düşünüyorum da... galatasarayın güzel bir golle varşovadaki kaybı silerek üçüncü maç imkânını yarattığına mı sevinmeli, yoksa ikinci bir golle üçüncü tur yolunu açamadığına mı üzülmeli?
türk temsilcisinin, milli maçta yenildiğimiz bir ülkenin kupa galibini yendiğine mi sevinmeli, yoksa canlı oyununu birden fazla değerlendiremediğine mi üzülmeli? legianın, hele iki yan hafının mükemmel geliştirdiği kontrataklarında iki topun direklerimizden dönmesine mi sevinmeli, yoksa aynı legianın maçı tehlikeye sokan haşin oyununa mı üzülmeli?
metin'in, fevkalade hareketlerine mi sevinmeli, yoksa gene metin’in faul makinesi rakipler önünde tekme yağmuruna hedef oluşuna mı üzülmeli? havanın zevkli bir maça imkân verecek güzelliğine mi sevinmeli, yoksa legialıların bu zevki kaçıran sertliği karşısında hakemin yumuşaklığına mı?
nihayet pek çok yabancı takımdan «centilmen» takdirini kazanmış seyircimizden birkaçının sahaya savurduğu ve bu müsbet intibaı yaralayacak şişelere, minderlere mi üzülmeli?
bütün bunların dışında, galatasarayın üçüncü maçta da böylesine azimli ve canlı oynayacağı ümidi ile sevinmeli mi, yoksa legianın üçüncü maçta dün gecekinden daha tehlikeli olacağı endişesi ile üzülmeli mi?