heyecanla beklediğim ilk maçı izlemek için koşa koşa kahveye gittim. aynı anda oynanan balıkesir maçını değiştirmeyen kahveciye 10 lira teklif ettim ama fayda etmedi. civarda maçı veren başka yer yoktu. bende çaresizlikle eve döndüm. maçın sadece özetini izlemekle yetinmek zorunda kaldım.
sadece özete bakarak yorum yapmayı hiç sevmem. bu yüzden takımın genelinden ve futbolculardan fazla konuşamayacağım. ilk defa gördüğüm guido koçer dinamik bir futbolcuya benziyor. kalıbı yerinde olan adam görebildiğim kadarıyla hızlı bir futbolcu. attığı golde içeriye doğru sokulmasını beğendim. çizginin dışından vurduğu paralel şut esnasında kaleci doğru köşeye yakındı ve buna rağmen topu izledi. sert bir şuttu. güzel bir gol oldu.
tosic'in ortasında uzak direk tarafındaki koçer topa kafayla vurdu. top boyuna direklerin ikisine birden çarpıp uzağa yöneldi. şanssız olduğumuz anda koçer'in içeriye sokulma özelliğinin yanında kafa vurma özelliğini de görmüş olduk.
yediğimiz gol hatalar zincirinin sonucu oldu. hakan'ın kısa kalan pasında holosko topu kapıp hareketlendi. onu karşılayan yanlış görmediysem hikmet'in markajı holoskoyu köşeye itti. burada ahmet çalık bana göre çok yanlış bir tercih kullanarak kademeye girdi ve aldığı yanlış pozisyon hemen arkalarındaki ümit korkmaz'ı boş bıraktı. holosko ümit'i gördü ve ümit rahat bir şekilde aldığı topu gol yaptı.
son on dakikaya doğru tosic'in kestiği topta stancu'nun golü verilmedi. hakemin faul dediği pozisyonda hangi açıdan bakarsanız bakın temas dahi göremezsiniz. temiz bir golümüzü vermemişti hakem. tabii ki hiç bir ses gelmedi basından. burda güçlü olan haklı çünkü. basın paradan, iktidardan yana. çağın ruhu bu. çaresiz söylenmekten başka yapacak birşey yok. çıkış yolu yok.
89'da yapılan irfan-mervan değişikliği benim için hayal kırıklığı oldu. çünkü mustafa kaplan'ın kulübeye aldığı 3 hacettepeli futbolcudan en azından birinin fazla süre almasını beklemiştim. onun dışında antal'ın neden 18'de olmadığını merak ediyorum.