ilk basımı 2003 olan jimmy burns'ün "tanrının eli: futbolun kayan yıldızı diego maradona'nın yaşamı" kitabından;
ingiltere tarafında ise, tottenham hotspur taraftarları birkaç hafta önce yeni maradona'yı izleme ayrıcalığına sahip olmuşlardı. maradona, white hart lane'de, ossie ardiles adına düzenlenen bir jübile maçında sahaya çıkmıştı. konuk takım inter milan'a karşı arjantinlilerle birlikte oynayanlar arasında sonradan ingiltere milli takımı'nın teknik direktörü olacak olan glenn hoddle da vardı. hoddle, sonradan bu maçın uzun bir süredir oynarken en çok keyif aldığı maç olduğunu söyleyecekti. tottenham taraftarları maradona ve ardiles'i muhteşem bir tezahüratla karşılamışlardı. maradona maçta kendini pek zorlamamıştı, ama hoddle'ı ve binlerce taraftarı 'bu bodur dâhiye' hayran bırakacak kadar da göstermişti yeteneklerini.
maradona da, yaptığı numaraları çocukken televizyonda izlediği brezilyalılar'dan öğrenen ve büyüdüğü zaman da dışarıdan bakan pek çok insana göre ingiliz futbolundaki eksiklerden biri olan yaratıcılık ve yetenek gösterilerini sahalarda sergileyen hoddle'ın bazı özellikleri karşısında çok şaşırmıştı. o günden sonra hoddle, maradona için, platt, keegan, venables ve gascoigne gibi ciddiye alınmaya değeceğini düşündüğü bir avuç ingiliz futbolcu arasında yer almıştı.
maradona ile hoddle'ın meksika'da gerçekleşen bir sonraki buluşrnalarırıdaysa ortam çok farklıydı: duygusal olarak çok gergin, her şeyin kazanılacağı ya da kaybedileceği bir ortam vardı. bütün bunlara rağmen, hoddle, maradona'nın onu unutmamış olmasına çok memnun olmuştu.
ingiltere teknik direktörü bobby robson, "biz burada futbol oynamak için bulunuyorduk ve ben de bir teknik direktördüm, politikacı değil" demişti. robson, kendi oyuncularıyla bir sorun çıkmayacağından emindi. onun asıl endişesi, arjantin taraftarlarının 'şimdiye kadar mükemmel davranan' ingilizler'i kışkırtabileceği, bunun da televizyon kameralarının önünde büyük bir karışıklık çıkması için ilk kıvılcımı çakabileceğiydi.