13 ilkkânun (aralık) 1937 tarihli kırmızı-beyaz dergisinden;
beykoz galatasarayla da berabere kaldı: 1=1
fener eyübü 9-1, güneş topkapıyı 7-1, beşiktaş süleymaniyeyi 5-0, vefa ist. sporu 3-1 yendi.
dünkü likmaçlarında en şayanı dikkat netice galatasarayın beykozla berebere kalışıdır. dün beykozda geçen haftadan kalma bir alışkanlık vardı sanki.. oyunun son dakikalarına kadar rahat ve telâşsız bir oyun çıkaran takım nihayet beklenen beraberliği elde etti. geçen hafta siyah - beyazı, bu hafta da sarı - kırmızıyı galibiyetten alakoyan boğaziçi takımı bu itibarla muvaffak olmuş sayılmalıdır. beykozu tebrik ederiz. bu puvan çekişmesinde beykozun ikidir aldığı 2 şer puvan kendine faydalı olduğu kadar ilerideki takımların vaziyetleri üzerindede müessir oluyor. meselâ beşiktaş ve galatasaray bu yüzden fener ve güneşe nazaran birer puvan eksik almış oluyorlar.
dünün diğer neticeleri normaldir. gol fazlalıkları bazı fırsatların bol tesadüflerinden doğmuştur.
şimdi müsabakaları; en enteresanından başlıyarak yazalım:
evvelden yapılan görüşlere nazaran günün en mühim maçı istanbulsporla, vefa arasında oynanacak oyundu. toplanan seyircilerin kısmı azamı da bu düşünce ile beraber gelmişlerdi.
fakat, maç tafsilâtına geçmeden hemen yazayım ki; istanbulspor - vefa maçı bütün tahminlerin hilâfına olarak fena denebilecek bir vaziyette oynandı. bunu yegâne sebebi de, bu maçın idaresi kendisine bırakılmış olan hakem caferdi.
evelâ maçı anlatalım: her iki takım sahaya zıktıkları zaman, neticeyi kendi lehlerine çevirebilmek için iyi oynamak azminde idiler. nitekim ilk akınlar çok zevkli oldu. bu arada, vefalılar daha ilk dakikalarda, bir gol fırsatı kaçırdılar. vefanın santrfor mevkiinde oynayan lûtfi dün hakikaten çok güzel bir maç çıkardı.
beşinci dakikada, lûtfi sağdan ortaya ve oradan sola geçen topu yakaladı ve uzaktan bir şütle ilk vefa golünü kaydetmeğe muvaffak oldu. bu gol üzerine istanbulsporlular, derhal mukabil hücuma geçtiler fakat saim bunu durdurmağa muvaffak oldu ve sol açığa havadan bir pas verdi. mustafa bunu yakaladı ve sürerek onuncu dakikada ikinci golü attı..
bu iki gol sarı siyahlıların kuvvei-maneviyeleri üzerinde büyük bir tesir yaptı ve canlı hücumlara başlayarak oyunun temposunu yavaş yavaş kendi lehlerine çevirdiler. işte bu sıralarda hakemin hataları biribirini takip etmeğe başladı.
oyun mütevazin oynanıyor. 35 inci dakikada gene lûtfi, uzaktan salladığı bir kik ile üçüncü golü atınca vaziyet 3-0 oldu. devrenin mütebaki kısmı, istanbulsporun canlı gayretli hücumları ile geçti..
ikinci devrede, istanbulsporlular, üç golün verdiği hız ile hücumlarını sıklaştırdılar ve âdeta tek kale oynamağa başladılar. bu arada fahri bir çarpışma esnasında bileğinden sakallandı ve çıktı.
gene istanbulspor sıkıştırıyor, süleyman kalesini korumak için bir çıkış yapıyor hasanın kafası üzerinden bacak geçiriyor. hakem hiç ihtarda bulunmadan süleymanı dışarıya çıkarmak suretile tecziye ediyor ve favul veriyor bu favül ismaile pas verebilmek suretile atılıyor ve ismail de bunu gole çeviriyor. vaziyet 3-1.
gene istanbulapor sıkıştırıyor. hücumlar semeresiz.. bu arada vefanın bir bocalama seferinde istanbulspor boş kaleye de gol atamadı ve oyun tatsız tussuz bir şekilde bitti.
hakeme gelince; cafer bundan evvel idare ettiği istanbulspor - beykoz maçında da, ayni hatayı yapmış ve ambale olarak istanbulsporu çileden çıkarmıştı. dün de ayni şeyi yaptı ve gayet haklı olarak her iki takım oyuncularını da sinirlendirdi.
hakem kararsızlığı yüzünden oyuncuların söylediklerine kapılıyor ve âdeta maçı kendi değil, en çok söylenen taraf idare ediyordu.
hakemlik yapacak kimse; evvelâ, oyunun nâzımı vaziyetinde olmalıdır. oyunu o idare edecektir, yoksa, oyun onu değil.