kim ne derse desin, trabzonspor kapanan takımlar karşısında bocalıyor. bir türlü kilidi çözecek çilingiri bulamıyor ve kaderine küsüyor. bir gol atar ve rakip açılırsa ne ala. yoksa, işler istediği gibi gitmiyor.
dundee united, rövanşın ilk maçına beraberlik, ya da tek farklı bir yenilgi için gelmiş. diri, mücadeleci, ancak teknik kapasitesi zayıf bir ekip. kapandıkça kapanıyor. yakalarsa, bir kontratak golünden medet umuyor. trabzonspor'un hava toplarına hakim britanya adaları'nın bir temsilcisi karşısında topu yere indirmesi güzel düşünce ama, oyunu geniş alana yayamıyor. 2'ye 1'lerle defansı göbekten delme girişimleri de, çok top kaybı nedeniyle sonuç vermiyor. maçın hemen başında rada'nın sakatlanması ve ogün'ün orta sahadan, böyle bir maçta pasif görev sayılan stopere geçmesi, trabzonspor'un bir başka şanssızlığı. orhan, sol dışa alınıp, abdullah, içeriye çekiliyor. ne var ki orhan, istenen, özlenen o eski orhan değil. sağ kanatta da kazım bekleneni veremeyince, trabzonspor'da kanatlar çalışmıyor. o zaman iş, abdullah ve ünal'ın kişisel gayreti ve hami'nin uzaktan bazukalarına kalıyor. nitekim, ikinci yarıda bu ikili devreye giriyor. hami'nin bir şutu dundee kalesinin yan direğinde iz bırakıyor. ünal ve abdullah teknik becerilerini konuşturarak, iskoçlar'ın yüreğini ağzına getiriyor. ünal'ın pasında misse misse boş kale yerine topu direğe nişanlıyor. kısacası olmuyor, olmuyor. bereket bir penaltı golü imdada yetişiyor ve gün trabzonspor için mutlu bitiyor.
bu skor trabzonspor için yeterli. iskoç takımı sahasında böyle kapanarak oynamayacak. her yönüyle rakibinden üstün olan karadeniz ekibi, bu dundee united karşısında mutlaka gol atacak ve deplasmandan tur atlayacak bir skorla dönecektir. ben buna yürekten inanıyorum.