mark boyacı ve barış kılıç'ın "boz baykuşlar: bize her yer deplasman" kitabından;
deplasman deplasman anadolu
36 saatte millet ay’a, biz konya’ya
konyaspor – istanbul bbsk 20.02.2011 - konya atatürk stadyumu
boz baykuşlar’ın kuruldukları 2010-2011 sezonunda istanbul’dan gidilebilecek en uzak deplasmanlardan biri olan konya’ya mevsim şartlarının en ağır olduğu dönemlerden birinde gidilmeye karar verilmişti. iç saha maçlarına dahi 50 kişi gidilirken bu hava şartlarında o mesafeye gidecek kişi sayısı bir minibüsü bile dolduramıyordu. bu sebeple o zamanlar kurtarıcı niteliğinde olan tcdd trenleri çözüm yolu olarak belirlenmişti. maç öncesi organizasyonu ise sadece 5 kişinin tren garında buluşması ve bilet alması şeklinde olduğu için çok zor olmamıştı. kalabalık organizasyonlarda ulaşım ücretini en aza indirgeyebilmek için yapılan pazarlık süreci yerini pankartları tutacak yeterli adam var mı endişesine bırakıyordu. olumsuz hava şartlarının da etkisiyle bir pankartı düz bir şekilde tutabilmek için ortalama 5 kişi gerekiyordu dolayısıyla ikinci bir pankartı taşıyacak adam olmadığı için grup, yalnızca “boz baykuşlar” yazılı pankart ile yola çıkmayı kararlaştırdı.
maç 20 şubat 2011 tarihindeydi, 18 saatlik tren yolculuğu için bir gün önceden sabah saatlerinde haydarpaşa tren garında buluşan boz baykuşlar’ı 50 saatlik uzun bir serüven bekliyordu. 18 saat süren tren yolculuğu boyunca yenen yemekler, tüketilen sıvılar hesaplandığında uçakla gitmenin daha hesaplı olacağı çok geç de olsa fark edilmişti.
oldukça uzun süren tren yolculuğu süresince oluşan uykusuzluk ve yorgunluk sonucu, boz baykuşlar’ın tarihi boyunca defalarca tekrarlanacak olan bir geleneğin ilk kıvılcımı yakılıyordu. grup, yanlarında getirdikleri “boz baykuşlar” yazılı pankartı trende unuttuklarını erken fark ederek son anda bu yanlıştan dönüyorlardı. ancak bu olay daha sonraları 4 farklı maçta tekrarlanacak ve her seferinde bu kadar şanslı olunmayacaktı. sonuç olarak türkiye sınırları içerisinde konumları artık bilinmeyen 4 “boz baykuşlar” pankartı gezmeye devam edecekti. 5 kişilik cefakâr ekip, trenden indikten sonra ilk iş olarak her şehir dışı seyahatinde olduğu gibi yerel yemeklere yönelmişlerdi. konya tren garına en yakın etli ekmekçide yenen yemekten sonra konya’da organize olan boz baykuşlar ile buluşuldu. konya’daki boz baykuşlar ile birlikte sayıları yaklaşık 40 kişiye ulaşan grup, maç saatinin yaklaşmış olması sebebiyle konya’yı gezmek yerine istanbul-konya gruplarının kaynaşması için bir çay bahçesinde oturup, bayii toplantısı havasında geçen bir tanışma sohbeti ile maç saatini beklemeye başladı.
oturdukları yerin stada yakın olması sebebiyle yürüyerek gitmeye karar veren grup, yol boyunca irili ufaklı konyasporlu taraftar grupları ile karşılaşıyorlardı. ancak üzerlerinde turuncu-lacivert renklerin hâkim olduğu kıyafetler olmaması sebebiyle fazla dikkat çekmiyorlardı. normal şartlar altında maç günü yeşil-beyaz giyinmemiş 40 kişilik erkek grubunun rakip taraftar olduğu anlaşılabilecekken, boz baykuşlar’ın yeni kurulmuş olması sayesinde, istanbul bbsk takımının taraftarlarının deplasmana gelebileceğine imkân vermeyen rakip takım taraftarları ile hiçbir sorun yaşanmadan stada ulaşılıyordu.
trende geçirilen 18 saat sonrası iç organlarına kadar sallanan istanbul’dan gelen ekip ilk yarı boyunca yedikleri etli ekmeklerin de etkisiyle tribünlerde zor dakikalar geçiriyorlardı. ancak konya’da kendilerini bekleyen ve maça iyi bir şekilde hazırlanmış 30 kişilik ekibin yardımıyla tribündeki varlıklarını hissettiren boz baykuşlar, takımların sahaya çıkması ile birlikte tezahüratlarına başlıyorlardı. bu organizasyonda pankartları ile ilgili sorunları devam eden boz baykuşlar, maç öncesi konya’da organize olan grubun kendi imkânlarıyla hazırladıkları pankartı içeri sokamıyorlardı.
ligin genel durumu itibariyle gergin geçen maçta, iki takımın da direkten dönen topları ve etkili ataklarına rağmen gol sesi yükselmiyordu. konyaspor’un o dönem başında bulunan yılmaz vural’ın saha kenarındaki hareketli tavırları, zaman zaman yeşil sahadaki oyunu dahi geri plana atıyordu. son dakikalarda konyaspor’dan marcin robak’ın gördüğü kırmızı kart ve tartışmalı penaltı pozisyonlarının da etkisiyle konyaspor tribünlerinde “bazı istenmeyen görüntüler” oluşuyordu. konyaspor’un ligde kalma mücadelesi vermesinden dolayı son haftalara doğru oynanan bu maçtan mutlak galibiyet ile ayrılması gerekirken, istanbul bbsk takımı ise düşme potasından iyiden iyiye uzaklaşarak üst sıralara tırmanma hedefindeydi. iki takımın da hırslı oyunu sonucu dengede giden oyun, zor geçen 90 dakika sonrası 0-0’lık skor ile bitiyor ve birer puan paylaşılıyordu.
maç çıkışı fazla bekletilmeden dışarı çıkartılan boz baykuşlar, dönüş trenlerinin saatine kadar olan süreyi iyi bir şekilde değerlendirmek için aynı gün oynanacak olan beşiktaş – fenerbahçe maçını izlemek üzere konya tren garı’na yakın bir cafe’ye oturuyorlardı. hiçbiri doğuştan istanbul bbsk taraftarı olmayan ekibin içerisinde eski fenerbahçeli ve beşiktaşlıların olması sebebiyle eski sevgiliyle karşılaşınca yaşanan duygusal hezeyanlar yaşanıyordu.
boz baykuşlar, tren saatinin yaklaşması sebebiyle beşiktaş – fenerbahçe maçının ikinci yarısını izleyemeden tren garına geçiyor ve orada kendilerini iyi bir şekilde ağırlayan, daha sonraları da iletişimde kalacakları konyalı boz baykuşlar ile vedalaşıyorlardı. artık istanbul’dan gelen 5 kişilik cefakâr grubun beraber geçirecekleri son 18 saatlik sallantılı yolculuk başlamıştı. gidiş sürecinde olduğu gibi yine en az bir tren bileti kadar parayı yolculuk süresince harcamaktan geri kalmayan boz baykuşlar, her ne olursa olsun takımlarını bu uzak deplasmanda yalnız bırakmamanın haklı gururu ile kendilerini ödüllendirerek daha fazla yemek ve sıvı tüketimi yapıyorlardı. aslında bu deplasman, boz baykuşlar’ın ilk kuruluş dönemlerinde o kadar yolu kendi ceplerinden verdikleri parayla gitmeleri ve çektikleri cefalar ile, grubu sadece bir heves şeklinde eleştirenlere bir cevap niteliğindeydi.