bu sezon yönetimin bitmek bilmeyen hataları yüzünden inanılmaz kötü bir sezon geçiren gençlerbirliği için ölüm kalım maçıydı bu maç. rize ve manisanın puan kaybetmesiyle 3 puanın değeri iyi ce artmıştı ama sonuçta rakip ankaragücüydü ve iki takımın ligdeki konumları ne olursa olsun maçlar hep kora kor geçerdi.
maçtan önce berna, erdem ve bizle ilk kez maç izleyecek olan hevalle birlikte kahvaltı ettik ve ardından yola koyulduk. açıkcası maç öncesi çok gergin ve heyecanlıydım çünkü puana çok ihtiyacımız vardı. maçtan önce mehmet çakır'ın sakat olduğu ve oynamayacağı haberini alınca biraz daha heyecanım arttı. son maçlarda ilk 11'den alışık olduğumuz kahe de sahada yoktu. yerinde okan öztürk sahadaydı. ayrıca genç sol kanat oyuncumuz ferhat kiraz'da ilk 11'de yer alıyordu.
maç başlar başlamaz takım ankaragücü üstüne baskı kurmaya başladı. hem pozisyon vermiyor hem de pozisyon kazanıyorduk. birkaç cılız atağın ardından isaac'in takipciliği ile golü bulduk. ferhat ve burhan kanatlarından sürekli ileri uç elemanlarına destek verip pozisyonlar yarattılar. maçın ilerleyen dakikalarında özellikle el saka'nin tecrübesiyle pozisyonları savuşturmayı başardık ve maçın sonlarına doğru 10 kişi kalsakta maçdan 3 puan çıkartmayı becerdik.
maç bittikten sonra stadtan önce ankaragücü taraftar ayrıldı. onlar stadtan ayrılırken gençlerbirliği'nin "yeni" teknik direktör mesut bakkal tribünleri dolaşarak alkış aldı. maraton tribününden "yönetimi sevmesek de sizi çok seviyoruz ve bu takıma başarılar, şampiyonluklar yakışır" sözlerine karşılık mesut bakkal, "daha iyi olması için çalışacağız, güzel başladık inşallah böyle de devam edecek" dedi.
maçın açımızdan en üzücü yanıda maçın ardından ankaragücü tribünlerinde büyük bir kavga çıkmasıydı. bir başka ankara takımı taraftarı olarak yaşanan olaylara üzüldüm. maçtan sonra hevalle park yerindeki arabamıza yürürken karşıdan gelen ankaragücü taraftarlarının bazılarının bizi tebrik etmesi de bence günün en güzel olayıydı...