ilk yarıda assolist sahnesinde çalgıcılık yapan bir ekip vardı sahada. yıldızlar topluluğunun şovunu izlemek isteyenler, ne yazık ki, saz heyetinden ağır makam dinlediler.
assolistlerin sahneye en son çıktığını bilirdik. dün avni aker sahnesinde ne assolist, ne de dansöz gördük.
hani 'bir şey anladıysam arap olayım' diye meşhur bir söz vardır ya işte o hiç aklımızdan çıkmadı. doğrusu dünkü fenerbahçe'nin ne oynadığını, ne yapmak istediğini anlamadık. sahaya çıkan onbire baktığımızda lorant'ın tercihinin doğru olduğunu düşündük. ama gelin görün ki, sahada tel tel dökülen bir takım vardı.. ortega, her buluştuğu topu ezdi. klasına yakışan bir tek olumlu hareket yapmadan 45 dakikayı tamamladı. washington, ilk dakikalarda net bir pozisyon buldu, acemice kaçırdı ve oyundan düştü. serhat'ı hiç bu kadar silik görmemiştik.
sorunun mu var
hazırlık maçlarında bir bildiği vardır diye fazla eleştirmediğimiz lorant'a dünkü maç için bir bilmediği var desek yeridir. kampın yıldızı olarak istanbul'a dönen yusuf ile bir sorunun mu var hocam? hadi ilk onbire almadın, ama koskoca 90 dakikada yusuf'a şans vermeliydin. hani çalışan formayı giyecekti. allah aşkına adalet bunun neresinde. senin görevin oyuncuyu kaybetmek değil, kazanmak.
fener'in dün en çok terleyen oyuncusu ümit özat'tı. neredeyse kusursuz oynadı. ama sağındaki fatih ile solundaki mirkoviç çok dağınıktı. henüz ligin başındayız, şimdiden fenerbahçe'nin geleceği için ahkam kesmek doğru olmaz. ancak dünkü takımın savunulacak hiçbir tarafı yok.
trabzon haddini bilerek, genellikle savunmada kalıyor ama akıllı kontrataklarla daha çok pozisyon buluyordu. fenerbahçe karşısında çok koşan, disiplinli bir takım görüntüsü verdi. hakem kuddusi müftüoğlu'nun tek kusuru tribünlerin taşkınlığına seyirci kalmasıydı.