belediye başkanlarının futbolda en yoğun olduğu 1997 yılında birinci, ikinci ve üçüncü lig’de 29 belediye takımı vardı. bunlardan yedisinin başkanı aynı zamanda belediye başkanıydı.
16 takımdan 11’inin belediye takımı olduğu üçüncü lig üçüncü grup ile 7 takımın bulunduğu dördüncü grup tam bir belediyeler ligiydi sanki.
farklı siyasi partilere ait belediye takımlarının birbirleriyle mücadeleleri ise bir başka oluyordu.
bu dönemde ikinci lig’de mücadele eden istanbul büyükşehir belediyespor ile ankara büyükşehir belediyespor’un başarıları bu iki kentin belediye başkanlan recep tayyip erdoğan ve melih gökçek’e az oy kazandırmadı.
artık taraftarlar da alışmıştı. belediye başkanına oy vermek için yolların yapılması, suyun sağlıklı akması veya çöplerin düzenli toplanması yeterli değil. belediye başkanının kentin takımına destek çıkması, hatta başkanlık koltuğuna oturup kulübü üst sıralara taşıması gerekiyor. ne yazık ki futbolun ön planda olduğu kentlerde vatandaşlar “gol yoksa oy da yok” diyor.
vanspor başkanı abdülkadir sarı , takımının tartışmalı kararlarla yenilmesi üzerine hakemlerin fenerbahçe’yi tuttuklarını söyleyerek “halkı sokağa dökerim” dedi. aynı zaman da van valisi olan sarı’nın bu sözlerinden bir hafta sonra vanspor - antalyaspor karşılaşması oynandı. ( http://www.macanilari.com....0-3_-199719981305--.html) maçta tartışmalı bir son dakika penaltısından sonra taraftarlar tribün demirlerini kırdı. sahaya giren üç kişi de teknik direktör şenol güneş’i yumrukladı.
olayların medyada geniş yer bulması üzerine içişleri bakanlığı harekete geçti ve bakan murat başeskioğlu “mülki idare amirlerinin spor kulüplerinde yönetici olarak görev almamaları, bu görevi yürütenlerin sezon sonunda görevlerinden ayrılmaları bakanlığımızca uygun görülmüştür” dedi.
bu yasak; vali, vali yardımcısı ve kaymakamlar için geçerliydi.
siyasete en çok müdahale eden belediye başkanları ise bu yasağın kapsamı dışında kaldı. çünkü, o dönemde valinin başkan olduğu kulüp sayısı bir, belediye başkanlarının başkan olduğu kulüp sayısı ise 36’ydı. üstelik istanbul, ankara, kocaeli, antalya, kayseri ve gaziantep gibi büyükşehirlerin belediye başkanları aynı zamanda kulüplerin kurucuları ve yöneticileriydi. başeskioğlu, bu yöneticilerle karşı karşıya gelmek istemedi. aksi takdirde, bu şehirlerdeki büyük bir kitleyi karşısında bulacaktı.
belediye başkanlarının futbol kulüplerini desteklemesiyle oluşan haksız rekabeti önlemek için ancak 2004 yılında önlem alınabildi. belediyeler yasası’nda yapılan değişiklikle 2004 yılının sonunda belediye başkanlarına profesyonel kulüp başkanlığı yapma yasağı getirildi. bu görevi yapanların istifa etmeleri için de 1 ocak 2005’e kadar süre tanındı. belediye başkanları da bu tarihten itibaren kulüp başkanlığını bıraktılar.
yasak, belediye başkanlarının kulüplerle ilişkilerinin ve desteklerinin kesilmesini sağlamadı. çünkü, yasaya karşı hemen formül bulundu: onursal başkan ve fahri başkan. yerlerine de yakınlarını ve adamlarını başkanlığa getirerek yine istedikleri gibi futbola müdahale etmeye devam ettiler.
futbolla ilgili hiçbir kulüple resmi ilişkisi bulunmayan ankara büyükşehir belediye başkanı melih gökçek’in ankaraspor onursal başkanı sıfatıyla son iki futbol federasyonu seçimlerini karıştırması, bununla ilgili gizli toplantılar yapması “gölge başkan” formülüne en iyi örnektir.