kenan başaran'ın "arkadan müdahale: 3 temmuz şike davası süreci" kitabından;
"bu iddianame çöptür"
soruşturmanın fitilini özel yetkili savcı zekeriya öz ateşlese de iddianameyi görevi öz'den devralan özel yetkili savcı mehmet berk kaleme aldı. sanık çevreleri berkin sâdece polis fezlekesini özetlediğini savunuyorlardı. onlara göre savcı, sadece aleyhte delilleri gözeterek, polisin fezlekesi doğrultusunda bir iddianame ortaya koymuştu. aziz yıldırım ısrarla şunu soruyordu: "hani 19 maçta şike vardı? neden hepsi iddianameye girmedi?" yıldırım, mahkemedeki savunmasında da berk'in iddianamesinin "çöp"e gideceğini söyleyecekti.
iddianamenin tamamen tape'lere dayandığı ve ortada somut delillerin olmadığı da yöneltilen bir diğer önemli eleştiriydi. ali yıldırım'a ait bir tape sıklıkla gündeme getirildi. söz konusu tape'deki dinleme eyleminin karar alınmadan yapıldığı belirtilip buradaki hukuksuzluğa dikkat çekiliyordu.
fenerbahçe cenahının bir diğer önemli eleştirisi de trabzonspor'a dair bazı tape'lere iddianamede yer verilmemiş olmasıydı. özellikle de trabzonspor başkanı sadri şener ile asbaşkan nevzat sakar arasında geçen akp'ye karşı birtakım eylemlerin yapılmasına dair konuşmalar... fenerbahçeliler, esas "örgüt suçu"na konu olan konuşmaların trabzonsporlular arasında geçtiğini savunuyordu. ha keza aziz yıldırım, kendisinin ilk dinlendiği tape'yi de mahkemede defalarca dile getirerek, "burada hangi suç unsuru var da beni dinlemeye devam etmişler" diyordu.
berk'in iki ayrı iddianame hazırladığı da duruşmalarda öne sürüldü. bu sava göre berk'in ilk hazırladığı iddianamede ibb başkanı göksel gümüşdağ bulunmuyordu. ancak şiddet yasası değişikliğinin tbmm'de ele alınmasıyla birlikte gümüşdağ da gözaltına alındı. gözaltı sürecinde gümüşdağa oldukça ihtimam gösterildi. öyle ki, gümüşdağ'ın gözaltısı kamuoyuna "ifadeye çağrıldı" olarak lanse edildi gümüşdağ, başbakan erdoğan'ın eşi emin erdoğan'ın eniştesiydi. savcı berkin gümğşdağ hamlesi, yasayı değiştirmek için kolları sıvayan iktidara gözdağı olarak da okundu. sonuçta berk, özel yetkili 16. ağır ceza mahkemesi başkanı mehmet ekinci'yi gümüşdağ'ın da sanık olarak son anda elkendiği "güncellenmiş iddianame"yi yolladı.
gümüşdağ'ın son anda iddianameye eklenmesi de "niyetler" konusunda kamuoyunda bir sorgulamaya neden oldu. zira 14 yılla yargılanan tayfur havutçu gibi bazı isimler metris'te yatarken, hakkında 21 yıl ceza istenen gümüşdağ'ın tutuklanmasına nedense ihtiyaç duyulmamıştı. belki de gümüşdağ gözaltına dahi alınmayacaktı, şayet şiddet yasası'na ilişilmesiydi!
gümüşdağ'ın ifadeye çağrılmasında beşiktaşlı avukatların etkisini de göz ardı etmemek lazım. zira onlar, şike yapmakla suçlanan beşiktaş asbaşkanı serdal adalının ibb'li futbolcuları transfer etme girişiminden gümüşdağ'ın haberinin olduğunu savunuyor ve bu nedenle savcılık tarafından en azından bilgisine başvurması gerektiğini söylüyorlardı.
iddianameye dair güvensizlik ve kuşkulan besleyen bir önemli gelişme ise davanın sonlarına doğru oluştu. 14 haziran 2012de radikal gazetesinden ismail saymaz'a konuşan berk, 3 temmuz'un ilk aylannda medyada çıkan haberlerin yüzde 90'ının yalan olduğunu söyledi. aziz yıldırım, bu açıklamayı da mahkemede kendi lehinde bir delil olarak sundu. berk, saymaz'a bu açıklamaları yaptığında artık "özel yetkili" sava değildi. hsyk tarafından küçükçekmece başsavcıvekili olarak atanmıştı. berk, bu atamanın şike davasıyla bir ilgisi olduğunu düşünmediğin ekleyerek şunları dile getirmişti:
"o halde şunu da söyleyeyim: bir yıl oldu şike süreci. allah aşkına, basında, kamuoyunda, kahve ortamında geyik dediğimiz o kadar çok şey yazıldı çizildi, bunlar doğru kabul edilip üzerinde yorumlar yapıldı ki, artık bir şey diyemiyorum. bu süreçte yüzlerce haber çıktı. haberlerin yüzde 90ı yalan haberlerdi. o yüzden bir şey diyemiyorum."
berk, gülen cemaati'nin bu davayla fenerbahçe'yi ele geçirmek istediğine ilişkin iddialara da şu yanıtı veriyordu:
"biz de bunları yapıyormuşuz da... ne bileyim ismail bey, yorum yapmak istemiyorum. kahvede söylediğin laf iki dakika sonra haber oluyor. bunu duyunca üç gün boyunca güldüm. eşim geliyor eve, diyor ki 'mehmet ne zaman cemaatçi oldun, benim niye haberim yok?' bu kadar kolay mı insanlara yafta atmak? ben torbacı adam alıyorum, adam diyor ki, bu cemaat operasyonu. fuhuştan adam alıyorum, afedersin kadın satıyor, diyor ki cemaat operasyonu. bunu dediği zaman iş bitiyor. şikeden ötürü hiç yıprandığımızı düşünmedim. benim için de zor bir süreçti. kendim fenerbahçeliyim. çayını içtiğim, yemeklerim yediğim insanlar hakkımda işlem yapmak zorunda kaldım. bunun üzüntüsü ayrı ama elinize bir iş geldiğinde gereğini yapmak ayrı. yıprandığımı düşünmedim ama dört yıllık süre itibariyle artık yeterli."
savcı berk'in bu beklenmedik açıklamaları beraberinde yeni sorular getirdi? "yüzde 90'ı yalan" dediği bu "bilgi" ve "belge "leri medyaya kim servis etti? üzerinde "gizlilik kararı" bulunan dava dosyasından sızıntılar nasıl oldu? bunun iki cevabı var: ya polis ya da avukatlar? kaldı ki, medyaya yansıyan haberlerin yüzde 90'ı da berk'in iddianamesinde ve ek klasörlerinde yer bilgi ve belgelerden oluşuyordu. en önemlisi de berk, medyada çarşaf çarşaf yalanlar(!) yayımlanırken neden en azından yazılı bir açıklama yapmadı?
berk'in bir diğer önemli açıklaması da hürriyet gazetesi yazarlarından ertuğrul özkök'e oldu. berk, şike soruşturmasının 3-4 ayda unutulup gidileceğini sandıklarını söylüyordu! özkök'ü kendisi arayan berk'in açıklamaları şöyleydi:
"bu dava bana zekeriya öz'den geldi. zekeriya bey galatasaraylıydı. fenerbahçe ile ilgili bir davanın kendisinde olmasının yanlış olacağını söyledi. dava önüme geldiğinde iki şey dikkatimi çekti. gelen iddialar, sıradan bir dolandırıcılık çerçevesinde ele alınabilirdi. bu durumda, bu kişileri çağırıp, ifadelerini alıp bırakmaya karar vermiştim. ancak 10 gün sonra hiç beklemediğimiz bir gelişme oldu. tbmm şikeyle ilgili o kanunu geçirdi. kanun, elimizdeki davayı hiç beklemediğimiz bir biçimde etkiliyordu. artık yapabileceğimiz bir şey yoktu. önüme gelen ilk dosyada sadece fenerbahçe ile ilgili şike iddialarını içeren olaylar vardı. bunu sadece fenerbahçe davası olarak ele almak doğru olmaz. öteki takımlara da bakmak gerekir diye düşündüm. size bütün samimiyetimle söylüyorum. bu kanunun değişmesi için çok uğraştım. bunu aziz bey biliyor. gidin nihat özdemir'e sorun. o çabalarıma tanıktır. bu dava hayatımızı allak bullak etti. ben balyoz davasında da çalıştım. şike davasını açtığımız zaman, bunun da balyoz gibi 3-4 ay konuşulup biteceğini sandık. ama yanılmışız. bunun böyle bir noktaya geleceğini hiç tahmin etmedik. bize 'cemaatçi' diyorlar. hangi kutsal üzerine yemin edeyim? çocuklarım üzerine yemin ediyorum ki cemaatle bir ilişkimiz yok, bu işte cemaat falan etkisi yok. bu davada çalışan çok sayıda insan var. aramızda alevi arkadaşlarımız, ateist arkadaşlarımız var. bize hiç böyle bir müdahale olmadı. cemaatin fenerbahçe'yi ele geçirmek gibi bir arzusu olsa, bizim cemaatle ilişkimiz olsa, sadece bazı yöneticileri almakla yetinir miydik? ali koç'u almaz mıydık? murat özaydınlı'yı almaz mıydık? bu kanun değişmeseydi, aziz bey çeteden 30 yıl, şikeden de her şike olayı için 5'er yıl ceza alırdı ve dışarı çıkamazdı. niye tutuksuz yargılanmadılar deniyor. kanun çok ağır. her suç iddiası için 5 yıl hapis öngörüyor. o nedenle tutuklu yargılandı. ben anadolu çocuğuyum. bizim hayatımızda futboldan başka renkli şeyler yoktur. çocukluğum, gençliğim fenerbahçeli olarak geçti. bunları isteyerek mi yaptım zannediyorsunuz. eski kanun olsa, ifadelerini alıp bırakırdım. ama ne yapabilirim önümde kanun var. savcıların kaderi budur, bazen en sevdiklerinizin, en yakınlarınızın davaları önünüze gelir. cemil turhan benim kahramanımdı. ama bakın hayatımız ne hale geldi. ben artık maç seyretmeye gidemeyeceğim. çocuğumun boynuna fenerbahçe fularım takamayacağım. biz savcılar, resim yapmıyoruz. fotoğraf çekiyoruz. yani kendi eklediğimiz bir şey yok."
evet, savcı berk bu açıklamalarıyla da insanlan şaşırtmayı başarmıştı. çünkü bu memlekette yaşayan ve üstelik futbola alaka duyan hiç kimse fenerbahçe'ye dair başlatılacak bir şike soruşturmasının 3 ayda unutulup gidileceğini düşünemez. fenerbahçe tercümanın istifası bile bu memlekette "son dakika" haberi olarak canlı yayınlarda duyuruluyor. anamuhalefet liderinin konuşmasını kesintisiz bütün kanallar vermez ama takımdan gönderilen alex de souza'nın vedası 127 dakika aralıksız verilir. "futbol asla sadece futbol değilse", "fenerbahçe de asla sadece fenerbahçe değildir". sonuçta kendisine "fenerbahçe cumhuriyeti" yakıştırması yapan bir kulüple karşı karşıyayız. yine aziz yıldırım'ın mahkemedeki savunmasında da dile getirdiği üzere türkiye'nin aynı zamanda en büyük "sivil toplum kuruluşları"ndan biridir bu kulüp.