dışardan gördüğüm kadarıyla eskişehirspor, bu sezon hem iyi takım kurup, hem de tecrübeli bir teknik adamla çalışmaya başladılar. ilk 9 haftaya bakınca güzel de grafik çiziyorlar.
bizim durumumuz ise ortada! ilk 9 maçta sadece akhisar'ı 3-0 yendiğimiz maçta hem organize, hem de güzel oynamıştık. onun dışında yerlerde sürünüyoruz. geçen hafta deplasmanda elazığspor'u yensek de yine perişanları oynamıştık. ne güven, ne düzgün paslaşma, ne de organizasyon vardı maçta. ama şükür, kazanıp moral bulmuştuk!
bu iki bilgiyi alt alta koyup okuduğunuzda haliyle eses'in maçı rahat kazanacağını ve sürpriz sonucun beraberlik olacağını düşünürsünüz, ki ben de maça giderken öyle düşünüyordum. hatta şirketten arkadaşım hakan, servise binmeden önce "abi içimden bir his bugün gençler kazanacak diyor" deyince içimden "ah keşke" çekip, "ne güzel hismiş o!" diyordum. o da gülüp, "yenerseniz yarın gofretimiz isterim ha!" diye menfaatini ortaya koyuyordu. “kazanalım da gofret sana helal olsun abicim” dedim!
yeğen alperen, serhat ve tanıl abi ile 19:30'da buluşup son birkaç haftadır totemimize cevap vermeyen gençlik parkı kale arkasına en yakın maraton kapısına doğru yürüyorduk. ben tanıl abiye dönüp, "abi başka kapıdan girsek mi?" desem de tanıl abi, "ben buradan giriyorum genelde, elbette siz serbestsiniz!" diyordu. e, haliyle "son bir şans" olarak, o kapıdan girecektik. girdik.
sakat tosic ve bergama maçında 2 kafa golü atan ante'nin sakatlığı canımızı sıkıyordu ama genel olarak zaten takımı beğenmediğimiz ve beklentimiz olmadığı için, pek acıtmıyordu!
maçın ilk dakikalarında takım beklediğimizden çok istekli ve ofansif bir oyun ortaya koydu. tribünde büyük bir şaşkınlıkla, "bakalım olayın sonu nereye varacak" diye düşünüyorduk. derken daha 7. dakikada jimmy ile serkan'ın verkaçı ve serkan'ın en arkaya yaptığı ortaya stancu'nun ayağını kaldırıp topu bekleyerek yapıştırdığı vole ile bulduğumuz gol havalara fırlamamızı sağlıyordu. (akşam eve gelince vuruştan sonra topun esesli futbolcunun ayağına çarpıp sektiğini gördüm ama herhalde çarpmasa da, kalpten, topun filelere gideceğini düşünüyorum!)
golden sonra takım daha kontrollü oynamaya başladı. 1-0'a rağmen tedirgindik çünkü aklımızda 2 hafta önce 1-0'dan 1-3 olan kasımpaşa maçı vardı. ama bu sefer takım cidden farklıydı. hem istekli, hem de iyi mücadele ediyorlar ve rakibe pozisyon vermiyorlardı.
13'de jimmy'nin ceza alanı çaprazında önünde bulduğu topu düzeltip vurmaya çalışması ve kalecinin çıkartması ahlar vahlar arasında yok olup gitti.
sonrasında uzunca bir süre pozisyonsuz ve karşılıklı mücadele ile geçti. ilk yarı da 1-0 bitti.
ilk yarıda orta sahada pozisyon üretecek bir oyuncumuz olmadığı için jimmy'nin sağda oynamasına rağmen geriye gelip top alıp, oyunu kontrol ederek güzel paslar çıkartması şaşkınlık vericiydi!
"ikinci yarı geriye yaslanmasak bari" düşünceleriyle başlayan devrenin daha 8. dakikasında gosso'nun nefis pası ve kalenin uzağına gitmek için hamle yapıp birden terse dönen stancu'nun nefis çalımı ve akabinde attığı gole tüm tribün şapka çıkarttı! ilk kez, "golcü lan bu!" dedik birbirimize...
sonrasında pek de bir şey olmadı aslında. eses bir süre bastırdı ama pozisyona giremedi. maç da 2-0 sona erdi.
genç ahmet'in son dakika müdahaleleri ve hava hakimiyeti, uğur'un çıkışları ve hırsı, stancu'nun golleri ve presi, jimmy'nin ilk yarıdaki oyunu, mervan'ın kısa süre de olsa hızı, gosso'nun adam akıllı müdahaleleri ve bitmeyen enerjisi, doğa'nın ilk kez bu kadar istekli oyunu maçtan sonra aklımızda kalanlar oldu.
maçın son anlarında eses tribününün "seviyoruz işte var mı diyeceğin!" tezahüratı alkışlanmalıydı, biz de tüm tribün olarak alkışladık.
tribünden çıkarken tanıl abiye yeğen alperen'i gösterip, "alperen çok şanslı abi. bu maçı kazanmasaydık bundan sonra bir daha maça gelemeyecekti! son şansını iyi değerlendirdi" diyerek ilk 9 haftada takımın gösterdiği rezalet performansın tüm yükünü alperen attım. gülüştük.
eve dönüş yolunda tanıl abi ile gencler.org'daki "maçın adamı" anketinde oyu kime kullanacağımızı konuşuyorduk. "ahmet, gosso, stancu, uğur" dedi. "ama bir oy kullanabiliyoruz abi" dedim. "ben, ev, iş ve bir de bu hafta istanbul'a gitcem orada kullanırım. yani 3 oy hakkım var" dedi güldük...
maçla ilgili bir sevindirici nokta da ilk 11 de doğa, ramazan, uğur ve ahmet olmak üzere 4 tane alt yapıdan oyuncu oynaması ve dördünün de güzel işler yapmasıydı…
uzun lafın kısası, bu sezon ikinci kez yüzümüz gülerek stadyumdan ayrıldık...
gecenin ilerleyen saatlerinde tanıl abiden "çifte zafer" başlıklı bir mail geldi: "köln de union berlin'i 4-0 yenmiş, 2. bundesliga'da 3 puan farkla lider!"