mark boyacı ve barış kılıç'ın "boz baykuşlar: bize her yer deplasman" kitabından;
2. bölüm: boz baykuşlar’ın şanlı tarihi -since 2010
baykuşun doğum sancıları
boz baykuşlar’ı spor camiasında diğer taraftar gruplarından ayıran en önemli özelliklerden birisi sosyal medyada organize olmalarıydı. internet ortamında bir araya gelen grup üyeleri, düşüncelerini hayata geçirmek için ilk adım olarak kendi aralarında toplantılar yapmaya karar verdiler. bu toplantılarda genel olarak yavaş yavaş kurulacak olan taraftar grubunun genel çizgileri şekilleniyordu. boz baykuşlar’ın genel duruşu ve hedeflenen alternatif tribün yapısının ilk tohumlan buralarda atılırken gidilmeye çalışılan ilk maçlar sonrası yaşanan sorunlar sonrası kulüp ile iletişim kurma gerekliliği toplantıların merkezine yerleşiyordu.
kulüp ile iletişim kurma süreci ilk başlarda çok sancılı geçiyordu. ilk aşamada telefon ile ulaşılmaya çalışılsada daha önceleri “paralı” taraftar teklifleri ile bunalan kulüp yönetimi, bu telefonları cevapsız bırakıyordu ya da “taraftar istemiyoruz, teşekkürler” diyerek reddediyorlardı. telefon ile iletişim kuramayacaklarını anlayan boz baykuşlar, direkt olarak kulüp binasma giderek görüşmeye karar verdiler. kulüp binasının yerini kendi imkânlarıyla araştıran grup önce cebeci’ye daha sonra aksaray’a gittikten sonra 3. denemelerinde langa’daki tesislerde yönetime ulaşabiliyordu.
grup üyelerinden mehmet mengü, ahmet yaman ve metehan yurunuş langa’daki kulüp binasına girdiklerinde, randevusuz geldikleri için önce pek sıcak bir şekilde karşılanmadılar. tesis görevlilerine neden geldiklerini ve amaçlarını anlattıkları sırada o dönem kulübün idari menajerliğini yapan mustafa eröğüt, grup üyelerini fark ediyordu. mustafa eröğüt’ün sıcakkanlı ve ilgili tavırları karşısında rahatlayan boz baykuşlar dertlerini açıkça anlatma fırsatı buldular. hiçbir karşılık beklemeden (kombine indirimi dışında) takımı desteklemek istediklerini söyleyen boz baykuşlar’ın bu samimi halleri mustafa eröğüt’ün dikkatini çekmişti. bir sonraki ilk yönetim toplantısında konuyu futbol şube sorumlusu kamil dizar’a ileteceğini söyleyen mustafa eröğüt, boz baykuşlar üyelerini uğurladı.
günler geçiyor ancak yönetim kadrosundan beklenen telefon bir türlü gelmiyordu. boz baykuşlar kafalarındaki fikri hayata geçirmenin verdiği sabırsızlıkla, tekrar kulübe gitmeye karar verdiler. ancak bu ziyaretin bir bahanesi olmalıydı. grubun daha sonraki eylemlerinde kullanacağı yaratıcılığın aksine buldukları bahane oldukça basitti: “buralarda yemek yiyorduk, geçerken uğrayalım dedik.”
grubu langa tesislerinde bu kez mustafa eröğüt karşılıyordu. taraftar grubu fikrini kamil dizar’a ilettiğini söyleyen mustafa bey, müjdeyi veriyordu; “kamil bey, sizinle görüşmek istiyor.”
kamil dizar’ın karşısında boz baykuşlar’ı oldukça zorlu bir sınav bekliyordu. öncelikle mustafa bey’e anlatılan grubun genel vizyonu kamil bey’e de iletildi. grubun çoğunun üniversite öğrencilerinden oluşacak olması ve alışık olunmayan bir şekilde kendi çabalarıyla tribünlerde yer almak istemesi kamil bey’in hoşuna gitmişti. kamil dizar grubun ismi olan “boz baykuşlar’^ bir anlam verememiş, zamanla değişmesini önermişti. grup üyeleri bu fikre sıcak bakmasalar da zamanla kamil bey’in alışacağını düşündüklerinden olumlu tepkiler verdiler. kamil dizar’m bir diğer şartı da, tribünde asla küfür ve şiddet ortamının yaratılmamasıydı. kamil bey, bu şartlar yerine getirildiği takdirde, ligin neredeyse devre arası da yaklaştığından dolayı, yalnızca bu senegeçerli olacak şekilde kombine kartlarda ufak bir indirime gidilebileceğini müjdeledi. samimi bir ortamda geçen bu ilk görüşmeden sonra boz baykuşlar üyeleri, yanlarında getirdikleri baykuş biblosunu kamil bey’e hediye ederek, mutlu bir şekilde odadan ayrıldılar. yardımlarından dolayı mustafa eröğüt’e teşekkür etmek isteyen grup üyeleri, mustafa bey’in odasında, daha sonraları büyük hayranı olacakları samuel holmen ile karşılaştılar. boz baykuşlar’ın istanbul bb futbolcularıyla ilk teması da böylece gerçekleşiyordu. samuel holmen elinde tuttuğu elektrik süpürgesiyle mustafa bey’in odasına giriyor ve “ben bunu ne yapayım” diye soruyordu. mustafa bey ise ileride sıcak ilişkiler kuracakları holmen ile boz baykuşlar’ı tanıştırıyor ve takımın dinamosuna süpürgeyi bir kenara koymasını söylüyordu. o gün elinde elekrik süpürgesi, ne yapacağını bilmez bir halde gezinen bu sarışın çocuğun ileride 2012 avrupa şampiyonası’nda boz baykuşlar’m tek gururu olacağından, grup üyelerinin haberi yoktu.
artık somut olarak grubun kurulmasının ilk adımlarının atıldığını düşünen grup üyeleri, sırasıyla grubun sosyal medya hesaplarını açıyor, internet sitelerini yayına sokuyor ve buralarda kullanılmak üzere mehmet mengü tarafından tasarlanan grubun logosunu kamuo-yuyla paylaşıyorlardı.
kulüp yetkililerinden aldıkları söz ile kombine satışı konusunda çalışmalara başlayan boz baykuşlar, internet üzerinden yaptıkları duyurular ile kombine kart almak isteyenlerin tc numaralarını ve iletişim bilgilerini toplamaya başladılar. kombine satışının gerçekleşeceği ilk maç olan karabükspor maçında beklenen ilgi oluşmuyordu. yaklaşık 30-40 kişi toplayabilen grup, kamil bey’e verdikleri “en az 100 kişi” sözünü tutamayacaklarından korkmaya başlamışlardı. sonraki maçların öncesindeki organizasyon hazırlıklarında interneti daha aktif kullanmaya başlayan grup, bir diğer çözmesi gereken sorunun ulaşım problemi olduğunu fark etmişti. bu konudaki çalışmalarını hızlandıran boz baykuşlar üyeleri iett ile görüşerek, atatürk olimpiyat stadı ile taksim arasında maç günlerine mahsus olmak üzere ring sefer taleplerini ilettiler. iett’den olumlu cevap gelmesi üzerine bu müjdeyi de sosyal medya üzerinden duyurarak, artık boz baykuşlar’a katılmak isteyenlerin önlerinde hiçbir engel kalmadığını ilan ettiler.
oluşan yeni şartlarda gaziantepspor karşılaşmasında hedeflenen kişi sayısı yavaş yavaş yakalanmaya başlanıyordu. karşılıklı olarak verilen sözlerin tutulmasıyla birlikte boz baykuşlar’ın artık 80 civarı kombineli taraftarı vardı. üstelik bir önceki maçlarda bazı iett şoförlerinin iddiasına göre durağa yürüme mesafesinde olan atatürk olimpiyat stadı’na bundan böyle 25 dakika yürümeleri gerekmiyordu. grup üyelerini taksim meydanı’ ndan alan iett otobüsü, maçtan sonra tekrar aynı şekilde meydana bırakıyordu.
ulaşım probleminin çözülmesi, kombine kartlarda indirime gidilmesi ve maç organizasyonlarının belli bir düzene girmesiyle boz baykuşlar tribün içerisindeki aktifliklerini arttırıyor ve günden güne daha büyük bir kesime seslerini duyurmaya başlıyorlardı. bu süreçte o dönem istanbul bb kulüp başkanı olan göksel gümüşdağ, mustafa eröğüt vasıtasıyla grupla görüşmek istediğini iletiyordu. yapılan toplantıda göksel gümüşdağ, grup üyelerine şu ana kadar sürdürdükleri tutumdan dolayı teşekkür ediyor ve böyle devam etmelerini istiyordu. göksel gümüşdağ’ın tek çekincesi ise önlerindeki zorlu trabzonspor maçında rakip takım taraftarının yoğun ilgisi nedeniyle oluşabilecek istenmeyen durumlara karşı boz baykuşlar’ın güvenliğinin sağlıklı bir şekilde sağlanıp sağlanamayacağıydı. başkan, boz baykuşlar’ın güvenliğinden duyduğu endişe sebebiyle grup üyelerine bu maça gelmemeleri yönünde tavsiye veriyordu. ancak boz baykuşlar bu yola çıkarken karşılarına çıkabilecek bu zorlukları göze almışlardı. bu noktada, böylesine önemli bir maçta takımı yalnız bırakmak grubun kararlılığına gölge düşürecek bir hareket olacaktı. boz baykuşlar’ın bu ısrarlı tutumu karşısında ikna olan istanbul bb yönetimi, emniyet güçleriyle görüşerek bu maça özel olarak ekstra güvenlik önlemi talep ettiler. baykuşların neslinin tükenmesini engellemek adına o gün tribünlerde istanbul bb taraftarı başına 3 emniyet görevlisi hazır bulunacaktı.
boz baykuşlar üyeleri ve istanbul bb yönetimin verdiği bu kritik karar belki de grubun tüm geleceğinin şekillenmesine sebep oluyordu. eğer boz baykuşlar o toplantıda, geri adım atıp o maça gitmemeye karar vermiş olsalardı, “bize her yer deplasman” pankartı asla açılamayacak ve boz baykuşlar bugünkü konumuna belki de hiçbir zaman ulaşamayacaktı.
grubun popülerleşmesi ile gruba özgü bir slogan olan “maç var dediler geldik” konseptli bir ürün piyasaya sürülmeye karar verildi. bunun için ilk olarak tribünlerin vazgeçilmez öğesi taraftar atkıları seçildi. mehmet mengü tarafından kısa zamanda bir boz baykuşlar atkısı tasarlandı ve satışa sunuldu. özellikle her maç için ayrı dijital baskı yoluyla pankart yaptıran boz baykuşlar’ın bunun gibi birçok gideri olmaya başlamıştı. öğrencilerin oluşturduğu bu grup, yaşadığı mali sıkıntıları atkı satışlarından elde edeceği küçük kârlar ile karşılamayı hedefliyordu. boz baykuşlar, atkı satışı sürecinde karşılaştıkları, grubun üzerinden rant sağlamayı hedefleyen korsan ürün üreticileri ile baş etmek için grubun isim haklarını tekstil ürünlerinde kullanılmak üzere tescil ettiriyordu.
atkı satışı sürecinde karşılarına çıkan problemlerin benzerleri sosyal medya üzerinde de peşlerini bırakmıyordu. popülerleşen grubun üzerinden prim yapmayı hedefleyen bazı kesimler grubun üzerlerinde hiçbir emekleri olmamasına, bir kez bile atatürk olimpiyat stadı’na gelmemelerine rağmen grup ismiyle internet siteleri kuruyorlardı. bu durumun önüne geçmek adına çalışmalar yapan grup üyeleri kısa zamanda bu sitelerin sahiplerine ulaşıyorlar ve ellerindeki tescil kozuyla bu sorunu da ortadan kaldırıyorlardı.
istanbul bb yönetiminin, boz baykuşlar’a teşekkür etme amacıyla yaptığı ilk sürpriz ise, takımın düzenli bir forma satışı olmaması sebebiyle zamanla oluşan forma talebini, takımın eski formalarını boz baykuşlar’a hediye ederek karşılamak oldu. böylece artık istanbul bb tribünlerinde turuncu-lacivert renklerin hâkimiyeti sürmeye başlamıştı.
yaklaşık bir buçuk ay süren bu kuruluş aşamasındaki doğum sancıları yavaş yavaş yerini sistemli bir yapılanmaya bırakıyor ve dolayısıyla boz baykuşlar daha ciddi bir oluşum halini alıyordu. artık boz baykuşlar’ın önündeki hedef, inci sözlük’ten elde ettikleri kitlenin üzerine çıkarak daha geniş mecralara seslerini duyurmak halini alıyordu.