaline karşı önlemler vardı. metin türel milli takım teknik direktörü... kamp yaptığımız otel odasında engin, alpaslan, cemil ve ali kemal kumar yapıyorlar. odanın ortasında büyük bir sehpa. etrafında dört sandelye, sehpanın üzerinde de büyük banyo havlusu... ben de yancıyım. metin hoca tüyoyu almış, kumar döndüğünün farkında, odalara baskın yapıyor. girdi bizim odaya... bizimkiler hemen havluyu kapattılar. ayaklarını uzattılar sehpaya. hepsi "uf ya biraz daha dinlenelim, yatalım" felan diye söyleniyor. metin hoca inanıp odadan çıkınca tezgah yeniden toplandı. oyuna devam edildi.
eskilerin arıza futbolcularından ilk 11 yapsanız, kimleri kadroya alırdınız?
- kalede fatih uraz, savunmada paşa hüseyin. abdülkerim. deli nezihi, orta sahada galatasaraylı güngör, çingene arif, beşiktaşlı ahmet şahin, forvette bahtiyar ve bursasporlu deli vahit. 11 olmadı ama aklıma gelenler bunlar.
kaleye nçin kova yaşar'ı değil de fatih uras'ı koydunuz?
- herkes arıza olarak bizim yaşar'ı düşünüyor ama bana göre en arıza kaleci fatih uras'tı.
neler yapardı?
- fatih kaledeyken her türlü gereksiz hareketi yapardı. üzerine şut gelirken, bir anda akrobatik şekilde atlar, zıplar garip garip uçmaya çalışırdı. o fuzuli hareketleri yüzünden de sürekli gol yerdi. bana göre fatih. yaşar'dan bombaydı.
abdülkerim ve çingene arif'i biliyoruz. paşa hüseyin nasıl biriydi?
- deliydi... top oynadığı dönemlerde her türlü manyaklığı yapardı. en meşhur olayı balıkesir'e yerleştikten sonra ana yoldan evinin sokağına kadar her yere "paşa hüseyin'in evine gider" diye tabela asmasıydı.
güngör'e neden "deli" deniyordu?
- büyük arızaydı. sahada durduk yere garip hareketler yapardı. zaten sonra dolandırıcılığa başlamış, yemediği halt kalmamış, hapse felan girmişti.
bir de beşiktaş'lı ahmet şahin dediniz. o nasılbiriydi?
- ona "kör ahmet" derdik. okuma yazması pek yoktu. gazeteyi tersten okurdu. eline gazete görünce "vay hamet okumayı söktün he?" diye makara yapardık.
forvette deli vahit'in deliliği nereden geliyor?
- maçlara hazırlanmasıyla ünlüydü. her maç öncesi hazırlığın suyunu çıkartırdı. herkes iki gün önceden kampa girerken vahit bir hafta öncesinden kampa alırdı kendini. evden dışarı çıkmazdı. hatta odasından bile çıkmazdı. karısı odasının kapısının önüne getirirdi yemeğini. vahit kapıyı aralayıp, yemeğini alırdı. neymiş karısını görürse tahrik olurmuş, sonra cinsel ilişkiye girermiş, konsantrasyonu bozulurmuş. bir de bacaklarındaki kılları permatikle traş ederdi.