ay - yıldızlı onbirimizin çekoslovakya'dan altı gol yemesinden hu yana sadece altı hafta geçti ve gene aynı formalar aynı rakibin karşısında.
hem bu defa saha ve seyirci avantajlarına da sahip olan çekoslovakların karşısında. tabii burada hiç değilse bir virgül koymak ve «9 ekim maçında da saha ve seyirci avantajı gene çeklerde değil miydi?» diye düşünmek mümkündür. ali sami yen stadı çimlerinde topa o gün ilk defa vuruyormuşçasına acemi oynayan milli takımımız, golleri yedikçe seyircinin de kendisini tutmadığını gormüş, büsbütün yıkılmıştı. demek ki bugün futbolcularımız 6-0’lık maçtaki ile kıyaslanacak kadar zor şartlarda oynayacaklardır. yâni, şartların yabancılığı belki de sanıldığı kadar aleyhte tesir yapamayacak, hattâ futbolcularımızı kamçılayabilecektir.
aslında bugünkü maç sadece prestij ve moral maçıdır. bu, yalnız bizim için değil, çekler için de böyledir. rakibimizin bizi 6-0 değil 600-0 yenmesi bile kendisine dünya kupası finali yolunu açamayacaktır. grup ikinciliğini kaçırmaları ise, bugün alacakları kısır bir sonuçla dahi mümkündür. hayâl sınırlarını aşarak 6-0 lık hezimete bugün 6-0'şıl galibiyet alarak cevap verdiğimizi düşünsek bile bu da bize dünya kupasında bir başka mevkii sağlayamayacaktır. bizim için tek şans bugün iyi sonuç almak ve 6-0’ın tesadüf olduğu intibaını futbol dünyasına duyurabilmektir. bizce tek kozumuz ve ümidimiz budur. ama brno'dan da ali sami yen'dekine benzer sonuçla dönersek o zaman başkentteki son romanya galibiyetinin tesadüf olduğunu, futbolu futbolümüzün yerinin çeklerden 6 gol geride bulunduğunu kabul etmemiz gerekecektir. herhalde bugünkü maç futbolümüzün prestiji, itibarı ve nihayet bize kendi kendimizi anlatması bakımından mâna taşımaktadır. yoksa dünya kupası elemesi oluşu değil.