kenan başaran'ın "arkadan müdahale: 3 temmuz şike davası süreci" kitabından;
en iyi savunma hücumdur!
fenerbahçe başkanı, şike davasında savunmasını üç temel üzerine kurmuştu: 1) fenerbahçe türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütüdür, adeta bir cumhuriyettir. bu cumhuriyet de türkiye cumhuriyeti'nin kurucu felsefesine bağlıdır. alenen atatürkçüdür, kuvayı milliyeci'dir. işte bu kimliğiyle de ayakta kalmış bir "son kale"dir. şimdi onu da ele geçirmek isteyenler var ve görülmekte olan bu dava da bu nedenle asla bir şike davası değildir. 2) bu dava, aziz yıldrım'ı tasfiye operasyonudur. seçimle kulüpten alaşağı edilemeyen yıldırım, bu operasyonla itibarsızlaştırılıp başkanlıktan edilmek istenmiştir. 3) asıl şikeyi trabzonspor, hatta dava dosyasına konu olmayan galatasaray yapmıştır.
yıldırım, daha duruşmalar başlamadan savcı berk'in iddianamesinden adeta ayrı bir iddianame çıkartmıştı. yıldırım ve beraberinde fenerbahçe bağlantılı yargılanan sanıklar, şike ve teşvik eylemlerine bulaşmadıklarım, bilakis bu işe yeltenenleri engellemeye çalıştıklarını söylüyorlardı. bu işe yeltenenler de onlara göre trabzonsporlulardı. evet, fenerbahçe başkanı'nın savunmasının mihenk taşlarından biri trabzonspor'un şike ve teşvik eylemlerine bulaştığıydı. yıldırım, iddianamede fenerbahçe namına şike ve teşvik eylemi gibi gösterilen eylemlerin bir kısmının transfer çalışmaları, bir kısmının da trabzonspor'un şike ve teşvik faaliyetlerine karşı önlem alma çalışmaları olduğu savunuyordu. misal, trabzonspor'un gençlerbirliği'ne teşvik primi vermek amacıyla çalışmalar yürüttüğü duyumu aldıklarını ve buna mani olmak için de gençlerbirliği kulübü başkanı ilhan cavcav'a bir mektup yazdıklarını mahkemede dile getirdi. ilgili mektup tanık olarak mahkemede ifade veren cavcav tarafından da teyit edildi. manisaspor ile ilgili duyumda kulüp başkanını uyarmaya kulüpten adamlar gönderilirken, eskişehirspor'a ise "trabzonspor'un faaliyetleri"ne ilişkin dolaylı yollardan yoklama çekiliyordu.