efsane kadro ve yaşadıklarım 1975-1976 benim trabzonspor’a transfer olduğum ilk senem..sebat gençliğin istikbal vadeden, babası eski bir milli futbolcu dolayısıyla etrafı tarafından devamlı poh pohlanan asi ve şımartılmış büyük futbolcu adayı serdar bali. ama gel görkü işler hiçte benim şımarıklığımla, babamın eski ve sevilen futbolcu olması ile çözülecek gibi değil trabzonspor kadrosundaki futbolcuların hepsi imparator, şenol,turgay, necati, kadir, cemil, aliyavuz, bekir, hüseyin, alikemal, necmi, ahmet. kadro bu , necmi ağabeye yer bulabilmek için direkt oynayan tuncay mescide çoğu zaman suat ağabey tarafından yedek bırakılıyordu,tuncay ağabey oynatılmayarak hüseyin orta sahaya çekiliyor böylece santrforda necmi’ye yer açılıyordu. kimsenin hakkını yemeyelim ikinci ligden birinci lige çıkıp ilk senesinde ilk 10 giren trabzonspor’a nedense ahmet suat hoca ikinci yıl pek sıcak bakmadı ve ben busene antrenörlük yapmayacağım diyerek geri çekildi.bunun üzerine idareciler fenerbahçe’nin eski milli kalecisi sayın şükrü ersoy’u antrenörlüğe getirdiler .fakat trabzonspor’u durdurmak çok zordu bir kere trabzonlu şaha kalkmıştı ama bu şaha kalkışı istanbul kulüpleri pek dikkate almıyordu nasıl alsın ki fenerbahçe öyle bir transfer yaptı ki hatırlayanlar bilir fenerbahçe’nin o zamanki başkanı sayın emin cankurtaran türkiye’de ne kadar iyi futbolcu varsa çoğunu aldı hatta gazeteler fenerbahçe için iki takımla lige katılsa biri birinci biri ikinci olur diye yazıyorlardı.fakat hesaba katılmayan bir takım ortaya çıkıyordu kimse görmek istemiyordu daha ilk hazırlık maçı da istanbul’da sayın ziya şengül’ün jübile maçında trabzonspor müthiş bir maçtan sonra sahayı 1-0 galip terk ediyordu. 31-12-1975’e kadar trabzonspor geleni gideni yenmeye başladı. ahmet ceylan’ın lisansının çıkarılamaması sayesinde solaçıkta tam 7 maçta bende oynadım.bu arada antrenör değişikliği oldu ve göreve sayın ahmet suat özyazıcı getirildi, getiriliş tarihi 1-1 1976 idi bu tarih önemlidir çünkü suat ağabeye bu yıl takım çalıştırmayacaktın diye sorduklarında müthiş pratik zekalı suat ağabey aynen şunu söylüyordu ben 1975 de çalıştırmayacağım dedim şu an ise 1976 diyordu. geldi de kötümü oldu,benim için evet geldikten sonra bir tane kupa maçında oynayabildim sezon sonuna kadar yedekliğe talim yaptık,fakat allah için trabzonspor da antrenör değişikliği iyi oldu herkesi yene yene sezon sonunu şampiyon olarak tamamladık trabzonspor takımı ligi başladığı kadroyla çok az değişiklik yaparak tamamladı oynayan futbolcu arkadaşlarımız biyonik adam gibi hiç sakatlanmadan ligi bitirdiler.
türkiye de futbolda ihtilal olmuştu, buna bütün türkiye sevindi artık diğer kulüplerinde önünü açmıştık diğer kulüplerden şunu bekliyorduk demek ki oynarsan, mücadele edersen senin önünü kesmeye kimsenin gücü yetmiyor hem de şampiyon olan kadroya bak içinde yabancı futbolcuyu bırak trabzonlu olmayan bir tek ahmet var oda elazığlı işte bu trabzonspor’u daha da sevdirdi.bu takımın yedeklerine gelince kaleci tekın nazifoğlu,güngor şahinkaya,kaleci mustafa özbey (beşiktaş’a gitti),hüsnü özkara,serdar bali,ihsan sakaloğlu,mehmet cemil.şener çınar,engin çınar inanın bu kadrodan saha dışında birbiriyle sorunu olan hiç kimse yoktu nasıl olduğunu bilemiyorum ,sanki birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için lafı bu kadro için söylenmişti.tabii başarı şampiyonlukla bitmedi o günkü statüye göre olan başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı kupasını da müzemize götürdük haa prim olarak nemi aldık tabiri caizse taraftarlarımızdan ve yönetimden öpücük!!!! daha sonraki yıllarda anladık ki en önemli primlerinden biride öpücükmüş öpücüksüz para hiçbir işe yaramıyormuş. 1975 senesiyle ilgili tatlı bir anı anlatayım sizlere; trabzonspor’un taraftarları yine maçlara otobüs tutarak gidiyorlardı,böyle bir maç arifesinde trabzonspor’un önce izmir deki göztepe maçında sonra istanbul’daki galatasaray maçında trabzonspor’u yalnız bırakmamak için otobüs tutuldu ve gidecek olanlar tespit edildi trabzon’un ileri gelen mahalleleri olan sotka.faroz.yenicuma,arafil boyu ve hacıkasım mahallelerinden toplanan parası az yüreği delikanlı olanlarla yola çıkıldı,uzun bir yolculuktan sonra afyon’da mola verilip lokantaya girildi, otobüsün kafile başkanıda trabzon’un sevilen bıçkın insanlarından olan sevgili bilal sümer ağabeyimizdi.her mahalle kendi arkadaş guruplarıyla masalarda oturuyorlardı haliyle bilal abide mahallesi olan yeni cumalılarla oturuyordu. yemekler yenmeye başlanıyor muhabbetler yapılıyor kalkma zamanı geliyor doğal olarak garson hesap pusulasını masanın büyüğü olduğunu hissettiği bilal ağabeye götürüyor. bilal ağabey hesap pusulasını aldıktan sonra yanındakine dönerek paran var mı oğlum diye sorar yanındaki de sıkılarak ağabey bende para ne gezer diye söyler,bunun üzerine bilal ağabey ona garsonun yanında tüüü diye tükürür bu defa diğer yanındakine sorar oda aynı yanıtı verir bilal ağabey ona da tüüü diye tükürür bu görsel işlem bütün masadakilere tekrarlanır bilal ağabey bakar ki kimsede para yok bu parada ödenmesi lazım ne yapacağını bilemez, başında bekleyen garsona dönerek ne bakıyorsun oğlum sende bana tükürde gidelim !!!!
der.işte buda yaşanmış bir anektot sizlere sevgili trabzonspor’ular. ilk şampiyonluğun saha içindeki ve dışındaki küçük öyküsü
bir tana daha anlatayım da trabzon’un nerelerden bu günlere geldiğini iyice öğrenin;sezon açılışlarında her takıma olduğu gibi trabzonspor’a da yeni malzeme gelir malzeme profesörü mehmet yazıcı namı değer (kuş mehmet abimiz) de onları dağıtmaya çalışır ama yeni gelen malzeme her kese yetecek kadar değildir ayarlama işini kuş mehmet ağabeyimiz yapacaktır sizin anlayacağınız yeni malzemeleri eski aslara bir yıl evvelden kalan malzemelerde yeni gelen bizim gibi çaylaklara verilirdi,.tabii bunları ben bilmiyorum ilk idmana geldim (o zaman şehir stadının altındaki soyunma odamızda hazırlanıyoruz)elbiselerimi çıkardım idman malzemelerini giyeceğim şortuma giymek için hamle yaptım, ayağımı attığımda birde baktım ki şortun ağı yok eteklik gibi kuş mehmet ağabeyimiz eski malzemeyi bize kasmış.ne yapsın malzeme yetişmiyor ki sonra bütün o malzemeyi elde yıkıyor ve yıkatıyor.şimdi öylemi tesislerde çamaşır hane harıl harıl çalışıyor ama şampiyonluk bir türlü gelmiyor.acaba medeniyet trabzon’a yaramadı mı??? 1975’de sayın şükrü ersoy zamanında idmana geç kalmanın cezası o günkü parayla 100 türk lirası idi (şimdi komik gibi durabilir,maaşlar 200 liraydı) haftanın üç günü çift idman yapıyorduk kuş mehmet ağabeyimiz malzemeyi kurutamadığı için ıslak giymemizin yanında kışın gün ışığı az olduğu için ( saat 4’te hava kararıyordu) iki idman arasında dinlenecek zaman kalmıyordu ,birinci idman 12’de bitiyor ikincisi 1,5 da başlıyordu yani bizim giyinip eve gitmemizin anlamı kalmıyordu.rahmetli şener ağabey baktı ki böyle olmayacak hiç üstünü değiştirmeden soyunma odasına yemek getirip ikinci idmanı da yapıp oteline öyle gidiyordu ama şener ağabey böylede önüne geçemeyeceğini anlayınca başka bir yol denemeye karar verdi.tam trabzon insanının nüktedanlığına yakışır şekilde idman bitiminde hep beraber yemek yerken sayın şükrü ersoyun tabağına 100 lira koydu sayın şükrü ersoy birden şaşırdı.bu nedir? diye sordu bunun üzerine şener ağabey dedi ki yarınki sabah idmanına yetişemeyeceğim uyanamıyorum da cezayı peşin vereyim dedi (sabah idmanlarımız8’de başlıyordu) her kes katılarak güldü verilen mesajı da antrenörümüz aldıda bizde rahat ettik. işte size ogünlerden anılar….