ünlü yönetmen emir kusturica'nın 2008 yılında yaptığı "maradona by kusturica" belgeselinden;
kustirica: bu adam yüzünden iki defa ağladım: kaybettiğimizde ve ingiltere'yi bozguna uğrattığında.
maradona: ingiltere maçı hakkında konuştuğumuzda... böyle konuşurduk. carlos bilardo çok zeki bir adamdı. kendi ülkeleri tarafından ölüme gönderilmiş olan ölülerimizi temsil ediyorduk. ingilizler bir düğmeye basıp herkesi öldürmüyordu ya! sahaya çıkıp futbol oynamamız gerekiyordu. futbolu düşünüyorduk ama biliyorduk ki ingiltere'yi yenmemiz için bize çok güveniyorlardı. bir savaş gibiydi, bir futbol savaşı kazanmak gibi. bizi motive eden bu oldu.
ingiltere'ye elle attığım golden sonra, herkes dedi ki; "ingilizlere karşı yaptığın harikaydı!", bazıları da çamur atıyordu tabii.
gole öylesine sevinmiştim ki, bir ingiliz’in dolu cüzdanını çalmış, yaptığım eşek şakası tutmuş gibi hissediyordum.
kustirica: bu sevimli tonton, dünyanın en iyi futbolcusundan çok, meksika devrimini anlatan bir filmden çıkmış bir karaktere benziyordu.
sanki bir sergio leone ya da sam peckinpah filminden fırlamış gibiydi. sanki kötü şöhrete sahip bir kaç kadına hoşça kal deyip, üstüne sinmiş devrimci barutu kokusuyla bir odaya dalmış gibiydi.
bir şeyden emindim. eğer futbolcu olmasaydı, bir devrimci olurdu. maradona, tehlikeye atılmak için teşvike ihtiyaç duymazdı. devrimcilik kanında vardı.
maradona: herkes birleşik devletler'i savunurken, ben küba'yı savundum. insanların hoşuna gitmemesi umurumda değil. "abd'ye dokunmayın!" demek çok daha kolay olurdu.
ama bana göre amerika, ortada petrol olmadığı için, yugoslavları birbirine kırdırdı. öyle olmasa, oraya giderlerdi. afganistan'daki ölümlerin arkasında onlar vardı. bu beni gerçekten rahatsız ediyor. televizyonda onları insanları öldürürken gördük. ve bu işten tek kâr sağlayanlar da cnn ve fox'tu. ama fidel harikadır. onun bir dövmesini taşıyorum. ve che guevara da var.