uzunca bir aradan sonra tanıl abilerdeki deplasman tribünümüzde bir araya geldik. fakat bu sezon tribünümüzün adındaki deplasman sıfatını kaldırıp sadece tribün demeyi daha uygun buluyoruz. çünkü passolig nedeniyle, 7 km uzağımızda bulunan 19 mayıs’ta oynanacak olan maçları da, denk geldikçe bu tribünde izleyeceğiz.
maçtan önce, sezon başından beri oynadığımız futbolu düşününce, gol yollarında oldukça etkili olan kasımpaşa karşısında çok zorlanacağımızı düşünüyorduk.
irfan buz, 90+5’de frikikten kazandığımız golle başakşehir’i devirdiğimiz maçın ilk 11’ine göre, antal ile nizamettin’in yerine tomic ve guido’yu sahaya sürerek, daha ofansif bir takımla kasımpaşa’nın önüne çıkmıştı. tanıl abi ile ileri yönlü bir takımı izleyecek olmaktan ötürü mutlu olsak da, kolay gol atan rakibi nasıl durduracağımızı da düşünmeye başlamıştık.
maçın 9. dakikasında uğur’un nefis ortasına mervan aynı güzellikte kafa vuruşu yaptığında tanıl abi, “gool!” diye bağırdı ama (tüm maç güzel kurtarışlara imzasını atacak olan) ısaksson nefis bir hamle ile topu kornere çelmeyi başardı. ardından stancu’nun attığı gol ofsayt yüzünden sayılmasa da, takımın istekli oyunu, gol yollarındaki etkinliği ve nefis paslaşmalarından oldukça memnunduk.
gosso ve doğa’nın bir önceki hafta olduğu gibi rakibin ataklarını büyümeden kesmesi ve kalede tehlike yaşamamızı engellemesi de çok başarılıydı.
40. dakikada hakan-stancu-hakan paslaşmasıyla hakan’ın ceza alanına girip yerden çıkarttığı nefis pasa tomic’in dokunmasıyla 1-0 öne geçtik.
ikinci yarıya dahlin’in güzel bir kurtarışıyla başlasak da, 53. dakikada guido-stancu paslaşması sonrası romen oyuncunun topu ceza alanı içinde bulunan gosso’ya çıkartması ve onun da gayet sakin bir şekilde (türkiye kariyerindeki ilk golünü atmak için) yaptığı nefis plasenin direkten dönmesi ve akabinde stancu’nun dokunuşunu ısaksson’un son anda ayağıyla önlemesi maçın kırılma anıydı. pozisyondan sona tanıl abi, “inşallah aramayız” dedi, biz de içten bir şekilde “inşallah” dedik ama bir sonraki pozisyonda alparslan’ın korner atışına adem büyük güzel bir kafa vuruşu ile skoru dengeledi.
61’de irfan buz, tanıl abiyi duymuş olacak ki, irfan’ı sahaya sürdü. şu anda kadromuzda bulunan türk futbolcular içerisinde kafasını kaldırarak oynayan tek futbolcu olan irfan, 63’de uğur-mervan-uğur paslaşmasının ardından ceza alanı çizgisinin biraz gerisinde buluştuğu topu, nefis bir vuruşla filelere gönderdi ve bir kere daha öne geçmemizi sağladı. tribünümüzdeki coşku görülmeye değerdi.
9 dakika sonra castro’nun ceza alanı içinde kalemize gönderdiği plase vuruş ile oyun bir kere daha dengelendi. son bölümde guido’nun yerine petrovic’in ve sakatlanan gosso’nun yerine artun’un oyuna girmesi ile takımımızın ağırlaşacağını düşündük ama sadece son vuruşlarda öyle oldu.
stancu’nun tek başına yarattığı ve rakibi 3’e 1 yakaladığımız pozisyonda artun’un yavaş kalması ve ardından yine stanku’nun nefis bir pasla artun’u topla buluşturmasına rağmen genç oyuncunun bir kere daha yavaş kalması ile galibiyet golünü atamıyorduk. 90+lar oynanırken kerem’in ceza alanı içindeki şutuna ahmet’in uçarak set germesi ve ardından önce stancu’nun pası ile ceza alanına giren irfan’ın şutunu sancak’ın önlemesi ve ardından kazanılan korner atışında stancu’nun kafa şutunun arka direkte bir kere daha sancak’ın çıkartmasıyla maç 2-2 beraberlikle sonuçlandı.
böylece son zamanlarda izlediğimiz en pozisyonlu ve güzel paslaşmalarla dolu nefis bir maç izledik. stancu, uğur, irfan ve gosso’nun muhteşem oynadığı maçta mervan ve hakan da zaman zaman çok iyi iş çıkarttılar. dahlin’in kurtarışları da görülmeye değerdi.
maçta bu kadar fazla pozisyon bulmamızın bir sebebi de kasımpaşa’nın açık ve normal anadolu takımlarından daha az agresif oynamasıydı.
fırat aydınus ise maç boyunca oldukça iyi bir performans sergiledi. elbette bunun en büyük sebebi sahadaki 22 oyuncunun hem iyi niyetli olması, hem de sadece futbol oynamaya odaklanmış olmalarıydı.
sürprizlerle dolu 2002-04 aralığını bir kenara koyarsak, başkanından yönetimine, teknik ekibinden futbolcusuna kadar, puan cetvelinde üst sıralarda yer alacağımıza inanmayan gençlerbirliği spor kulübü’nün taraftarları olarak tek beklediğimiz şey, kasımpaşa maçındaki gibi arzulu, istekli oynayan, güzel paslarla pozisyonlara giren bir takım izlemek. o yüzden, böyle futbol oynayalım da gerisi hikâye...