fenerbahçe, hakemlerle gençlerbirliği’nden 6 'temiz' puan aldı mehmet ali çetinkaya 1 mart 2014 mehmetalicetinkaya.com
maçtan sonra gençlerbirliği basın sözcüsü hakan kaynar, "stadyumun adını değiştirip şükrü saraçoğlu tiyatrosu yapsınlar" diyerek sahada yaşananları çok iyi özetliyordu.
geçen bir hafta boyunca fenerbahçeliler, 99 dakika süren tiyatro oyununu meşrulaştırmak için peşi peşine açıklamalar yaptılar. 3 hafta önce sivas’ta kaybettikleri 3 puanın sorumlusu olarak seçtikleri orta hakem yunus yıldırım’a* yüklenen sarı-lacivertiler, bunun meyvesini, kasımpaşa maçında fırat aydınus’un altın tepside sunduğu 3 puanla yediler. sonraki hafta elazığ’da kaybedilen 2 puanın ardından fenerliler taktik değiştirip, tff, mhk ve türkiye futboluna tehditler yağdırmaya başladılar. “tff’nin genel kurul süreci başlamıştır”, “ligden ve havuzdan çekiliriz!” gibi tehditler havada uçuşurken, fenerbahçe’nin hukuktan sorumlu asbaşkanı deniz tolga aytöre, “peşinde olduğumuz şey adalet, avantaj değil” diyerek tehditleri dengelemeye çabalıyordu.
maç
oldukça gerilimli geçeceğini düşündüğüm maçı, yurtdışında yönettiği karşılaşmalarda başarılı performans sergileyen cüneyt çakır’ın yönetecek olmasından ötürü bir nebze olsun içim rahattı. ( http://www.mehmetalicetin...m-maclarimizda-dokuluyor/)
Mehmet özdilek önceki haftalara göre defansın ortasında oynayan ahmet'in yerine radzkow'u ve sol bekte oynayan tosic’in yerine uğur çiftçi’yi kadroya alarak takımını sahaya sürmüştü. maçın ilk dakikalarında fenerbahçe beklediğimizden daha sakin oynasa da, alkaralar’ın, rakibi kendi sahasında kabul etmesiyle birlikte baskı yemeye başladık. bu sırada sow ile çarpışan kalecimiz ramazan’ın elinin kırılması ilk yarının en kötü anıydı. ilk yarı 0-0 sona erdikten sonra, erdem’le takımın topu ayağında tutup, daha fazla ileri çıkması gerektiğini, yoksa gol yiyeceğimizi konuşuyorduk.
maçın 56. dakikasında uzaktan çekilen bir şutun ante’nin omzuna çarptığı pozisyonda, cüneyt çakır penaltı noktasını gösterdi. şaşırmıştık! tekrarlarda ante’nin kollarının kapalı olduğunu ve topun omzuna çarpıp yukarıya yönlendiğini gördük. ante’nin cüneyt çakır’ın yanına koşup omzundaki kızarıklığı göstermek için formasının boğazını genişletmeye çalıştığı sahne oldukça naifti ama malum burası türkiye’ydi ve saflığa değil başka şeylere prim veriliyordu!
bir haftadır tff, mhk, hakem ve türkiye futbolunu baskısı altına alan sarı-lacivertliler (bir kere daha) meyveleri toplamaya başlamıştı!
bu golden sonra kırmızı-siyahlılar top tutmaya ve atak yapmaya çalıştılarsa da pek etkili olamadılar.
maçın 70. dakikasında alper potuk gençler kalesinin sağından önce sıfıra indi, ardından da ceza alanına girdi. ona ilk müdahale eden hakan aslantaş’tı. pozisyon olarak arkasında kaldığı için, alper’in bacakları arasından topa değmeye çalışan hakan başarılı olamadı. alper kaleye yaklaşmaya devam ederken, bu sefer de ante çıktı karşısına. penaltıya sebebiyet vermemek için ellerini yukarıya kaldırsa ve vücudunu geriye doğru çekse de, alper, ante’nin sol ayağına basarak kendini havaya fırlattı. ayaklarını toplamayı ve öne doğru uçmayı ihmal etmeyen alper’in, penaltı düdüğünden sonra ellerini yumruk yapıp sevinçten haykırması görülmeye değerdi. (!) aklıma ilk gelen şey, birinci penaltıda hakeme koşup “topun omzuma çarptığını nasıl kanıtlarım” diye çırpınan ante’nin naifliği geldi! acı acı tebessüm ettim.
fenerbahçe’nin meyveleri topladığı bu golden sonra maç da bitti gitti…
samimiyet
maçtan sonra, bir gün önce, “peşinde olduğumuz şey adalet, avantaj değil” cümlesini kuran fenerbahçelilerin samimiyetini aradı gözlerim. en azından yalandan da olsa birkaç cümle duymak istedi kulaklarım ama nafile.
fenerbahçeliler maçı meşrulaştırmaya çabalıyorlardı. mesela ersun yanal, önce rakamlarla karşılaşmada üstün olduklarını söyledi sonra birden “6 puanımız gasp edildi” diye adeta haykırdı.
fenerbahçe’li yorumcu rıdvan dilmen ise bambaşka bir taktik seçti kendine. önce “kim bağırırsa birileri imdadına yetişiyor” diyerek “karşı tarafın” ağzına bir parmak bal sürdü ardından, “cüneyt çakır bugün fenerbahçe'nin güzel oyununa haksızlık yapmıştır, oyuna müdahale etmiştir” diyerek bir kere daha hakemleri fenerbahçe’ye haksızlık yapmakla suçladı. çünkü ona göre penaltılar olmasa da fenerbahçe “nasıl olsa” kazanacaktı!
oysa aslolan fenerbahçe’nin bu sezon gençlerbirliği’yle oynadığı maçlarda hakemlerle 6 ‘temiz’ puan almasıydı. ankara’da alkaralar’ın net penaltısı verilmemiş, sarı-lacivertlerinin attığı golden önceki faul de serkan çınar ve yardımcıları tarafından görmezden gelinmişti. ( http://www.mehmetalicetin...arda-degisen-bir-sey-yok/) tıpkı birkaç gün sonra kimsenin bu maçta yaşananları hatırlamayacak olması gibi…
maçtan sonra, gençlerbirliği basın sözcüsü hakan kaynar’ın dediği gibi, “türkiye'de futbol gereğinden fazla sıkıcı hale geliyor. bunda hakemlerin de büyük etkisi var. profesyonelleri bile futbol konuşmaktan soğutuyorlar. “
* sivasspor maçından sonra istenmeyen adam ilan edilen hakem yunus yıldırım’ın, geçen sezonun 13. haftasında şükrü saraçoğlu tiyatrosunda oynanan 4-1’lik gençlerbirliği maçını ( http://www.mehmetalicetin...e-bir-basari-istemiyoruz/) fenerbahçe’ye armağan ettiğini sarı-lacivertlilere hatırlatmak gerek. belki bir nebze olsun hakemi affederler…
eklenti notu (3 mart 2014): yazıyı yayınladıktan sonra bazı fenerbahçeli arkadaşlar, gosso'nun kuyt'a yaptığı "acımasız" ve "aptalca" faulden neden bahsetmediğimi sordular. ben de açıklama yapmak istedim. gosso'nun yaptığı hareketin savunulacak hiçbir yanı yok. kesinlikle kart almalıydı, hatta atılmalıydı. fakat maçta 2 tane olmayan penaltı olunca yazının tüm ağırlığı bu iki pozisyona kaydı.