a millî takımımız dün bükreş'te 3-0, ümitlerimiz ise mithatpaşa'da romenlere 5-1 mağlûp oldu
gol yağmuruna tutulduk
23 ağustos stadındaki maçın ikinci yarısında çözüldük. ayakta kalan tek adamımız yaşar'dı
necmi tanyolaç bükreş'ten bildiriyor
a milli takımımız, «dünya kupası» eleme maçında romanya'ya farklı yenilmekten kurtulamadı: 3-0.
doğrusu maçın garip bir seyir takip ettiğini ve zaman zaman bu farklı sonucun doğacağını, romen seyircilerin dahi beklemediğini hemen belirtmek gerekir. daha 45 inci saniyede yediğimiz gol, başka deyimle bir «kazâ golü» ilk anda takımımızın moralini sarsmıştı. bunu diğer gollerin kovalaması, işten değildi. ancak, takımımız geçen dakikalarda toparlanmış, hâttâ başabaş bir tempo kurmuştu. romenler kollektif futbol olarak gene üstün görünüyor, ama futbolcularımız da gol pozisyonuna girme bakımından romen kalesini sık sık tehdit ediyorlardı. ilk dakika golüne her an cevap vermemiz mümkün sayılıyordu. ilk devre «kazâ golü» dedik. böyleydi: santra ile beraber akına geçen romenler, geri haltımızda favlle durdurulmuş, matelanu’nun çektiği frikike yerinde bir kafa dokunduran georgescu da topu filelerimize gönderivermişti. fakat sonra, meselâ 7. dakikada bu defa biz bir frikik kazanmıştık. ve yaşar iyi doldurmuştu topu. ayhan da derhal dalarak iyi bir kontrolle pozisyonu hazırlarmştı. ne çâre ki yılmaz değerlendiremedi bu fırsatı... on dakika ara ile gene yılmaz bir fırsatı kullanamazken, âni bir romen alanında adaşı kalecimiz, muhakkak bir golü önlüyordu.
takımımız oyunda dengeyi sağlamıştı. ileri-geri çalışan metin’in birden yakaladığı topu sert şutla kaleye havale etmesi, seyircilerin yüreğini ağzına getirdi. fakat top, direği adeta yalıyarak dışarı çıkıverdi. bu yarıdaki en büyük talihsizliğimiz ise, son dakikada nevzat'ın yaptığı orta ile gelen topun kaleci haidu'yu aşması, ancak filelere gitmeyerek direkten dönmesiydi.
çözülüyoruz
ikinci yarının başlamasıyla birlikte, romenler galibiyetlerini garantilemek için akınlarının tesirini arttırdılar. bu arada rakiplerimizin fizik üstünlüğü ziyadesiyle hissolunuyordu. bununla beraber bu yarının ilk yirmi dakikasında da takımımız asla ezilmiş görünmüyordu. hâttâ beraberlik fırsatı olabilecek pozisyonlar da elde ediliyordu. ama faydalanamıyorduk bunlardan... romen takımı gittikçe açılırken, bizimkiler fizik yönden yavaşlıyor, oyun üstünlüğünü rakiplerine kaptırıyordu.
peşpeşe iki gol
maçın 65. dakikasından sonra ise, takımımız tamamen duruverdi. ve işte romenler de kalemizde devamlı tehlikeleri sıklaştırmağa başladılar. maçın 72. dakikasında şeref, pircalab'ı ancak favlle durdurabildi. fakat hareket cezâ sahası içindeydi ve hakem penaltı ile cezalandırdı bunu. mateianu isabetli bir şutla penaltıyı gole çevirdi.
üçüncü gol, ikinci golü kovaladı: nacinin yaptığı favlü romen solacığı yirmi beş metre uzaklıktan ve yandan kaleye gönderdi. maç kaabiliyeti olmayan kalecimiz yılmaz, bu favl atışında başının üstünden giden topu sadece seyretti. bu üçüncü golden sonra ise, ne 4-2-4 kaldı, ne de takımımız kaldı. ve önceleri başabaş oynadığımıza sevindiğimiz maçta, sonunda da üçten fazla gol yemediğimize memnun olmak durumunda kaldık.