vanspor karşısında adeta gol olup yağan galatasaray sezonun en farklı galibiyetini elde ederken sergilediği muhteşem futbolla ayakta alkışlandı.
tıklım tıklım dolu ali sami yen stadı'nda oynadığı maça fırtına gibi başlayan g.saray, farka koştu. sarı kırmızılı takımın gollerini fatih, b. hakan (2), ilie (2) ve arif kaydederken, konuk ekibin gollerini metin attı.
seyirci-hasılat: 22 bin 337 kişi- 7 milyar 904 milyon 550 bin tl.
galatasaray, avrupa'dan sonra ligde de fırtına gibi esiyor. hafta içinde sion'u 4-1 yenerek şampiyonlar ligi'ne kalan sarı kırmızılılar, dün akşam da ali sami yen stadı'nda vanspor'u gole boğdu: 6-2.
galatasaray, henüz 3. dakikada genç futbolcusu fatih'le ilk golünü buldu. hagi'nin kullandığı korner atışında iyi yükselen fatih'in kafa vuruşuyla sarı kırmızılılar 1-0 öne geçti.
10. dakikada b.hakan'ın sağdan ortasında ergün topu düzeltti, aşırdı. meşin yuvarlak üst direkten döndü.
13. dakikada fatih yine atağa kalktı. sağdan ergün'ü kaçırdı. bu futbolcunun yerden ortasına b.hakan ayak koydu: 2-0.
20. dakikada ergün ceza alanına sokuldu, topu geriye çıkardı. hagi'nin kafayla indirdiği topa b.hakan dönerek vurdu, savunma son anda uzaklaştırdı.
21. dakikada b.hakan'ın ikinci, g.saray'ın üçüncü golü geldi.
ilie'nin korner atışına b.hakan, defansın arkasına sarkarak yükseldi ve topu ağlara gönderdi: 3-0.
26. dakikada fatih şık hareketlerle ileriye çıktı. b.hakan'ın önüne nefis çıkardı. golcü futbolcunun çaprazdan vuruşunu kaleci son anda kornere çeldi. ilk yarı bu skorla sona erdi.
49. dakikada kaleci murat'ı geçen topu hakan topuğu ile geriye çıkardı. ilie gelişine vurdu. atilla'nın çizgiyi geçen topu çıkarması golü önlemeyedi: 5-0.
65. dakikada tugay'ın ceza alanı dışından vuruşu kaleciden döndü. ilie geriye çıkardı, suat'ın yakın mesafeden vuruşunu savunma son anda uzaklaştırdı.
78. dakikada ercüment ile ver kaça giren metin kaleciyi çalımlayıp boş kaleye yuvarladı. 5-1
83. dakikada cezaalanına giren arif çapraz pozisyonda sert vurdu. durumu 6-1 yaptı.
85. dakikada metin, ceza yayı üzerinden sert bir vuruşla maçın sonucunu belirledi: 6-2.
galatasaray teknik direktörü fatih terim, vanspor galibiyeti sonrası hem mutlu hem de üzgün olduğunu söyledi. terim, ‘‘çok pozisyon oldu. çok gol atıldı. bol golden ve güzel oyundan dolayı mutluyum. ancak, iki gol yedik. bu goller için de çok üzgünüm'' dedi.
yedikleri gollerin futbolcularının çok gol atılmasının rehavetine kapılmalarından kaynaklandığına değinen terim, ‘‘rehavet ile yoğun maç trafiğinin yorgunluğundan son 15 dakikada iki gol yedik. şimdi önümüzde f.bahçe maçı var. kazanmak için oynayacağız '' dedi.
önceki gün alman ligi'nde stuttgart-b.dortmund maçını da izleyen terim, istanbul'da ilk maçta karşılaşacakları dortmund için ‘‘güçlü bir takım. ancak onların da rakibi g.saray. dortmund'un orta sahasında boşlukları var. ilk maçta mutlaka kazanacağız." dedi.
skor değil, spor skora bakarsanız bu maçı eleştirmemeniz gerekir. hatta g.saray'ın uzun süredir oynamadığı türden agresif ve oldukça mücadeleci futbolu sahaya yansıttığını görünce alkışlarsınız da. maç içinde arka arkaya gerekli taktikleri değiştiren takımın g.saray olduğunu saptadığınız zaman bu kez içinizden kutlamak gelir. ne var ki, önümüzde şampiyonlar ligi olunca bütün bunları bir kenara bırakıp hataları sergilemeye çalışmak en doğrusudur. yani skora değil, spora bakacaksınız.
ligin en iyi niyetli takımlarından biri karşısında yapılan ve bir anlamda geçen yılın hesabı sorulan maçta g.saray'ın en önemli sorunu pozisyon hatalarıydı. orta saha tamamen serbest oynayıp, top kaybedildiği zaman geri üçlü
ye yardıma koşmayınca, şampiyonlar ligi'nde böyle yapılırsa başımıza neler gelir diye düşünmeye başladım. özellikle g.saray'ın sağ kanadındaki ıulian filipescu, tugay kerimoğlu'nun tutması gereken adamı da tutmaya çalıştıkça zorlanıyor ve burası bazen bir koridor haline geliyordu. ayrıca yavaş tempoda yerini bulan paslar, tempo hızlandıkça yerini bulmaz oluyor, duvar paslarında büyük isabetsizlikler yaşanıyor ve bunun yanında bazı laubalilikler de yapılıyordu. gene de bu maç popescu'yu takıma biraz daha ısındırdı ve hakan şükür ve adrian ilie ikilisinin dünya çapında klaslar olduklarını bir kez daha gösterdi. hatalardan arınmış bir g.saray'la şampiyonlar lgi'nde buluşmak umuduyla.
sana ilk geldiğim zaman 4 yaşındaydım, maç 6-2'lik kazandığımız galatasaray-vanspor maçı, elimde küçük galatasaray bayrağıyla, birde babamın bana giydirdiği parçalı forma ile tam olarak yanına niye geldiğimi bilmeyerek, hiçbir şeyin farkında olmayarak, babamın omuzlarında, onun zoruyla gelmiştim kollarına. maçın daha ilk yarısı olmadan babamın anlattığına göre onun omzunda uyuyaka...lmışım... maçı çok net hatırlamıyorum ama sana olan sevdamın ve tutkumun o gün başladığını çok iyi hatırlıyorum. babama 'baba beni bir daha buraya getir' diye sorduğumda babam gerçekten çok duygulanmış ve o günden sonra küçüklüğümden başlayarak beni senin yanına her maça götürmüş. bu büyüme sürecinde neredeyse sende olan her maça geldim, sana küçük bir çocuğun sevgisiyle bağlanmıştım bir kere, bir daha nasıl vazgeçebilirdim ki? büyüdükçe, zaman akıp geçtikçe yavaş yavaş statta neler olup bittiğini anlamaya başlıyordum ve günden güne daha çok bağlanıyordum hem sana hem galatasaray'ıma, ama inanın ki orası bizim için bir stattan çok daha fazlasıydı. orası bizim için bir mabetti, kendi evimizdi. sırf ali sami yendeki maçlar değil, çevresi de çok farklıydı oranın. herkesin maçtan önce seçilmiş bir yeri vardır, bizimde babamla uğurumuz mecidiyeköy'de sami yen'e maksimum 500-600 metre olan 'imren' lokantası'nda kimi zaman baba-oğul, kimi zaman babam ve onun arkadaşları ile ocakbaşına birlikte gitmek ve orada her şeyden kopup maç muhabbeti yapmaktı. çok lüks bir yer değildi belki ama bize dünyaları verseler sana gelmeden önce imren'e gitmeden gelmezdik. istisnasız her zaman oradan çıkıp gelirdik sana. ordan çıkınca da zaten sevgiliye, galatasaray'ımıza kavuşmanın sarhoşluğuyla gelirdik yanına. ne zaferler gördük, ne maçlar yaşadık, belki de hayatımızın en güzel günlerini biz sami yen'de yaşadık. dünya'da bir millet daha yoktur ki, bir stad yıkılınca sanki en yakınını kaybetmiş gibi ağlasın. ben şahsen bunu yaptım, üstelik bir de ozaman istanbul'da olamamanın üzüntüsü vardı içimde, benden başka da bunu yapan bir sürü kişiyi tanıyorum. yukarıda da söylediğim gibi orası bizim için bir stad değil, bizim evimizdi. hani galatasaraylılar arasında bir söz vardır, bunu sadece galatasaraylılar bilir 'sizi kim galatasaraylı yaptıysa bugün ellerinden öp, şükret, kıymetini bil.' beni babam galatasaraylı yaptı ama benim şuan bu satırları yazarken ellerinden öpüp, teşekkür edeceğim biri yanımda yok. 2011 benim en çok sevdiğim 3 varlıktan 2'sini elimden aldı biri babam öbürü de sensin sami yen. geride kalan ise bir tek annem var. babamın kulaklarını her gün çınlatırım, annemle beraber çınlatırız, kalbimin en özel köşesinde, herşeyimdi benim. senin de kulaklarını neredeyse her akşam çınlatıyorum be sami yen, hep en önce babamla, sonra yalnız veya arkadaşlarımla gittiğim maçlar göz önüne geliyor gece yatmadan ve inanın ki daha huzurlu uyuyorum. bu gerçekten o kadar farklı bir duygu ki sadece galatasaray'ı gönülden sevenler ve sami yen'de anıları olanlar bilebilir. ey ulu samiyen! biricik babamın kollarında tanışmıştım seninle, onun omzunda görmüştüm seni ilk. babam artık yok sende artık yoksun ama her zaman kalbimde olacaksınız, hiç silinmeden, her gün dahada güçlü bir biçimde... son olarak ali sami yen'de geçirdiğim son 15 sene'de geçirdiğim bütün duyguları, bütün yaşadığım olayları özetleyen bir sözü, kim söyledi herhangi bir fikrim yok, paylaşmazsam kendimi suçlu hissedeceğim. 'ey ulu sami yen, çektiysen kahrımı, helal et hakkını'... unutma bir gün geleceğiz yanına bir gün yeniden... seni seviyorum baba... hoşça kal ali sami yen...
galatasaray a.ş.: kerim volkan kilimci, iulian sebastian filipescu, bülent korkmaz, fatih akyel, tugay kerimoğlu (dk. 71 arif erdem), gheorghe popescu, ergün penbe (dk. 63 suat kaya), bucurel adrian ilie, hakan şükür, gheorghe hagi, hakan ünsal