bu istatistiğin yazıldığı anda avrupa kupalarında 2008-09 sezonu ocak ayı itibari ile (şampiyonlar ligi ve uefa kupasında grup maçları bitti ve eleme turları başlayacak) avrupa kupalarında aynı sene içerisinde türk takımları bir sezonda aynı rakip ile max. 3 maç yapmışlar.bu da hep iki takımın birer galibiyeti olduğu zaman 3.maç oynanması kuralı zamanında olmuş.galatasaray bu turdan önce doğu alman magdeburg takımını gene 3.maçta elemiş ama polonyanın legia varşova takımına karşı bu turda 3.maçta elenmiştir:
1964-65 sezonu kupa galipleri kupasında 2.turdaki legia warszawa-galatasaray maçları : 18.11.1964legia warszawa2-1galatasaray 03.12.1964galatasaray1-0legia warszawa 10.12.1964legia warszawa1-0galatasaray
legia warszawa: ıgnacy penconek, horst mahseli, antoni trzaskowski, antoni piechniczek, kazmierz fraçkiewicz, henryk apostel, bernard blaut, janusz zmijewski, jacek gmoch, lucjan brychczy, wieslaw korzeniowski
teknik direktör: virgil popescu
galatasaray: turgay şeren, naci erdem, candemir berkman, doğan sel, turan doğangün, mustafa yürür, tarık kutver, kadri aytaç, ahmet berman, metin oktay, uğur köken
galatasaray takımı 7 aralık'ta otobüsle bükreş'e hareket edecek. maçın hakemleri romen. g. kılıç, "işimiz çok zor" dedi
uefa, galatasaray ile legia arasındaki üçüncü maçın 10 aralıkta bükreş’te oynanmasını kararlaştırmıştır.
galatasaray ve legia kulüplerinin tarih ve yer hususunda bir anlaşma yapmamış olmaları dolayısiyle uefa maçın neticesini alır almaz kararını bildirmiştir. dün bir telgrafla futbol federasyonumuza bildirilen karar galatasaray kulübüne tebliğ edilmiştir. uefa üçüncü maçın hakemlerinin de romen olduğunu açıklamıştır.
galatasaray profesyonel takımı 7 aralıkta otobüsle bükreş'e hareket edecektir.
kılıç «işimiz zor» dedi
galatasaray profesyonel takımı menecer - antrenörü gündüz kılıç, «legia her bakımdan bizden üstün bir takım» demiştir.
üçüncü maçın zor olacağını söyleyen kılıç, zorlukların sarı - kırmızılı onbiri kamçılayacağını belirtmiştir.
«dört senedenberi beynelmilel maçlarda oynuyoruz» diyen gündüz kılıç yurt dışında şimdiye kadar oynadıkları maçların sportmenlikle telif edilmeyecek şekilde türlü dolaplar çevrilerek geçtiğine işaret etmiş ve «varşova'daki maçla bu gibi haller olduğu gibi takımın antrenörü popescu kale direği dibinde elinde makinasız bir flâşla her akında bülent'in gözüne flâşı çakıyordu» demiştir.
menecer - antrenör, popcscu’nun güçlükle oradan uzaklaştırıldığını, daha sonra zaten baskı altında tutulduğu belli olan hakemin bir ofsayt golle sarı - kırmızılı takımı mağlûp duruma düşürdüğünü, sonra da kendilerinden özür dilediğini açıklamış ve mithatpaşa’daki maça temas ederek şunları söylemiştir: «kendi sahamızda bile oyuncularımızı pervâsızca tekmeleyen dirsekleyen legia'lı futbolcuların tutumunu bir müddet seyrettim. top yokken metin'in karnına attıkları feci yumruk üzerine bu oyuncum yerde kıvranırken sahaya daldım, hakeme bu tutuma mâni olması için protestoda bulundum. fakat kendisine aslâ lisânen veya elle bir tecavüzde bulunmadım. legia'lı futbolcuların bana bile arkadan savurdukları tekmelere aldırmadım, ikinci kere ise, attığımız ofsayt golün üzerine sahaya girdim. gol ofsayttı, bunu her zaman söylerim. yalnız yan hakemin golü muteber sayıp santraya doğru koştuğunu ben de futbolcularım gibi gördüm. futbolcular orta hakeme yan hakemi gösterirken onları teskin için ben de yanlarına gittim. orada da bir hâdise olmadı.
üzerlerine titrediğim metin gibi futbolcuların belki futbol hayatlarına mal olacak bu gibi kasdi hareketlere dayanamadımsa bunu biraz da benim yerimde olup o hâleti ruhiye ile düşünmek lâzım gelir.»
legia gitti
dün sabah şehrimizden uçakla ayrılan legia takımı antrenörü popescu, galatasarayı tarafsız bir sahada yeneceklerini ifâde etmiştir.
29 saatlik yolculuktan sonra bükreşe varan sarı - kırmızılılar saat 13'de başlayacak maça turgay - candemir, ahmet - naci, doğan, kadri - tarık, mustafa, metin, turan, uğur tertibi ile çıkıyor. maçın hakemleri romen
gündüz kılıç bükreş'ten bildiriyor
galatasaray, avrupa kupa galiplerindeki rakibi legia ile bugün bükreş’te üçüncü defa karşılaşacaktır.
23 ağustos stadında saat 13'de başlayacak müsabakayı, ankara'daki türkiye - tunus maçına gelmiş olan romen hakemi radulescu ve iki arkadaşı yönetecektir.
29 saatlik yorucu ve mâceralı bir yolculuktan sonra dün akşam 18.45 de bükreş'e varan galatasaray kafilesi 23 ağustos stadının sporculara ait bir otelinde, legia ile beraber misafir edilmektedir. futbolcular yorgun oldukları için derhal istirahate çekilmişlerdir. türk pilotları ve mürettebat, futbolculara selanik'ten, bükreş’e gelinceye kadar fevkalâde eğlenceli saatler yaşatmışlardır. bükreş'te hava erken karardığı için 13'de başlayacak maçın seyirci toplaması şüphelidir. antrenman yapmak imkânı bulamayan takımımızdan iyi bir netice beklenebilir. galatasaray turgay - candemir, ahmet - naci, doğan, kadri - tarık, mustafa, metin, turan, uğur.
yorucu yolculuk ve tehir isteği
galatasaray'ın selânik’ten bükreş’e geçişi çok güç şartlar altında olmuş, futbolcular yorgunluktan şikâyet etmişlerdir.
evvelki gün türk hava yollarına ait bir uçakla bükreş'e hareket eden kafile bükreş ve belgrad hava alanlarının trafiğe kapalı oluşu yüzünden evvelki geceyi selânik’te geçirmek zorunda kalmıştır. büyük zorluklarla selânik’te iki otele yerleştirilen kafile dün sabah erken saatlerde selânik hava alanında toplanmış ve bükreş havaalanının trafiğe açılmasını beklemiştir.
futbolcular selanik hava alanı salonlarında uykusuzluklarını gidermeye çalışırken idareciler uefa'ya telgraf çekerek durumu bildirmiş ve maçın yarına bırakılmasını istemişlerdir. ikinci başkan rüçhan adlı da telefonla istanbulda bulunan başkan yenal'ı aramış ve tehir için teşebbüse geçilmesini istemiştir. yenal bir aralık bern'deki uefa sekreterlerinden biriyle görüşme imkânını bulmuş ve galatasaray'ın otobüs veya trenle bükreş'e gitmesini tavsiye etmiş, ancak yenal buna da imkân bulunmadığını söylemiştir. uefa'nın ikinci sekreteri bu konuda kendisini arayan «milliyet»e maçın tehirine taraftar olmadığını, galatasaray selânikte kaldığı takdirde durumun kesin bir karara bağlanacağını belirtmiştir yenal, tehir talebi hakkında geç saatlerde uefa ile ikinci bir görüşme yaptığı sırada sekreter galatasaray'ın bükreş’e hareket ettiğinin öğrenildiğini ve maçın tehirine dair müracaatın reddedildiğini açıklamıştır.
istanbul'dan yola çıkarken, kafamız hep teknik, taktik, takımın teşkili, rakibimizin kudreti, galibiyet şansını elde etme gayretimizle doluydu. fakat kısa zaman sonra, beklenmeyen bir rakiple karşı karşıya kaldık. ve saatlerdir legia ile değil, havayla mücadele ediyoruz.
selâniğe gelişimiz bir mâceraydı. selânikte havaalanından çıkışımız, otel buluşumuz ayrı mâcera... nihayet gene selânik havaalanında, bükreş'e uçup uçamayacağımızı bekleyiş de bir başka mâcera... vaktinde gidebilecek miydik? futbolcuların hiç değilse bir gece rahat yatakta uyuyup dinlenip ertesi günü maça çıkmalarına imkân hâsıl olacak mıydı? tek çarenin «tehir» olduğunda birleşmiştik. ve bu maksatla uefa'ya başvurulmasına çalışıyorduk. bir yandan istanbulla, kulüple konuşuyor, öte yandan uefa'ya telgraf gönderiyorduk. gözlerimiz de hep havadaydı.
bütün bu anormal ve yıpratıcı şartlara rağmen, çocuklar gene de maçı unutmamışlardı. şu anda da hiç unutmuşa benzemiyorlar. soğuktan başka şikâyetleri yok gibi... «bunca güçlük, bizi kamçılayacak» diyorlar.
selânik'teki sıkıcı ve yorucu saatlerde, bir ziyaretçi bizi cidden dinlendirdi. samimi bir dost olarak otelimize gelen, fenerbahçe'nin eski antrenörlerinden mihailoviç, bu hareketiyle kalbimizi kazandı. yugoslav hoca. türkiye'yi soruyor, tanıdığı dostlardan haber istiyordu. yunanistan'da antrenörlük yapan mihailoviç, bu arada yunan futbolünün hızla geliştiğini söyledi ve sözü türkiye’den gelip de yunanistan'da oynayan futbolculara getirdi. mihailoviç, lefter’in, yunan futbolünün süratine uyacak fizik kondisyonda bulunmadığını ifade etti ve «sanırım ki lefter'in yunanistan'daki futbolculuğu uzun sürmez» dedi. yordan'ın «vasat» oynadığını belirten yugoslav hoca, «türkiye'den gelenlerin en başarılısı, solyanidis» diyerek hükmünü tamamladı.
işte saatler geçti, şimdi telefonla bu satırları gazeteme yazdırdığım anda, bir haber her yanı sardı: «uçuyoruz...»
bir an önce gidelim şu bükreş'e de, legia ile kozlarımızı paylaşalım. bütün zorluklara, bütün yorgunluklara rağmen, azimliyiz. çocukların yüzündeki ifade, hep bu azmi gösteriyor. eğer yeni bir hava muhalefeti ile karşılaşmazsak, bu defa bükreş'e hakikaten uçarak ve artık havayı unutup yeniden legia ile mücadele edeceğiz.
uzun ve maceralı bir yolculuğun yorgunluğu içinde sahaya çıkan sarı - kırmızılı türk temsilcisi, âdeta bu zorluklarla kamçılanmış ve oyuna çok canlı başlamıştır. nitekim daha 2. dakikada turan’ın soldan sert şutu kaleciye çarparak ağlara giderken, legia sol beki yetişip son anda muhakkak golü önlemiştir.
talihsiz gol
galatasaray akınları devam ederken, 14. dakikada legialılar birden ortadan inmiş ve sarı - kırmızılı müdafaanın uzaklaştıramadığı topu sağiç brychczy yakalayarak santrfor apostel’e vermiştir. ceza sahasına dalan apostel, kısa bir sürüşten sonra şutunu çekmiş ve bu anda turgay’ın ayağının kayması, topun galatasaray filelerini bulmasına imkân yaratmıştır.
gole rağmen galatasarayın hızı eksilmemiş, bilhassa metin, üç kişi tarafından marke edilmesine rağmen, gene de verdiği paslarla legia kalesi için daima tehlikeli olmuştur. bu arada (27. dakikada) metin’in nefis bir pası turan‘ı bulmuş, fakat kaleci ile karşı karşıya kalan turan, topu kaleciye çarptırarak fırsattan faydalanamamıştır.
39. dakikada da metin'in mükemmel bir frikik'inde, legia kalecisi topu güçlükle kornere çelebilmiştir.
canlı tempo
ikinci devreye 1-0 mağlûp başlayan galatasaray, her an beraberliği sağlayacak bir tempoda oynamış, bu arada stadda bulunan romen ve romanyalı türklerden müteşekkil 3.000 kadar seyirci, devamlı surette sarı - kırmızılıları bilhassa metini alkışlamıştır. ancak bütün bu gayretler, neticenin değişmesini temin edememiştir.
legia'lılar 1-0lık galibiyetle tur atlamanın sevinci içinde sahayı terkederken, seyirciler yine daha iyi oynayan mağlûp galatasaray'ı alkışlamışlardır.
maçtan sonra popescu dedi ki: "g. saray üç maçın en iyisini oynadı"
sarı - kırmızılı kafile bugün istanbul yoluyla izmire geçecek
legia’nın yugoslav antrenörü popescu maçtan sonra «galatasaray'ı çok beğendim... türk takımının oyunu, üç maçın en iyisiydi» demiştir.
sarı - kırmızılıların çok fırsat kaçırdığını belirten popescu metin’i 3 kişi ile marke ettirdiğini saklamamış, ancak milli futbolcumuzun bu markaj çemberinden de sıyrılarak arkadaşlarına fırsat hazırladığını söylemiştir.
sahayı büyük bir üzüntü içerisinde terkeden galatasaraylı futbolcular legia'nın şanslı bir gününde oluşundan bahsetmiş ve «ne yapalım kısmet bu kadarmış»
demişlerdir. maçın en talihsiz oyuncusu galatasaraykaptanı
turgay şeren de büyük bir teessür içerisinde soyunma odasına giderken şöyle konuşmuştur: «bu, bir kalecinin hayatı boyunca rastlayabileceği en büyük talihsizlikti. kaygan sahada kaleme atılan o şutu, ayağım kaymasaydı mutlaka kurtarırdım. çok yazık oldu. bu talihsiz sayı ilc yenilip kupadan elenişimizi hayatımız boyunca asla unutmayacağım.»
galatasaray bugün dönüyor
galatasaray kafilesi bu sabah saat 10.45 de uçakla bükreşten hareket edecektir. uçak önce istanbula inecek sonra galatasaray'ı izmirspor ve altınordu maçlarını oynayacağı izmir’e götürecektir.
avrupa kupa galipleri turnuası'nda ise, çeyrek final’in 8 takımından henüz 4'ü bellidir. torino (italya), west ham (ingiltere), real zaragoza (ispanya), legia (polonya).
torino, fin takımı valkeakosen'i 1-0 ve 5-0 yenerek elemiştir. west ham ise, çekoslovak spartak'a karşı bir maçını 2-1 kaybetmiş, diğerini 2-0 kazanarak tur atlamıştır. real zaragoza da iskoç dundee ile 2-2 berabere kaldıktan sonra, ikinci maçı 2-1 kazanmıştır.
bulgar slavya ile isviçre'nin fc lausanne takımları arasındaki maçlardan birini slavya 1-0, diğerini lausanne 2-1 kazandığı için, iki takım üçüncü maç oynayacaklardır.
diğer çeyrek finalistleri, fc porto (portekiz) - münchen 1860 (batı almanya), sporting (portekiz) - cardiff city (gal), steaua (romanya) - dinamo (yugoslavya) maçları tâyin edecektir.
ceyrek final kur’aları
avrupa şampiyon kulüpler ve kupu galipleri turnualarının çeyrek final kur’aları 17 aralık perşembe günü viyana'da çekilecektir.
kafilemiz yirmi bir kişiden ibaretli. fakat tâ istanbuldanberi peşimizi bir türlü bırakmayan «şanssızlık» i da bu kadroya dahil etmek gerektiğini, anlattıklarımdan sonra sizler de doğru bulacaksınız sanırım. hesaba göre uçağımız akşam saatlerinde bükreş’e varacak, bizler de o gece iyice dinlenip ertesi günü oynıyacağımız stadda hafif bir ter attıktan sonra daha ertesi günü dipdiri maçımıza çıkacaktık. gelgelelim belgrad ve bükreş hava alanlarının inişe müsait olmayışlarından mecburen selânik'e indik. geceyi iki ayrı otelde taksim olup soğuk odalarda titreşerek geçirdikten sonra ertesi sabah saat altıda meydana koştuk. fakat belgrad ve bükreşten gene iyi haberler gelmediğinden akşamın dördüne kadar orada pinekledik. meydan binası küçük ve soğuktu. hava yollarımızın efendi mürettebatının büyük gayretlerine rağmen selânik hava alanı büfesinin imkânsızlığından çocuklara doğru dürüst birşeyler de yediremedik. nihayet selânikten hareket ederek saat 19 da bükreşe varıldı. bizleri stadın yanında bir sporcu dinlenme evine yerleştirdiler. yemeklere iyi değildi ve çocuklar yorgun argın yataklarını kendileri hazırlamağa mecbur kaldılar. ertesi gün saat onda yemek hazırlanması tembih edilmişti. çünkü maç saat 13 de oynanacaktı. gelgelelim yemek saatinde hazır olmadığından futbolcularımızın çoğu aç acına sahaya çıktılar... hepsi de olağanüstü yorgun ve bezgindi. fakat sahada değiştiler, açıldıkla açıldılar. daha evvel legia ile oynadığımız her iki maçtan en aşağı iki misli rakiplerinden iyi idiler. orta saha hâkimiyeti ve hücum inisyatifi en azından dörtte üç galatasarayındı. dakikalar ilerledikçe seyirciler tahmin edilmeyecek bir coşkunlukla takımımızı teşvik etmeğe başladılar. fakat fırsatlar öyle anlaşılmaz şanssızlıklarla kaçıyordu ki hepimiz şaşırıp kalıyorduk. bilhassa ikinci devre hücumlarımız dayanılmıyacak hale geldi.
artık bütün legialılar kendi kalelerinin önüne toplanıp gol yememek için et ve kemikten bir baraj kurmak zorunda kalmışlar ve birbirini kovalayan ataklarımız neticesinde bitap düşmüşlerdi. bu arada kaçırılan fırsatlar feci idi. hele oyunun bitmesine üç dakika kala heba ettiğimiz anlatılmaz fırsat... halk bu şanssızlıklar üzerine büsbütün takımımıza acımış sık sık topu taca atan, tekine, dirsek vuran, çelme takan polonyalıları yuhalıyor yuhalıyordu...
maçtan muzaffer bir takım gibi alkışlar arasında çıktık. staddan otobüsümüzü çeviren ve (2-0), (3-0) kazanmalıydınız diye işaretler eden, ciddi ve samimi olarak üzülen halkın sempati gösterileri içinde ayrıldık... fakat herşey boştu. elenmiştik, inşallah aylardır peşimizi bırakmıyan korkunç şanssızlığı artık bükreşte bırakıp vatana dönüyoruzdur.